
Bölgedeki bir okurum Geçitköy Barajı’yla ilgili gözlemini şöyle aktardı bana:
“Barajdaki su gözle görülür şekilde azalıyor. Bu gidişle dibinin görülmesi çok yakındır. Meraklıları neredeyse tabana kadar inerek her gün balık avlıyorlar… Avcılar acele etsinler; çünkü su azaldıkça barajdaki balıklar da ölecekler!..”
***
Boru hattındaki kopma yüzünden Geçitköy Barajı’na Türkiye’den su akışının durduğunu bu yılın başlarında kaygıyla öğrendik… Olayın o günlerde pek de önemsendiği söylenemez… Çünkü bir su darlığı söz konusu değildi ve yetkililer var olan suyun bize aylarca yetebileceğini söylüyorlardı… Hemen arkasından tüm ilginin üzerinde odaklandığı ve yaşamın adeta donduğu pandemi süreci başladı…
Bir yaşam kavgasının verildiği bu pandemi süreci içerisinde boru hattının tamirine gereken acil ilginin gösterildiği söylenemez… Madem ki musluklarımızdan su akıyor, durum durudur!..Tasarruf önlemlerini hiç ırgalamadan suyu bolca kullanıyoruz… Musluklarımızdan kesintisiz su akmakta ne güzel…
Ama şimdi anlaşılan o ki, bize su bağlamında yaşamsal uyarısını yapan ve tehlike zillerini çalan bir durumla karşı karşıyayız…
Su tedarikinden sorumlu Bakanımız son açıklamasında tamiratın Haziran ayı sonunda başlayacağını duyurdu… “İnşallah” diyelim, çünkü susuzluk aşikâr şekilde kapımızdadır… Türkiye’ye maliyeti yarım milyar TL’den fazla olacak o tamirat işlemine geçildikten sonra “su akışının yeniden ne zaman başlayacağı?”, başımızın üstünde Demokles’in kılıcı misali sallanan, güncel bir soru işaretidir…
Pandemi dolayısıyla on binlerce insan ülkemizi terk etmese ve turizm hareketi ülke genelinde berdevam olsaydı, bugünlerde su sıkıntısına girmemiz kaçınılmazdı… İşte bu gerçek bile durumun vahametini göstermeye yeter… Bugünlerde susuz kalmamışsak, Pandemi sürecinde su tüketimini azaltan o aşikâr nüfus daralmamızdır…
***
Tamiratın bir an önce gerçekleşmesini beklerken, suyu bilinçli şekilde kullanmamız gerektiğinin de altını çizmeli… 5 yıl önce bol suya kavuştuktan sonra iyiden iyiye yitirdiğimiz su tüketim kültürünü mutlaka yaşama geçirmeliyiz… Su temini ve tasarrufu, stratejik yönden her zaman önemlidir…
Tüm canlıların yaşamını sürdürebilmesinin temel kaynağıdır su… Dünyamızda gittikçe büyüyen küresel bir sorunun da öznesidir… Yer yüzünde 4 milyar insanın su sıkıntısı çektiği bilinen gerçektir… Su darlığının yakıcı sarmalında olanlar, dünya nüfusunun yarısına eşittir… Her damla su için dünyanın çeşitli yöresinde verilen mücadelenin belgeselleri her an önümüze seriliyor… Su yüzünden savaşların çıkabileceği de bilimsel donelerle vurgulanıyor…
***
Afrika’da ve Avustralya’da devasa bölgelerin yerleşime açılamaması ve çölleşmeye terk edilmesi de hep gittikçe büyüyen susuzluk yüzünden… En tenha kıta Avustralya… Koskoca bir kıta, ama nüfusu 25 milyonu aşamıyor… Neden?..Bunun gerçek nedeni, su darlığı işte… Avustralya susuz ve kurak bir kıta…
Yeryüzünün yüzde 70’i suyla kaplı… Ancak bu suyun ancak yüzde 1’i kullanılabiliyor… Ve bu yüzdelik de gittikçe aşağıya düşüyor… Yaşamsal ve ekonomik bir değer olan kullanılabilir suyu denizleri arıtmak suretiyle çoğaltmak ve susuzluğun defterini kapatmak da bir ütopyadır… Bu yöntemin çok pahalı oluşu bir yana, arıtılmış deniz suyunun kalitesi de her zaman düşüktür…
***
Gündemde olan su sorunumuzu bugünkü yazımın konusu olarak seçerken, küresel boyutlu su sorununa bazı göndermeler yapmam, tek damla suyumuzu bile korumamız gerektiğini ve Anadolu’dan sağlamakta olduğumuz suyun önemini bir kez daha vurgulamak adınadır…
Anadolu suyunun Geçitköy Barajı’na bir an önce aktığını görmenin özlemi içindeyiz…