Rum Yönetimi Denya köyü bölgesinde ara bölgede yeni bir provokasyona girişirken, Türk askerinin bir Rum çiftçiyi tehdit ettiğini öne süren dezenformasyon ve kışkırtma amaçlı bir habere imza attı. Gerçek olan Rum hükümetinin bölgedeki Rum çiftçileri kullanmak suretiyle arabölgeye giriş yapıp bölgedeki dengeleri kendi lehine değiştirme gayreti içinde olduğudur.
1988 yılında BM yetkilileri ile bölgede taraflar arasında varılan ve ‘Tarım Mutabakatı’ olarak bilinen anlaşmada, sınırdan 200 metre ara bölgeye uzanan alanda tarımsal faaliyet yapılamaz. Ayrıca ara bölgede diğer alanlardaki tarım faaliyetleri için de BM Barış Gücü’nden izin alınması gerek deniliyor. Rum tarafı bu mutabakata rağmen, Rum çiftçileri kullanarak mutabakatı delmeye ve bölgede oldubittiler yaratmaya çalışıyor.
Bu arada bölgede Türk askeri ile BM Barış Gücü yetkilileri arasında tam bir uyum ve koordinasyon içerisinde çalışmalar devam etmektedir.
Yılmazköy’ün karşısında yer alan Denya köyü her zaman Rum yönetimlerinin tahrik aracı olarak kullanıldı. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulmasından önce de, kısa ömürlü Cumhuriyetdöneminde ve daha sonraları da! Bu tahrik hiçbir zaman durmadı. Bu bir bakıma KKTC’nin ve Türk askerinin sinir uçlarına dokunma anlamına gelmektedir.
1963 yılında ‘Halkın Sesi’ gazetesinde henüz çiçeği burnunda bir muhabirdim. Ada’nın her yanında Rum tahrikleri iyice artmıştı. Özellikle karma köylerden Türkleri evlerini mülklerini terk etmek zorunda bırakan taktikler alabildiğine gidiyor ve her geçen gün artıyordu.
Bir gün Toplum Lideri ve gazetenin sahibi Dr. Fazıl Küçük, bana Denya köyüne gitmemi ve gece orada meydana gelen olayları yerinde inceleyerek, kendisine sunmamı, ayrıca bir haber olarak gazetede yayınlamamı istemişti. Allah rahmet eylesin, yanıma foto muhabirimiz Mustafa Özünlü’yü de alarak Denya’ya gittik. Meğer gece Türk evleri taş yağmuruna tutulmuştu… Özellikle Rum gençleri Türklerin barınmakta olduğu evlerin pencerelerini atılan taşlarla kırmış, kapılarda büyük hasar olmuştu.
Olaylar, Rum yönetiminin bilgisi dahilinde ve EOKA’nın direktifleri doğrultusunda gerçekleştirilmişti. Köyün sokaklarında “Sizleri aramızda görmek istemiyoruz. Bu köyden defolup gidiniz” diye naralar atan Rum gençleri köyde tam bir terör havası estirmişlerdi. Köye Rum polisleri de gönderilmiş olmasına rağmen, işleri tamamen göstermelikti. “Bunları birkaç sorumsuz kişi yaptı. Biz tahkikatımızı sürdürüyoruz” diyerek, alayımsı cümlelerle olayı geçiştirmeye çalışmışlardı. Halbuki cereyan eden olaylar vahimdi ve Türk halkının köyü terk etmesi için gözdağı verilmekteydi.
Denya’daki kardeşlerimizi doğdukları, büyüdükleri ata yadigârı topraklardan, köylerinden ayrılmaları için baskı, tehdit ve her türlü yola başvurdular. Bunları gören, tanık olan bir kişi olarak Denya köyü Rumlarının tahrik konusunda ne denli uzman olduğunu ifade etmek istiyorum. Nitekim Rum çiftçiler olayı hemen her yıl gündeme gelmekte ve ‘Tarım Mutabakatına’ rağmen kurallara riayet etmeyen hep onlar olmakta, ‘Yavuz hırsız ev sahibini bastırır’ misali bir de kendilerini haklı çıkarmaya çalışmaktadırlar.
Yazımı Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu’nun, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in, ABD Başkanı Joe Biden ile yaptığı görüşmenin ardından yaptığı açıklamayla noktalamak isterim:
“Uluslararası toplumun Kıbrıs’taki gerçekleri inkârdan vazgeçmesi ve Kıbrıs meselesinin esasını teşkil eden yaklaşımından, diğer bir deyişle Rum yönetimine ‘yasal temsilci’ muamelesi yapmaktan vazgeçmesi elzemdir. Bu saatten sonra, Kıbrıs’ta federasyon bir yana, taraflar arasında herhangi bir ortaklık kurulması hayalden ibarettir. Kıbrıs adasının geleceği iki ayrı devletin yan yana iyi komşuluk ilişkileri geliştirmesinden geçmektedir.”
Yorumlar kapalı.