Ahmet Tolgay

Sağlıkta, nitelikli kadrolarla tam güne geçilmeli 




Sistemsizlik sisteme dönüşmüşse, sağlık sektörümüzün kronikleşen sorunları daha nice haberin ve yorumun konusu olacak… Acil servisin “kum atılsa yere düşmeyecek” türünden sürekli kalabalığının yanında, poliklinik hizmetlerinde de doktor randevuları bir aydan önce verilemiyor… Poliklinik randımanlı çalışsa, acil servisin durumu sıkboğaz manzarasında olmayacak…
Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde randevuların gecikmeli verilmesine ilişkin geçen hafta KIBRIS gazetesine konuşan Başhekim Yardımcısı Dr. Hasan Hansel, gecikmeli randevuların nedenini yaz dolayısıyla hekimlerin tatilde olmasına ve sağlık raporu alabilme adına yapılan yoğun başvurulara bağladı… Dr. Hansel tarafından alındığı söylenen önlemlere karşın, bu sorunların aşılamadığı görülüyor yine de… Aşılamaz da bu gidişle!…
Poliklinik hizmetlerinin ve hekim çalışmalarının tam gün mesaiye dönüştürülmediği sürece, bu tür sorunların artarak süreceğine ilişkin görüşlerde haklılık var…
Sağlık hizmetlerimizin yetkili bir isminin bana yaptığı açıklama yeni bir devlet hastanesi yapımını durduran nedenin de tam gün mesaiye geçilememesi olduğuna dairdir… TC Hükümeti, tam gün hekim mesaisi kurumsallaştırılmadan yeni hastane yapımını gereksiz görüyormuş… “Önce bozuk sistem değiştirilsin, sonra size yepyeni bir hastane” deniyormuş bizimkilere…
*
Başbakan Ünal Üstel’in Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nin 5 yıldızlı otele dönüştürüleceğini söylemesi bundan dolayı idi herhalde… Mademki yeni hastane yapılamıyor, elimizdekini restorasyondan geçirmeye devam durumları yani… Sayın Başbakan’ın daha iyi bir toplumsal yaşam için harcadığı çabaların gözlemcisiyim… Bu konuda gerçekten somut örnekler var… Ama o hastanenin 5 yıldızlı otele dönüştürülmesi düşüncesi abartılıdır, kesinlikle… Ülkemizdeki ve dış ülkelerdeki özel hastanelere yolu düşenlerimiz yıldızlı tıbbın ne anlama geldiğini çok iyi bilirler…
Ama bu yıldızlı tıptan özelde yararlanabilmeye kaçımızın mali gücü yeter?.. Mahşer yerine dönmüş o emektar devlet hastanemize girip çıkanlar ve oradan sağlık hizmeti alabilmek için ciddi sıkıntıları göğüsleyenler 5 yıldıza ulaşabilmenin olanaksızlığını da çok iyi bilirler… İnşa edildiği ortamda ve şartlarda, o dönemdeki olanaksızlıklarımızda ve nüfus yapımızda gerçekten sağlıkta halkımıza rahat soluk aldırtmıştı bu tarihi mekân… Ne ki, miadını artık doldurduğu da gözler önündedir… Yeni bir devlet hastanesi yapımın gündeme gelmesi de bu yüzden değil miydi zaten?..
Miadını doldurmuş ve hayli yıpratılmış bir hastaneye makyajlarla 5 yıldız kazandırılamaz…  Asıl beklenen sistemsizliğe dönüşen sağlık sistemimizi 5 yıldızlı kaliteye kavuşturmaktır… İşe, hekimlerimize tam gün mesaiyi getirmekle, poliklinik hizmetlerini tam mesaiye dönüştürmekle, acil servisi poliklinik görünümünden kurtarmakla ve yılan öyküsüne dönmüş olan şu Genel Sağlık Sigortası’nı uygulamaya koymak için kolları sıvamakla başlanmalı…
*
Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’ne başhekimlik yapmış iki değerli tıp insanımızın, Dr. Ersan Berksel ile Dr. Bülent Dizdarlı’nın mektupları var dosyamda… Ersan Berksel bu hastanenin artık güvenli olmadığına ilişkin Planlama İnşaat Dairesi raporu bulunduğunu belirttikten sonra, şunları yazıyor:
“Bilinmelidir ki, sağlıkta temel unsur içerisinde çalışanların yeterli sayıda olup olmadığı, onların mesleki yeterliliği ve yeterli mesai yapıp yapmadıklarıdır. En güzel, en lüks hastaneyi yapsan içerisine yeterli sayıda ve yeterli nitelikte sağlık çalışanı koyamamışsan ve dünyada eşi, benzeri,  örneği olmayan bir şekilde doktorları yarım gün çalıştırıyorsan, ne yazar?… Hastane binası ve donanımı çok önemlidir… Ancak sağlık sistemi ve nitelik daha da önemlidir. Sağlıkta öncelikle tam güne geçilmeli, nitelikli kadrolar oluşturulmalıdır…”
*
1978 yılında hizmete giren o emektar binanın bu süreçte ihtiyaç doğrultusunda onlarca kez makyaja tabi tutulduğunun altını çizen Dr. Bülent Dizdarlı ise şu vurguları yapmakta mektubunda:
“Yaşanan sel baskınları, yangın ve depremler alt yapı dahil birçok temel unsura zarar vermiştir. Belki bunlar olmasa bir 20 yıl daha bizi idare ederdi… Ama artık imkânsız.
Bir de anekdot anlatmak isterim: Benim aktif hekim olarak çalıştığım yıllarda rahmetli başhekimimiz ZEKÂ MAHİREL, doluluk oranının %48’lerde kaldığından yakınır ve daha fazla hasta yatırmamızı isterdi. Ancak tüm gayretimize rağmen bu oran en fazla %52 olmuştu. Yıllar sonra ben başhekim olduğumda ise, arkadaşlarıma gerekmedikçe hasta yatırmamalarını ve onları hastanede de uzun tutmamalarını, evde tedavisi idame edilebilecekleri evlerine göndermelerini öğütlüyordum. Zira boş yatak bulmakta zorlanıyordum.
Sadece bina ile sorun çözemeyiz. Hekim çalışma süreleri maalesef yetersizdir. Tam gün mesai mutlaka uygulanmalıdır. Bunun mali ve sosyal yükümlülüğünü sağlamak ise hükümetin görevidir.”

Sağlıkta, nitelikli kadrolarla tam güne geçilmeli 
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.