Ünlü Profesör Dr. İlber Ortaylı, Atatürk’ü şöyle anlatıyor:
“Tarihin akışını değiştiren, ona mührünü vuran veya büyük tehlikelere mani olan liderlere her memlekette rastlamak mümkün değildir. Atatürk, dünya tarihinin nadiren gördüğü bir dehadır. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra, hiçbir mağlup milletin direniş göstermediği zamanda siviller ve askerlerle dünyaya meydan okumuştur.”
KIBRIS gazetesinde LAÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oğuz Karakartal’ın “Atatürk, Kıbrıs Türklerini niçin severdi?” başlıklı bir yazısı vardı, oldukça ilginç ve anlamlıydı. Yazının son bölümünde şöyle denilmekteydi:
“Bugün KKTC’de hangi siyasi eğilime mensup olursa olsun, insanımızın büyük çoğunluğunun Ata’ya sahip çıkması insanı duygulandırıyor. KKTC’ye sahip çıkıp yaşatmak, Kıbrıs Türklerinin yüceltilmesi ve özgürlüğüne kavuşması yolunda zamanın kıt imkânlarını seferber eden Atamızın rahat içinde uyumasını sağlayacaktır. Atatürk’ün manevi varlığının Kıbrıs Türklerinden beklentisi sanırım budur. Mekânı cennet, ruhu şad olsun.”
Bugün Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete intikalinin 86’ıncı yıldönümü. Ona olan sevgi her geçen gün artarken, saygı da dalga dalga büyümektedir. Yalnız Türk milletine değil, o dönemde bağımsızlığına kavuşabilmek için yanıp tutuşan milletlere de yön ve cesaret veren, ışık tutan sözleri her vesile ile anımsanmaktadır. Özellikle Cumhuriyet Bayramı törenlerinde yediden yetmişe milyonlarca insanın ellerinde Türk bayraklarıyla Anıtkabir’e çıkması, Atatürk’e olan olağanüstü sevginin tezahürüdür. Son yüz yılın en büyük lideri Atatürk, Türk ulusu için her zaman ilham kaynağı olmaya devam edecektir.
Sömürge altında inim inim inleyen milletler, bağımsızlık mücadelesine adım atarken, Atatürk’ün önderliğinde silah arkadaşları ve tüm milletle giriştiği Kurtuluş Savaşı’nı örnek almış, çetin mücadelenin başarıya ulaşması, sömürgelerdeki milletlere teşvik olmuş, cesaret vermişti.
Ulu Önder 17 Ocak 1921 tarihinde ‘United Telegraph’ gazetesi muhabirinin, ‘Gelecekte ne gibi bir politika izleyeceksiniz?’ sorusuna verdiği cevapta şöyle demişti:
“Memleketimiz haraptır, milletimiz fakirdir. Eğitimimiz aşağı seviyededir. Ekonomimiz zayıftır. Memleketimizi imar ve milletimizi aydınlatma ve refaha kavuşturma yegâne ve kat’i emelimizdir. Bundan dolayı sulh ve sükun içinde medeniyetin ciddi çalışmalarına muhtacız. Gelecekteki politikamız bu ihtiyaçları tatmine matuf olacaktır.”
Atatürk bu sözleriyle o günlerde Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu özetlemiş ve ne yapılması gerektiğini anlatmıştı. Savaştan savaşa koşan bir milletin yedi düvele karşı verdiği mücadele, gerçekten o dönemde birçok ülkeyi bağımsızlık yolunda tetiklemişti.
Atatürk içte milleti her alanda hızlı bir toparlama yoluna giderken, Kıbrıs için ne düşündüğü de elbette son derece önem taşımaktadır. Kıbrıs’ın stratejik önemini sadece geçmişin şartları içinde değil, geleceğin hızla değişen şartları içinde gören büyük asker, en büyük komutan ve devlet adamı Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Antalya bölgesinde yapılan bir askeri tatbikatta subaylara; “Türkiye’nin yeniden işgal edildiğini ve Türk kuvvetlerinin sadece bu bölgede mukavemet ettiğini farz edelim. İkmal yollarımız ve imkânlarımız nelerdir?” şeklinde bir soru yöneltmişti.
Subayların görüş ve düşüncelerini dinleyen Atatürk, haritada Kıbrıs adasını işaret ederek, “Efendiler; Kıbrıs düşman elinde bulunduğu sürece, bölgenin ikmal yolları tıkanmıştır. Kıbrıs’a dikkat ediniz. Bu ada bizim için mühimdir” demek suretiyle Kıbrıs’ın Türkiye için taşıdığı stratejik önemini ortaya koymuştu.
Atatürk, daha o zaman Kıbrıs adasının jeopolitik açıdan Akdeniz’de çok büyük öneme haiz bir konumda olduğuna işaret etmişti. Türkiye’ye yakınlığı, İskenderun ve Mersin körfezlerini kontrol etmesi, Akdeniz’in doğusundaki deniz ulaşımı, İsrail ve Suriye’nin liman ve sahillerinin güvenliği Türk boğazları ve Süveyş Kanalı’nın emniyeti, Ortadoğu petrolleri ile petrol nakliyatı, Kıbrıs adasının önemini artırmaktadır. Kıbrıs bu konumu ile Doğu Akdeniz’de batmayan bir uçak gemisi, füzeler için bir rampa, Anadolu’yu güneyden istila için bir atlama taşıdır. Yunan adaları ile Ege bölgesi Anadolu’nun güneyinden de kuşatılmasını tamamlayabilecek önemli bir bölgedir. Özetle Türkiye’nin güvenliği için Kıbrıs yüksek bir değer ifade eder.
Yüce Atam; her zaman kalplerimizdesin. İlkelerine sımsıkı bağlı olan Kıbrıs Türk halkı, çizdiğin yolda yürümeye devam edecektir. Çünkü o yol muasır medeniyet yoludur. Bir kez daha sevgi ve saygıyla anarız.
Yorumlar kapalı.