
Turizm Haftası ile Kalp Sağlığı Haftası’nın iç içe geçtiği süreçteyiz… Minik bir ada ülkesiyiz ve bu toprak parçasında gerçekten turizm kaderimizdir…
Kıbrıs adası turizmde, önde gelen bir Akdeniz markasıdır…
Ve huzurun beşiği olması gereken bu ada ülkesinin sağlıkta gündem oluşturan önemli güncel sorunu da ölümcül kalp hastalıklarıdır ne yazık… Kanser ve trafikle birlikte en fazla can alan yaşamsal faktörümüzdür kalp hastalıklarının her türü… İstatistikler, işte tüm ciddiyetiyle ortada…
Sonuç itibarıyla, turizm bu ülkede ne kadar kaderimiz ise, kalpten gitmek de o kadar kaderimize dönüşmüştür… Bu iki özel ve önemli hafta iç içe idrak edilirken diyeceğim o ki, kaderimizin olumsuzluklarını mutlaka aşabilmemiz gerekir… Hem kişisel, hem toplumsal ve hem de ülkesel esenliğimiz adına…
Ünlü sanatçı Volkan Konak’ın bir turizm etkinliği sırasında kalp krizinden gitmesi, yorumumun hazin ve ironik güncel örneğidir…
***
Turizm Haftası dolayısıyla ülkemize 1974’ten önce büyük cesaretle ve büyük yatırımla ilk özel turizm yatırımını yapan duayen kimlik Aziz Kent’in, nam-ı diğer Con Aziz’in gazetemiz KIBRIS’a yaptığı açıklamalar, engin tecrübeden gelen bir ders niteliğindedir…
Turizmle ilgilenen herkesin ve bilhassa turizmi meslek seçenlerin o açıklamaları dikkatle okuduklarını ve alınması gereken mesajları cımbızla oradan çıkardıklarını umarım…
Evet, tıpkı Aziz Kent’in de dediği gibi, turizm bu ülkenin kurtarıcısıdır… Ama o kurtarıcıdan yararlanabilme adına üzerimize düşen sorumlulukları da bihakkın yerine getirmemiz gerekir… Bu evrensel kurtarıcı, sorumsuzlukları hiç bağışlamaz çünkü… Hele korkunç ve etkin bir Rum turizm rekabetiyle karşı karşıya bulunduğumuz bu netameli adada!…
O dur durak bilmeyen rekabet ki, hiç de yeni değildir ve turizmin “T”sinin başladığı ilk günden bu yana Rum otoritesi bizim bu pastadan pay alabilmemizi engellemek adına her şeyi yapmış, baltalayıcı her yöntemi geçerli saymıştır…
Duayen Aziz Kent, önüne yığılan dağ gibi engeller karşısında, Lapta’daki o Türk toprağına otelinin temelini atabilme mücadelesinde dönemin cumhurbaşkanı Başpiskopos Makarios’un elini bile öpmek zorunda bırakılmıştı bir Müslüman Türk olarak…
***
Artık kendi özgür ülkemizde turizm yatırımlarımız için rekabetçi hiçbir engelleyicinin elini öpmek zorunda değiliz çok şükür… Ama kendi inisiyatif alanımızda, yapmak zorunda olduğumuz işleri ve ev ödevlerimizi de göz ardı edemeyiz…
İvedilikle pahalılık, çevre ve ulaşım sorunlarımızı aşabilmemiz gerekir… Turizmin cazibe merkezi olan tarihi yerler, ören alanları, turistik tüm doğal objeler, inanç turizminin belirgin izleri dahil, KKTC topraklarındadır… Büyük bir şans…
Gelgelelim, bunları yeterince değerlendirebildiğimiz ve hatta bunlara gerekli bakımı ve yatırımı yeterince yapabildiğimiz söylenemez…
Aziz Kent, devletçe yeterince yönetilemeyen bu yerlerin özel sektöre devredilmesini önermiştir… Bu çok gerçekçi ve ilginç önerinin dikkate alınmasını dilerim…
Özel sektör o işi devletten çok daha iyi başarır… Tanıtma bağlamında da, sunum bağlamında da, bakım bağlamında da, işletme bağlamında da…
Turizm sektörümüzün önemli bir başka duayeni Reha Arar, yine KIBRIS gazetesinde, kendi yorum köşesinde, turizmde ulaşımın çok önemli olduğunun ve Kıbrıs Türk Hava Yolları’nın devreden çıkmasının getirdiği olumsuzlukların altını çizdi… Arar, her zamanki gibi KKTC gastronomisinin özellikleri üzerinde de durdu…
***
Gelelim Sağlık Haftası’na…
Dünya Sağlık Örgütü’nün raporudur ki, her yıl dünyada 17,5 milyon insan, kalp krizi, damar tıkanıklığı ya da kalbe bağlı pıhtı atmaları nedeniyle yaşamlarını yitiriyor… Her 3 ölümden biri kalpten… Bu yoğun ölümlerden KKTC de nasibini fazlasıyla alıyor… Sıklaşan ani ve beklenmedik ölümler son zamanlarda gündem oluyor..
Kalpten ölümler ülkemizde de sayı olarak her geçen gün artarken, deneyimli Kalp Hastalıkları Uzmanı Dr. Erkut Aşıcıoğlu gazetemiz KIBRIS’a hafta dolayısıyla konuştu… Rutin kalp kontrollerinin ihmal edilmemesi gerektiğine dikkat çeken Aşıcıoğlu; “6 ay, ya da bir yıl arayla muayeneden geçin” uyarısında bulunuyor…
***
Uzman hekim böylesi bir uyarı yaparken, yine KIBRIS’a konuşan vatandaşlar da, düzenli kalp kontrolünün yaşamsal önemini bildiklerini, ancak ülke sağlık sisteminin sağlıksızlığı nedeniyle kontrollerini yaptıramadıklarını söylüyorlar… Maalesef ölümlerin çoğu da bu bozuk sistem ve bu bozukluğun getirdiği ticari pahalı tıp yüzündendir…
Sağlığın gittikçe özelleşmesi sağlık harcamalarının pahasını da giderek artırıyor… Bu ciddi sağlık sorununun çözümü tüm dünyada olduğu gibi Genel Sağlık Sigortası’dır… Sigorta, sağlık adına toplumsal dayanışmadır… Ama sağlığımıza reform nitelikli bu çözümü armağan edecek basirete de yıllardır tanık olamıyoruz ne yazık …
Bu koşullar altında insanlarımız kendi kendilerinin doktoru olma zorunluluğu ile karşı karşıyadırlar… Düzenli ve bakımlı bir yaşamımız olmalı… Stresten kaçınmalı… Yediklerimize ve içtiklerimize, bilhassa kilomuza dikkat etmeli… Yapabildiğimiz denli spor yapmalı… En kısa mesafelere bile araba ile gitme alışkanlığını bırakmalı… Yaşamımıza bisikleti dahil etmeli… Hekim tavsiyelerinin duyarlı uygulayıcısı olmalı…
Sözün özü, kendi kendimizin koruyucu hekimi olmalı…
Yorumlar kapalı.