Ahmet Tolgay

Pazartesi notları: Sinerji veren yankılar






Duruma toplayıcı bir bakış atacak olursak, KKTC’nin 40’ncı kuruluş yıldönümü yankıları, “egemen iki devletli çözüm” tezi ve “Türk Devletleri Teşkilatı ile bütünleşme” bağlamında sinerji vericiydi… KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, bu sinerjinin verdiği güçle kendisini işbaşına getiren seçim manifestosunun ana maddeleri doğrultusunda şimdi daha emin adımlar atabilir kanısındayım… TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 40’ıncı kuruluş yıl dönümünde Ersin Tatar’a gönderdiği kutlama mesajı alışılmışın dışındaydı… Erdoğan, uzun ve içerikli mesajında, uluslararası toplumun KKTC’nin bağımsızlığını tanıması, diplomatik, siyasi ve ekonomik bağlar kurması gerektiğinin altını çizdi. Gerçeklerin esas alınması halinde adadaki iki devletin Kıbrıs’ta yan yana ve barış içinde yaşamasının mümkün olduğunu beliren Erdoğan; “Yavruvatan’da 40 yıl önce 15 Kasım 1983’te göndere çekilen kutlu Bayrağın, bağımsız ve egemen KKTC semalarında ilelebet dalgalanacağına inanıyorum” diyor ve Kıbrıs Türk halkının büyük Türk Milletinin ayrılmaz parçası olduğunu vurguluyordu…
1983’de KKTC’nin kuruluş bildirisine imza atan ve attıkları imza ile tarihe geçen eski milletvekilleri ile daha sonra milletvekilliği yapmış olanlar, KKTC’nin 40’ncı kuruluş yıldönümünde kayda değer açıklamalarda bulunuyorlardı… Örneğin,  Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın oğlu Serdar Denktaş, bildirgeye imza atıldığında henüz siyasette değildi… Ama Kıbrıs Türkü’nün vazgeçemeyeceği KKTC’nin Türk dünyası içindeki yerini alması gerektiğini savundu…  Bu açıklamanın bir önemli özelliği de Azerbaycan’da yapılmış olmasıdır… Denktaş, “Azerbaycan Devlet İktisat Üniversitesi”nin düzenlediği “Türk Dünyası Söyleşileri”ne davetli olarak katıldı ve yaptığı konuşmada Türk dünyasına “Gelin birleşelim” çağrısında bulundu.
15 Kasım Cumhuriyet Bayramı nedeniyle Azerbaycan AZ Tv’deki “Esas Mesele” programına da konuk olan Serdar Denktaş, tüm Türk Dünyası’na KKTC’nin mücadelesini ve bugününü anlatarak, birleşme çağrısını orada da yineledi… KKTC’nin 40’ncı kuruluş yıldönümü Azerbaycan’da çeşitli etkinlikle kutlandı bu arada…
Kıbrıs Türk siyasetinde önemli, saygın ve kurumsal yeri olan, eski Cumhuriyet Meclisi Başkanı ve Başbakanı Hakkı Atun, KKTC’nin, Rum’un acımasızlığına karşın verilen büyük mücadelenin destansı sonucu olduğuna vurgu yaparak, “Bugün KKTC’nin Sayın Cumhurbaşkanı egemen ve eşit bir devletten bahsediyorsa, bu karar ve bu sözün KKTC ilan edilirken verildiğini” belirtti… Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın başından beri bu düşüncede olduğunu, ancak Barış Harekâtı’nın ve zamanın Başbakanı Bülent Ecevit’i ikna edemediğini anlatan Atun, bugünlerin değerini anlayabilmek için Kıbrıs Türkü’nün 1920-1940’lı yıllarda içinde bulunduğu perişan durumu herkesin bilmesi gerektiğini ifade etti…
Atun, KKTC’nin 40’ncı kuruluş yıldönümü dolayısıyla KIBRIS televizyonu ile gazetesinde yayınlanan söyleşisinde, “İki eşit devletli çözümden başka çaremiz kalmadığını düşünüyorum” dedi. Bu konuda olumlu işaretler de gördüğünü, Türk Dünyası’nın da artık uyandığını belirterek şunları kaydetti:
“Türk ırkından gelen 350 milyon insanla, 5-6 devletin bize daha çok anlayış göstereceğine inanıyorum. İslam Dünyası başından beri anlayış gösterip bizi İslam Konferansı’na ve Dışişleri Konferansı’na davet etmiştir. ‘Kıbrıs Türk Devleti’ diye bize yeni bir isim verilmişken, biz de buna inanıp çaba göstermeliyiz…”
Atun, ana muhalefet CTP’nin Rum tarafıyla bir federasyon kurulabileceğine halâ inanmasını “günümüzün yegâne talihsizliği” olarak nitelediği söyleşisinde; “Bu durum bizim elimizi zayıflatmaktadır. Halbuki bir bütün olarak biz Rum’dan ümidimizi kestik. İki devletli bir çözüme, yan yana yaşama ve işbirliği yaparak Kıbrıs’a sahip çıkma yaklaşımına inanmamız lâzım. O zaman sonuca daha kolay ulaşırız.”
Kurucu Meclis üyelerinden dönemin UBP  Gazimağusa Milletvekili, Eşber Serakıncı, Cumhurbaşkanı  Tatar’ın Türkiye ile birlikte ortaya attıkları  politikanın  doğru politika olduğunu söylüyordu basına… Serakıncı, “İki Devletli çözümü Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş çok önceden söylemişti, ama o günün koşulları buna müsaade etmiyordu. Türkiye de bugünkü güçlü durumunda değildi” dedikten sonra şunları ekliyordu: “Türkiye’nin bize bağımsızlık yolunda destek vermesi çok büyük fırsat ve nimettir… Bizim bu yoldan hiçbir zaman şaşmamamız lâzım” diyordu…
Özel Tahsin, başta Azerbaycan olmak üzere birçok ülkeyle yapılan ikili temaslarla birlikte KKTC’nin de dünyada hak ettiği yeri alacağına inanç belirterek Ersin Tatar’ın doğru yolda olduğunu belirtti…
Ekrem Ural, Rumlarla federasyonu konuşmanın anlamının zaten yıllar önce yitirildiğine parmak bastı…Spiros Kiprianu’nun, Rum Cumhurbaşkanlığına seçilir seçilmez Hindistan’da Bağlantısızlar Toplantısı’na katıldığını ve Kıbrıs’tan askerini çekmesi için Türkiye’nin aleyhine “manevi bir karar” çıkarttığını anımsatan Ural, daha sonra ise BM  Genel Kurulu’nda Türkiye’nin, Kıbrıs’tan çıkmasını isteyen ağır bir karar tasarısı çıktığını söyledi.
Bu kararın da çıkmasının ardından Kiprianu ile konuşacak bir şey kalmadığını vurgulayan Ekrem Ural, “Yani adam bunların peşindeyken federasyon konuşmanın bir anlamı mı kalırdı? O bunları yaparken Denktaş Bey de, artık bağımsızlık zamanının geldiğini söylemeye başladı çok haklı olarak” dedi.
1983 Haziran’ında Mecliste, “Kıbrıs Türk halkının kendi kaderini tayin etme hakkı vardır” kararı çıkartıldığına işaret eden Ural, “O karar sureti bağımsızlık için yeşil ışık yaktı ta o günlerden” dedi.
Ural’ın şu sözleri de önemli: “Denktaş Bey, büyük manevracıdır politikada, bunu kabul etmek lâzım. Bir yerde de hakkını teslim etmek lâzım… Rum tarafını en iyi tanıyan adam oydu içimizde… Onların niyetlerini, zihniyetlerini hepsini çok iyi bilen bir insandı. Kıbrıs davası dediğimizde, bugünün gelişmelerinde de görüyoruz ki, Denktaş Bey yüzde yüz haklı çıktı.”
16 Kasım’da Acapulco Hotel’de düzenlenen “Türk Devletleri Teşkilatı’nın (TDT)  KKTC için Önemi” konulu panelin konuşmacılarından biri de TDT eski Genel Sekreteri ve Azerbaycan Milletvekili Ramil Hasan’dı… Azerbaycan milletvekilinin KKTC’nin Teşkilat için önemini vurgulayan sözleri, KKTC’nin bu teşkilatta ne denli ve ne anlamda içselleştirildiğinin açık ifadesi idi… Ramil Hasan,  “KKTC Türk dünyasının Akdeniz’deki kalesidir” diyordu…
Ramil Hasan’ın vurguları Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinin KKTC’ye nasıl bir gözle bakmaya başladıklarının da net göstergesiydi… “KKTC, Türk Devletleri’nin Akdeniz’e uzanan orta koridorunun bir kolu olmaya adaydır. KKTC, limanlarıyla bu koridorda yerini almasıyla ulaşımda önemli bir konuma gelecek… Yakında güzel sonuçlar alacağımıza inanıyoruz” diyordu.
Hasan, Yeni Azerbaycan Partisi Başkan Vekili Tahir Budakov’un tüm dış baskılara karşın KKTC’ye gelip temaslar yapmasının doğrudan İlham Aliyev’in ve Azerbaycan Devleti’nin desteğiyle olduğunu belirterek, Özbekistan ve Kırgızistan’da da benzeri yakınlaşma için çalışmaların sürdüğü bilgisini veriyordu. Hasan; “KKTC’nin işbirliği olanaklarını geliştirmesi yegâne amacımızdır. Gözlemci üyelik sayesinde aramızda daha da güçlü bağlar kurulacak ve izolasyonları birlikte kıracağız” ifadelerini kullanıyordu.
Ramil Hasan’ın sözünü ettiği UBP, AK Parti ve Yeni Azerbaycan Partisi arasındaki “Tek Millet, Üç Devlet” temalı anlaşmaya KKTC’nin 40’ncı kuruluş yıldönümünde, Concorde Otel’de, UBP Genel Başkanı ve Başbakan Ünal Üstel, AK Parti Genel Başkan Vekili Efkan Ala ve Yeni Azerbaycan Partisi Genel Başkan Vekili Tahir Budakov imza atıyordu… Budakov bu tarihi törende yaptığı konuşmada, Türkiye’nin ve Azerbaycan’ın desteğiyle Türk Devletleri Teşkilatı’nda gözlemci üye olarak yerini alan KKTC’nin uluslararası alanda da hak ettiği yeri alacağına inanç belirterek, “KKTC’nin Türk dünyası ile ilişkilerini geliştirmesi bağlamında destek olmayı sürdüreceğiz” güvencesini veriyordu…

Pazartesi notları: Sinerji veren yankılar
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.