Ahmet Tolgay

TMT’nin doğuşu ve efsanevi mücadelesi (2)





Dr. Fazıl Küçük’ü “Ağrı” koduyla, Rauf Denktaş’ı ise “Toros” koduyla yanına alan Albay Rıza Vuruşkan, TMT’nin ilk çekirdek kadrosunu “müfettiş” kamuflajı ile bulunduğu İş Bankası’nda, bankanın görevlileri arasından kurar… Bu kadroda  Erol Kâzım, Derviş Türker, İlter Osman Kırmızı, Hasan Çıngı gibi isimler vardır…
Ada genelinde seçilen ve güvenilen kişilerle gizli temaslar kurulur… Örgütlenme okullardaki öğretmenler arasında, koloni dairelerinde, spor kulüplerinde ve köylerde yayılır… Adanın her yanında görev yapan ve çoğu Ankara’daki Zir Askeri Eğitim Kampı’nda eğitilen Türk öğretmenler TMT’ye üye kaydında başroldedirler…  Bayraktar’lık tarafından yazılan TMT bildirileri geceleri el ayak çekildikten sonra okullardaki teksir makinelerinde çoğaltılmakta ve TMT’ci öğretmenlerin seçtiği öğrenciler tarafından gizlice halka dağıtılmaktadır.. Her ilçede Bayraktar’a bağlı Sancaktarlık’lar kurulur… Sancaktar Türkiyeli bir subay, yardımcısı Serdar ise yerel ve iyi eğitimli bir TMT’cidir… Karargâhı asla belli olmayan her Sancaktarlık’ta çeşitli işlerin yürütülmesinden sorumlu 8 dal ve 8 dal komutanı vardır…
“Dal 1” personel işleri ile, “Dal 2” istihbarat, yayın ve basınla, “Dal 3”  harekâtla, “Dal 4” lojistik ile, “Dal 5” muhabere ile, “Dal 6” sağlık hizmetleri ile, “Dal 7” maliye ile, “Dal 8” sosyal işler ile ilgilenmektedir…
*
TMT örgütlenmesini bir yıl içinde tamamlamış, bereketçiler operasyonlarıyla Türkiye’den silah sağlamaya başlamış ve varlığını duyumsatırcasına EOKA ile İngiliz sömürgecilerin karşısına dikilmiştir…  EOKA’ya karşı göze göz, dişe diş bir savaşım başlar… Örgütlenen ve yönetilen halkın sokak gösterileri Kıbrıs’ı sallar… Dünyaya Kıbrıs’taki ulusal Türk varlığının ve haklarının duyurulmasında, Türklere ortaklık hakkı tanıyan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulmasında TMT direnişinin önemli tarihi katkısı olur… TMT’yi yönetenler, “Enosis’çi EOKA var mademki, Türk halkının bekası ve adadaki milli Türk haklarının savunulması için TMT de var olmaya devam edecek.” kararlılığındadırlar…
*
Ne var ki, bu güçlü örgüt, Kıbrıs Türk Ortaklık Cumhuriyeti’nin kurulduğu yıl hiç beklenmeyen bir darbe yer… 27 Mayıs 1960 ihtilali  Ankara’nın TMT ile bağlarını kopartır… Türkiye’de tutuklanan ve emekli edilen subaylar arasında, General Daniş Karabelen ve Albay İsmail Tansu gibi  TMT’nin Ankara ayağını oluşturanlar da vardır… İsmail Tansu o dönemin sıkıntılarını “Aslında Hiç Kimse Uyumuyordu” adlı anılar kitabında ayrıntılarıyla anlatır… Tutuklanan ve emekli edilen kilit görevdeki subayların yerine Kıbrıs’a gelenler TMT örgütlenmesinden bilgili olmadıkları gibi, Yassıada’da yargılanan Adnan Menderes ile Fatin Rüştü Zorlu da devlete karşı kontragerilla kurmakla suçlanmaktadırlar…
Oysa Londra Zürih Antlaşmalarıyla Türk – Rum Kıbrıs ortaklık cumhuriyeti kurulmuş olmasına karşın, bu cumhuriyetin önemli mevkileri Enosis’çi azılı EOKA’cıların eline geçmiş ve Türklere karşı Enosisçi kampanya yeni boyutlar kazanmıştır… Cumhuriyetin başındaki Başpiskopos Makarios “adadaki son Türk de yok edilmedikçe EOKA görevini yapmış sayılmaz” türünden dehşet konuşmalar yapmakta, bir yandan da Türkleri adadan göç ettirmek için göçe özendirici kampanyalar yürütmektedir… EOKA’cı Rum polisler silah arama bahanesiyle Türk evleri ile iş yerlerini basmakta, Türkleri yollarda çevirmekte ve haksız yere tutuklamaktadır… Milli Birlik Komitesi’nin Lefkoşa’ya gönderdiği asker ve Kıbrıs kökenli Büyükelçi Emin Dırvana, tüm bu olup bitenlere karşın ortaklık cumhuriyetinin yürüyeceğine inanmakta, TMT karşıtlığı yapmakta ve Kıbrıs Türk liderliği ve hatta mücadele basını ile bu konularda kavgaya girmektedir…
*
Arşivime baktığımda, TMT’nin son serdarı Aydın Samioğlu o günlerin karanlık durumunu kendisiyle yapılan bir söyleşide şöyle açıklar: “İhtilaldan hemen sonra ilk iş olarak Rıza Vuruşkan geri çekilir. Mağusa Sancaktar’ı Kaya Bey, Rıza Vuruşkan’ın yerine Bayraktar vekili atanır. Yeni Bayraktar’ın gelmesinin gecikmesiyle de TMT’de bunalımlı günler başlar.
27 Mayıs İhtilali’nden sonra ülkeyi yöneten Milli Birlik Komitesi’nde iki görüş hakimdir. Birinci görüş, ‘Madem ki buraya Türkiye’den bir askeri alay geliyor TMT’ye ihtiyaç yoktur’ şeklinde… İkinci görüş ise ‘TMT’ye mutlaka ihtiyaç vardır.’
Bu iki görüş arasında sıkı tartışmalar yaşanıyordu. O gerileme  döneminde, TMT’cilere verilen eğitim durduruldu. Bu  eğitimi almayanlar TMT üyesi sayılmazdı. İkmal işleri durduruldu…  TMT liderleri arasında tartışmalar yaşandı. Bayraktar vekilleri, üyeler arasında soğutma işlerine başladılar.
Bu bunalım döneminde örgüt içinde keyfi birtakım hareketler oluşur. Toplumsal tarihimizin karanlık sayfaları arasında yer alan Ahmet Muzaffer Gürkan ve Ayhan Hikmet avukatların öldürülmesi de bu bunalım dönemindedir… Öldürme emrini TMT lideri vermedi. Olayın keyfi mi, Rum provokasyonu mu, yoksa kişisel bir intikam sonucu mu olduğu hiç kesinleşemedi. Olaydan sonra ortaya çok varsayımlar atılmış olsa da, bu olay karanlık bir konudur. Milli mücadele dönemimizde maalesef bu tür karanlıkta kalan daha başka öldürme olayları da oldu.”
TMT’nin kurucularından Burhan Nalbantoğlu’nun bile dönemin TMT komutanlığınca tutuklandığına ve ancak Ankara nezdinde yapılan girişimler sonucu serbest bırakıldığına tanık olunur…
TMT’nin varlığının şart olduğunu ısrarla savunan Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu Başkanı “Toros” kodlu Rauf Denktaş, Büyükelçi Dırvana’yı da aşarak Kıbrıs’taki kaygı verici durumları sürekli Ankara’ya anlatmakta ve Rumların Türklere karşı büyük bir saldırı hazırlığında olduğunu belge ve kanıtlarıyla sunmaktadır… (Yarın sürecek)

TMT’nin doğuşu ve efsanevi mücadelesi (2)
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.