Birleşmiş Milletler’in (BM) Siyasi ve Barış İnşa İşlerinden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Rosemary DiCarlo, Kıbrıs temaslarında Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis ile ayrı ayrı görüştü. DiCarlo, Tatar’la görüşmesini ‘verimli’ olarak niteledi ve güzel bir sohbet gerçekleştirdiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ise, 17-18 Mart’ta Cenevre’de yapılması öngörülen gayri resmi buluşmanın faydalı olacağına inanç belirtti. Görüşmede Tatar’ın, DiCarlo’ya Kıbrıs Türk halkına yapılan haksızlıkları dile getirerek, uygulanan ambargolara dikkat çekmesi son derece isabetli oldu. İzolasyonların bu çağda insan haklarına aykırı ve haksız bir cezalandırma olduğunu anlattıklarını ifade eden Tatar şöyle dedi:
“Hayatımızı zora sokacak bir anlaşmayı asla kabul etmiyoruz. Asil, kalıcı ve sürdürülebilir bir anlaşma için Kıbrıs Türk halkının hassasiyetlerine ve adada 60 yıldır yaşananlara önem verilmesi gerekir. Kıbrıs Türk halkı ambargo altında olup, bu kabul edilebilir değildir. BM’nin bu konuda artık adım atması gerekir. Direkt uçuş, direkt temas ve direkt ticaret konularında açılım şarttır.”
Tatar görüşmede BM yetkilisine Asil Nadir hakkında da bilgi verdiğini ve uğradığı haksızlıklardan örnekler aktardığını söyledi. Özetle yalnız İngiltere veya Kıbrıs’ta, Türkiye’de değil, dünyada isim yapmış başarılı iş insanı Asil Nadir’e karşı uygulanan ambargoları, düzenlenen komploları ve sonuçlarını anlatmaya çalışmış, bu nedenle Kıbrıslı Türklerin gayrı ahlaki ve insanlık dışı ambargolara maruz bırakıldığını vurguladı. Bir bakıma müzakerelerle ambargoların çelişki arz ettiği, iyi niyetle bağdaşmadığına dikkat çekildi.
“Nasıl olur da, Kıbrıslı bir Türk bu kadar başarılı olur, İngiltere’de en zenginler arasına girer, nasıl olur da Kraliçenin masasında oturur, nasıl olur da San Sui, Del Monte gibi dev şirketleri alabilir?” gibi benzeri sorular Rumların, Yunanlıların, İngiltere, ABD ve diğer ülkelerdeki malum çevrelerin kafasını hep kurcalamıştı. Girişimcilikte, riske karşı cesarette, vizyon sahipliğinde, özgüven ve yaratılışta nicelerine kök söktürtmüştü Asil Nadir. Bu yüzden düğmeye basıldı, komploların ardı arkası kesilmedi. Çok bedeller ödedi, yine de yılmadı.
İngiltere Kıbrıs Türk Ticaret Odası, Asil Nadir’in bıraktığı mirasın gelecek nesillere rehberlik edeceğini belirtirken, Dr. Muhammet Yaşarata, “Onun başarıları, azmi ve vatan sevgisi bizlere her zaman ilham kaynağı olmakta devam edecektir. O, Kıbrıs Türk toplumunun gücünü ve potansiyelini dünyaya kanıtlamıştır.” dedi.
Özetle Kıbrıs “Türk insanını asla küçümsemeyin” anlamında mesaj veriyor Sayın Yaşarata ve örnek olarak da Asil Nadir’i işaret ediyor.
Kıbrıs Türk halkı, 21 Aralık 1963’ten beri değil, ortaklık cumhuriyetinin kurulduğu 1960’tan bu yana haksız ambargolar altında yaşam ve varoluş mücadelesi vermektedir. O yıllarda bile Ada Türklerine imkânlar verilmez, basit bir atölye kurabilmek için yapılan müracaatlar aylarca bekletilir, vazgeçirmek için de elden gelen tüm zorluklar çıkarılırdı. Bunları bildiğimiz için ambargolara sürekli karşı çıkıyor, bunların müzakere süreçleriyle de çelişki oluşturduğunu ifade etmeye çalışıyoruz. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın bu noktada DiCarlo’ya durumu izah etmesi, ambargolara dikkat çekmesi, en doğal insan haklarına aykırı olmasını izah etmesi boşuna değildir. ‘Bu koşullarda karşılıklı uzlaşma nasıl olabilir’ sorusu akla gelmektedir.
BM’nin de, AB’nin de bu konuda yapması gerekenler vardır ve görevlerini yerine getirmemekte, ancak beri yandan da müzakerelere devam edilmesini teşvik etmeye çalışmaktadırlar. Rum tarafının sürekli olarak arkasının sıvazlanması, uzlaşmazlık dışında ne kazandırır? İşte BM ile AB ve garantör ülke İngiltere’nin bu konularda mükellefiyetlerini yerine getirmesi, açılım yapmaları gerekir. Aksi halde bir taraf mağduriyet yaşarken, diğer tarafın elde ettiği nimetleri Türklerle paylaşma durumu söz konusu olamaz.
Bir kez daha KIBRIS Gazetesi’nin kurucusu, dünyaca ünlü Kıbrıslı Türk iş insanı Asil Nadir’e Allah’tan rahmet diliyoruz. Işıklar yoldaşı, mekânı cennet olsun.
Yorumlar kapalı.