Ahmet Tolgay

Semerkantlı Cihangir Timur “Safkan Türk’üm” demişti






Türk Devletleri Teşkilatı’ndaki (TDT) bazı ülkelerin, AB fonlarından yararlanabilme adına Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nde elçilik açmaları son günlerin önemli şoku oldu…

Tabii ki bu şok, ne Türkiye ne de KKTC üzerinde felç bir durum yaratmadı… Aksine, Türk birliğinin korunabilmesi adına dinamik bir atak başladı… Aşikâr olan bu… Gelişmeler de bunu göstermekte…

Türkiye diplomasisinde bu bağlamda önemli bir hareketlenme olduğu gözden kaçmıyor… Ankara’nın yetkili ağızları KKTC’nin iki devletli çözüm tezinin desteklendiğini anında dünyaya duyurarak ödüncü bir diplomasinin söz konusu olmadığının altını yeniden ve defaatle çizdiler…

Ankara’daki siyasi çevrelerin bu bağlamdaki yorumu “Birbirimize kenetlenerek yürüttüğümüz ilerleyiş karşısında bizleri birbirimizden uzaklaştırmaya ve hatta birbirimizden ayırmaya çalışan farklı güç merkezleri oluştu… Bunların hedefi, Türk asrını ve Türk koridorunu akamete uğratmaktır. Bu tehditlere karşı her zaman olduğu gibi birbirimize sımsıkı tutunacağız… İmkânlarımızı, halklarımızın refahına dönüştüreceğiz… Güç birliğimiz geleceğe taşınacaktır” şeklinde bir kararlılık ifadesidir…

Türk Devletleri Teşkilatı’nın güçlü ve saygın figürü Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev de, Ankara yetkililerinden de önce yaptığı açıklama ile gündeme gelmişti… Aliyev açıklamasında KKTC’nin yanında olduklarını ve uluslararası alandaki tanınma mücadelesine destek verdiklerini net ifadelerle açıkladı…

*

AB’nin ve Güney Kıbrıs’ın bazı sonuçlar getiren hamleleri, kısa bir geçmişi olmasına karşın hızlı bir örgütlenme sürecinde olan Türk Devletleri Teşkilatı’nın önemine vurgu yapmaktadır… 2022 yılında Özbekistan Semerkant’ta düzenlenen zirvede KKTC, bu teşkilata gözlemci üye olarak kabul edilmiştir. Bu karar KKTC’nin eşit egemenlik statüsü ve mücadelesi bakımından tarihi bir dönüm noktasıydı… İşte o günden bu yana Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve bu yönetimin telkinleriyle AB, teşkilat ülkeleri içinde yoğun kulisler başlattılar…

Ve maalesef kulislerinden sonuç aldıkları merkezlerden biri de, gözlemci üyeliğimizin alkışlarla onaylandığı yer, Özbekistan olmuştur… Özbekistan, Güney Kıbrıs’ta elçilik açanlar arasında…

*

TDT Teşkilatı’ndaki ülkelerin büyükelçileri geride bıraktığımız günlerde Ankara’da çeşitli toplantıya çağrıldılar…

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, AB’nin TDT ülkelerine yönelik girişimlerini yorumlarken temel hedefin KKTC’yi engellemek olduğuna vurgu yaptı… Tatar, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Türkmenistan’ın Avrupa Birliği ile yaptığı anlaşmayla ilgili, “Türk devletleri, Rum tarafıyla ilişkilerine biraz daha dikkat etmeli” uyarısında bulundu.

UBP Genel Sekreteri Oğuzhan Hasipoğlu da, Türk Devletleri Teşkilatı ile ilgili gelişmeleri Türkiye ile koordinasyon içerisinde yakından takip ettiklerini açıkladı… Hasipoğlu, “Diplomatik girişimlerimizi yakın zamanda kamuoyu görecektir” diyor… Yani havlu atıp pasif durmak yok…

Bir ay sonra,  21 Mayıs’ta Macaristan’da, Türk Devletleri Teşkilatı’nın gayri resmi zirvesi var… Gözler şimdiden, KKTC’nin de hazır bulunacağı o zirveye dönmüş durumda… Bu zirvenin son gelişmeler dolayısıyla çok ilginç olacağı kesindir…

*

TDT ülkelerinden bazılarının AB fonlarından yararlanabilme adına Güney Kıbrıs Rum Yönetimiyle diplomatik ilişki kurmalarını yanlış ifadelerle yorumlayanların varlığı da gözleniyor bu arada… “Bunların Türklükle ilgisi yoktur” diyenler var…  Böylesi radikal bir ifade tarzı tarihi de, Altaylar’dan Akdeniz’e dek uzanan güçlü Türk dünyasını da inkâr anlamına gelir…  Sakın ola böylesi ifadelere rağbet edilmesin…

Söz buraya gelmişken tarihten bir sayfa açarak Timur – Beyazid güç mücadelesine değineceğim… Buyurun tarihe:

Timur Han, Türk Birliğini sağlama ve güçlü bir Türk imparatorluğu kurma adına mücadele veren ilk Türk büyüğüdür… 1400’lerde muhteşem ordusu ve siyasi – askeri dehasıyla Semerkant’tan yola çıkarak Anadolu’ya ve Ortadoğu’ya kadar iner… Tarihin gördüğü en büyük siyasi ve askeri deha olan Timur, dönemin Osmanlı Padişahı Yıldırım Beyazid’i birleşmeye ve kendisine biad etmeye davet ederken şu tarihi tümceyi de kurmuştu: “İlhanlı soyundan gelen ben Timur Han, senden daha fazla Türk’üm…”

Beyazid’den öfkeli ve kibirli bir karşılık alan Timur’un ondan sonra kendisine katılan Anadolu Türk beylikleriyle birlikte, 650 yıl önce Türk birliği adına neler yaptığı başlı başına bir tarih kitabıdır…

Bu büyük cihangirin torunları bugünün Özbekistanlılarıdır… Ne ki, son serüvenleriyle ataları Timur gibi “sizden daha Türk’üz” yaklaşımını gösteremediler maalesef… Acı gerçek de bu…

Bu acı gerçeği, Türk dünyasının bekası adına, onlara şuurlu ve ilkeli bir diplomasi diliyle anlatma zamanıdır şimdi…

Semerkantlı Cihangir Timur “Safkan Türk’üm” demişti
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.