Akay Cemal

50 yıl önce, 50 yıl sonra… Genel Komite’den KKTC’ye






Elli yıl önce bugün bir basamak daha çıkmış, bir adım daha atmıştık. Konfedere Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Türk kanadı olan Kıbrıs Türk Federe Devleti kurulmuştu. Bu, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne giden yolda artık son basamaktı.

Ada’da 21 Aralık 1963’ten 20 Temmuz 1974 Barış Harekâtı’na kadar çok zor günler geçti. Değerli dostumuz, meslektaşımız Züleyha Karaman’ın ‘İlhak’ isimli kitabında da belirtildiği gibi, o dönem Kıbrıs Türkleri için kan, gözyaşı, yoksulluk, açlık, kıtlık, izolasyon, ulaşım sıkıntısı, korku, güvensizlik, katliam, toplu mezar ve göç olarak tarihe geçti. 11 yıl kahramanca direnmek zorunda kalındı.

Kıbrıslı Türkler, 21 Aralık 1963 tarihinde Kanlı Noel’de 1960 Ortaklık Cumhuriyeti’nden dışlanırken,  Türkleri toptan imha etmeyi ve Ada’yı Yunanistan’a ilhak ederek, Enosis’i gerçekleştirmeyi öngören ‘Akritas Planı da uygulamaya konulmuştu. O karanlık günlerde Kıbrıs Türkleri kendi kendilerini yönetmek durumunda kalmış ve bir nevi Bakanlar Kurulu görevini ifa eden ‘Genel Komite’ kurulmuştu.

Genel Komite’den sonra, 27 Aralık 1967’de, bir başka deyişle Geçitkale-Boğaziçi çarpışmalarından bir süre sonra, ‘İhtiyati Kıbrıs Türk Yönetimi’ adı altında yeni bir idare oluşturulmuştu. Daha sonra, 21 Aralık 1971’de ‘İhtiyati’ kelimesi kaldırılmış ve ismi ‘Kıbrıs Türk Yönetimi’ olarak değiştirilmişti.Kıbrıslı Türkler, Barış Harekâtı’nın ardından 1 Ekim 1974’te Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi’ni, elli yıl önce bugün de 13 Şubat 1975 tarihinde Kıbrıs Türk Federe Devleti’ni kurmuştu.

Amaç ‘Konfedere Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Türk kanadını oluşturmak, çözümün önünü açmak, Rum tarafının da ‘Rum kanadını’ oluşturmasıyla ortak noktada buluşmaktı. Bu bir iyi niyet jestiydi ve dönemin Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi Başkanı Rauf Denktaş, Türk hükümetine bir mesaj göndererek, ‘Konfedere Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Türk kanadının kurulmasının zamanının geldiğini duyurmuştu.

Meclis bundan 50 yıl önce 13 Şubat 1975 tarihinde, Dr. Necdet Ünel’in başkanlığında olağanüstü toplanmış ve Kıbrıs Türk Federe Devleti ilan edilmişti. Necdet Ünel’in daveti üzerine kürsüye çıkan Rauf Denktaş, Bakanlar Kurulu ve Yasama Meclisi’nin ortak kararını açıklamış ve dakikalarca süren alkışlar arasında karar oybirliğiyle onaylanmıştı.

Karar, Türkiye’de ve dünyada geniş yankılar yaratmış, Başbakan Sadi Irmak, Federe Devletin ilanını yorumlarken, “Bu hareket iki cemaatin lehinedir. Bu adımı atmak zorunlu hale gelmişti” dedi. Dünya basını ve radyoları da, Federe Türk Devleti’nin ilanına geniş yer vermişti.

Kıbrıs Türk tarafı, çözüme kapıyı her zaman açık tutmuş, ancak maalesef Rum tarafından beklediği karşılığı bulamamıştır. Elli yılı aşkın bir süredir yer alan görüşmeler, çeşitli girişimler, Rum tarafının oyalama taktikleriyle zamana yayılan bir kısır döngüye dönüşmüş bulunuyor. Kıbrıs Türkleri masa başına mahkûm edilerek, insan hakları gasp edildi. Geçen sürede, Rumların hiçbir zaman kabul etmediği ve etmeyeceği iki kesimli iki toplumlu federal çözüm için boşa zaman harcandı ve bunca yıl heba olup gitti.

Nihayet Kıbrıs Türk halkı, gelmiş geçmiş Rum Yönetimlerinin her makul öneriyi reddetmesi ve zamana oynaması üzerine, ‘artık yeter’ diyerek, kendi kaderini kendi tayin etme hakkını kullandı ve 15 Kasım 1983 tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni (KKTC) ilan etti. Ancak Kıbrıs sorununun çözümü yönündeki çabalardan da geri durmadı. Rauf Denktaş’tan sonra Mehmet Ali Talat, Derviş Eroğlu ve Mustafa Akıncı müzakere masasına oturdular. Ancak federal çözüm görüşmeleri her denemede başarısız olurken, Rum tarafı da yoluna devam etti.

Tüm bu denemelerden sonra, şimdi de Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs Türk halkının yıllardır uğradığı haksızlıkları, ambargoları her platformda dile getirmeye çalışıyor.

Bu yazımızda ‘Genel Komite’den başlayarak, KKTC’ye ulaşan yolda karşılaşılan zorlukları, ambargoları, müzakere süreçlerini, umutsuzlukları, ancak her şeye karşın kararlılıkları dile getirmeye çalıştık.

***

Halil Yaşar Doğu, Lefkoşa’da son yolculuğuna uğurlandı

Lefkoşa’nın tanınmış simalarından, Doğu ailesinin değerli büyüğü, ayakkabıcı Halil Yaşar Doğu dün Lefkoşa’da son yolculuğuna dualarla uğurlandı. Tüm dost, akraba ve sevenlerine üzüntü ile duyduruldu. Sevgili eşi Gönül Doğu ile oğlu Cem Derviş Doğu, derin üzüntülerini dile getirerek, “Acımız sonsuzdur. Nur içinde yatsın, mekânı cennet olsun” dediler.

50 yıl önce, 50 yıl sonra… Genel Komite’den KKTC’ye
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.