Akay Cemal

AİHM kararı ve Güney’de artmakta olan nefret dili…






 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), ‘K. V. Mediterranean Limited’ kararı geniş yorum ve değerlendirmelere neden oldu. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Bu karar, haklılığımızı ve Taşınmaz Mal Komisyonu’nun (TMK), etkin bir iç hukuk yolu olduğunu tescillemiştir” dedi. Tatar, bu kararın Rum yönetiminin, Kıbrıs Türk halkına karşı baskıcı siyasetinin çöktüğünü ve inandırıcılığını yitirdiğini de göstermesi bakımından önemli olduğuna işaret etti.

Başbakan Ünal Üstel de AİHM’in, TMK’nın tek yasal iç hukuk yolu olduğunu bir kez daha teyit ettiğini belirterek, mahkemenin Rumlara ‘hukuka uyun’ ve tutuklamalara son verin mesajı verdiğini kaydetti. Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı ise, kararın, Maraş’ın kilidini çözecek karar olarak niteledi. Dışişleri Bakanlığı da kararın önemine işaret etti, mülkiyet konusunda izlenmesi gereken yolu gösterdiğini belirtti.

Vakıflar İdaresi yaptığı açıklamada, AİHM kararını, ‘Hukuki ve siyasi açıdan dönüm noktası’ diye tanımladı. TDP Genel Başkanı Zeki Çeler de, AİHM kararını değerlendirirken, kararın uyarılar içerdiğini söyledi.

İlk yorumlar ve değerlendirmeler özetle böyleydi ve Rum tarafına uyarılar içermekteydi. AİHM kararının bir süre daha her iki tarafta da tartışma konusu olacağını düşünüyoruz.

Gelelim esasa ve dikkatlerden kaçırılmaması gereken konuya. Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu, Rum meslektaşı Bayan Athena Mihailidu’nun, EOKA terör örgütünü öven ve çocuklara ‘işgal altındaki topraklara dönme iradesi aşılandığını’ belirten açıklamalarına tepki gösterdi. Çavuşoğlu, “Açıklamalarını üzülerek okudum. Kullandığı nefret dili, barış kültürüne, eğitimde karşılıklı saygıya ve çözüm çabalarına tamamen aykırıdır” dedi.

Eğitim kurumlarının, genç nesilleri geleceğe hazırlamakla sorumlu olduğunu anımsatan Çavuşoğlu, “Geçmişte binlerce masum insanın hayatına mal olmuş, etnik temizlik politikalarıyla Kıbrıs Türk halkını yok etmeyi hedeflemiş bir terör örgütünün övülmesi ve örgütün propagandasının eğitim yoluyla yayılması, endişe verici olduğu kadar, kabul edilemez bir durumdur” dedi.

KKTC Milli Eğitim Bakanı, genç nesillerin kin ve nefretle yetiştirilmesinin tehlikeli bir yaklaşım olduğunu ifadeyle “Çocuklarımız kin ve nefretle değil, bilim ve sanatla, barış ve insan hakları değerleriyle yetiştirilmelidir. Genç nesillerimize savaş değil, barış dili öğretilmelidir” şeklinde görüş belirtti.

Bakan Nazım Çavuşoğlu çok önemli bir konuya parmak bastı ve tüm uyarılara rağmen, bir AB üyesi Güney Kıbrıs’ta, çocukların, gençlerin nasıl kin ve nefretle yetiştirildiklerini dile getirdi. Bakan Çavuşoğlu, Rum Eğitim Bakanının Türklere yönelik sözlerine dikkat çekerek, bunun kabul edilemez olduğunu ifade ediyor ve uyarıda da bulunuyor. Güney’de kilise tarafından yönetilen eğitim, Ada topraklarına sürekli nefret tohumları serpmekte ve bu tohumlar yeşermekte, kinci bir nesil yetiştirilmektedir.

Aslında ortaya çıkan tablo endişe verici olduğu kadar, çözüme yönelik uzlaşı olasılıklarını da berhava etmekte, gerçekler çarpıtılarak, Kıbrıslı Türkler ve Türkiye suçlanmakta, 1950’li yıllardan bu günlere gelene kadar cereyan eden olaylar ve Kıbrıs sorununa neden olan gerçekler Rum çocuklarıyla gençlerinden sır gibi saklanmaktadır. Hepsi bir yana, 15 Temmuz 1974’te Makarios’a karşı Yunan Cuntası ve EOKA tarafından neden darbe yapıldığı bile izah edilmemektedir.

Rum Eğitim Bakanının nefret söylemlerine yalnız Eğitim Bakanı’nın değil, aynı zamanda öğretmen sendikalarının da yanıt vermesini beklerdik. Çünkü Rum bakan Athena’nın sözleri, barış iklimine darbe niteliğindedir.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Kıbrıs’ta iki taraf arasında iş birliği yapılmasını önerirken, Rum tarafının nefret söylemlerini giderek artırması da dikkat çekicidir. KKTC makamlarının bu konuda BM Genel Sekreterinin ‘Kıbrıs Kişisel Temsilcisi’ Holguin’i, dolayısıyla Guterres’i bilgilendirmesi gerektiği inancındayız. Çünkü nefret söylemleri barışın düşmanıdır.

***

Naciye Birman, Lefkoşa’da

son yolculuğuna uğurlandı

 

Aslen Baf Kasabası’ndan olan, merhume Sabriye Avni ile merhum Mehmet Avni Raif’in kızı, emekli öğretmen, ailenin büyüğü ve herkes tarafından sevilip sayılan Naciye Birman’ın dün Lefkoşa’da defnedildiği tüm dost ve akrabalarına üzüntü ile duyuruldu.

Kardeşleri Mustafa (merhum)-Nezihe (merhume) Birman, Şifa Birman ((merhume), Sıtkiye (merhume)-Aziz Altay (merhum), Faiz (merhum-Ayşe Birman, kardeş çocukları Avni-Naziyet  Birman, Osman-Candan Altay, Oya-Tahsin Ertuğruloğlu, Zeka-Sel Birman, Arzu Birman, Özlem-Demir Adanır, kardeş torunları Mustafa-Aysel Birman, İsmet ve Cemre Birman, Peri-Yusuf Yusufoğlu, Pınar Ertuğruloğlu, Aziz, Aysu Altay, Ayşe, Ela Karakurt, Faiz, Ayla ve Azra Adanır, acılarının sonsuz olduğunu ifade ederek, nur içinde yatmasını, mekânının cennet olmasını dilediler.

AİHM kararı ve Güney’de artmakta olan nefret dili…
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.