Ahmet Tolgay

Pazartesi notları






   AB’NİN ORTA ASYA’DA İŞİ NE?: Geçen haftayı sallayan olaydır… Batı emperyalizmi, satın aldığı aparatlar sayesinde, Kafkaslar’da yeni bir huzursuzluğun pimini çekti… Avrupa Birliği’nin “Türkistan” olarak anılan ve hatta Rusya nezdinde de “stratejik coğrafya” olarak algılanan Orta Asya’da işi ne?..
Büyük Türk dünyasının efsanevi kenti Semerkant’ta, kendilerine paranın ucu gösterilince yıllardır süren ve sömürücü emperyalizmin korkulu rüyasına dönüştürülen Türk Birliği idealine ihanet edenleri tarih de unutmayacaktır…
Yakın geçmişte Türk Devletleri Teşkilatı’na KKTC’yi gözlemci üye olarak kabul ettiklerini de unutup, hem KKTC’yi reddeden, hem Rum’un Türk’ten silah zoruyla çaldığı, emperyal kurgusu çakma devleti tanıyan, hem de kendilerine birçok konuda hamilik yapan Türkiye’yi “işgalci”, Türk aleyhtarı BM ve AB kararlarını geçerli sayan bu ihanetçiler ve ihanetleri tarihe kara bir sayfa olarak geçiyor…
Baş roldekilerin, Mankurt efsanelerini çağrıştıran İhanetleri unutulmayacaktır… Kimlerdir bunlar, adları akılda   tutulsun:  Cumhurbaşkanları Şevket Mirziyoyev (Özbek), Kasım Tokayev (Kazak), Sadır Caparov (Kırgız), İmamali Rahman (Tacik) ve Serdar Berdimuhammedov (Türkmen) aralarında  paylaştırılacak 12 milyar euro için Türk Devletleri Teşkilatı’nın yüce çıkarlarını da sattılar…
Göz ardı edilemez önemli bir nokta: Türkiye’nin, KKTC’nin ve Türklük dünyasının kırgınlığını bir yana bırakalım… Halen etkin gölgesi altında oldukları Rusya’ya bunun hesabını nasıl verecekler?… Birer avuç euro uğruna Kafkaslar’daki huzuru da tehlikeye atan bu aymazlar topluluğu, diplomasinin ve devlet adamlığının da zerresinden anlamazlar… Eminim, önümüzdeki günlerin gelişmeleri bunun altını çizecektir…   *
   TARİH BİLİNCİ ÇOK ÖNEMLİ: Dünyanın ve dünya üzerinde beşeriyetin oluşmasından bu yana var olan tarih, tüm bilimlerin anası ve temelidir… Her bilim dalının da kendine özgü özel bir tarihi vardır… Her bilim dalının alfabesi, o dalın tarihi ile başlar… Tarihi bilmeden ve tarih bilinci olmadan girişilen her iş, her eylem başarısızlığa mahkûmdur ve daha da kötüsü felaketlere kapı açıcıdır…
Donanımlı tarih bilinci hep devrede olsa, tarih de kötülükleriyle tekerrür etmez… Aydınlarımızın mahlası “tarih bilinci” olsun…
*
   ARABA YANGINLARI: Ülkemiz araçları, park halindeyken bile cayır cayır yanıveriyorlar, çaresiz bakan gözler önünde… Girne Boğaz Yolunda ve Lefkoşa – Mağusa anayolunda iki araç daha cayır cayır yandı arka arkaya son olarak…
Aşırı pahalılığı yetmezmiş gibi, çoğu kez ehliyetsiz ellerde de yapılan araç servisleri ve pahalılık yüzünden araç sahiplerinin bu servislerden kaçınır hale gelmeleri yaygınlaşan trafik yangınlarının başlıca nedenleridir…
Milli servetin kül olmasının yanı sıra, can kayıpları ve yaralanmalar, sakatlanmalar da olabilir bu gidişle…
Polisin yaptığı trafik kontrollerinde, muayene belgelerinin yanı sıra araçların servis belgelerini de incelemeye alması zarurete dönüşmektedir artık…
*
   KAHRAMANLARIMIZDAN NURİ EFENDİ: Kıbrıs Türk edebiyatında hüzünlü şiirlere imza atan felçli kadın şairimiz Feride Hikmet’le ilgili yazıma gösterilen ilgiye teşekkür ederim… Biyografik bir değinme olan yazımın sosyal medyada da bolca paylaşımları olurken, aldığım mesajlarda  onun Lefkoşa’da yaşadığı Nuri Efendi Sokağı’na adını veren tarihi figürümüz hakkında da bilgi istendi…
Lefkoşa sur içindeki bir sokağımızda adı ile yaşatılan Mustafa Nuri Efendi, halkımızın pek bilinmeyen kahramanlarından biridir… 1875 – 1918 yılları arasında yaşadı… İngiliz Sömürge Yönetimi’ni milliyetçi, özgürlükçü ve toplumcu hareketleriyle çok tedirgin etmiş bir Osmanlı – Türk aydınıydı.
Çeşitli dallardaki hizmetleriyle toplumda olumlu izler bırakan Adiloğlu’ların dedesiydi… Şimdi yaşamda olmayan kızı Fatma İzzet Adiloğlu, Ahmet Gazioğlu tarafından yayımlanan “Yeni Kıbrıs” adlı dergide babası hakkında bilgiler vermiştir. Derginin Nisan 1990 sayısında “İmam Mustafa Nuri: Kalebend Bir Din Adamı” başlığıyla yayımlanan yazıdan öğrendiğime göre, Lefkoşa’da doğan Nuri Efendi, Mısır’da din bilgini ve öğretmen olarak yetiştirildi. Adaya dönüşünde tayinini Mağusa’daki Lala Mustafa Paşa Camii ve Medresesi’ne alır… Önder niteliklere sahiptir…
İngiliz Sömürgeler Bakanı Müsteşarı Winston Churchill, 9 Ekim 1907’de “Venüs” adlı savaş gemisiyle Kıbrıs’ı ziyaret eder. Nuri Efendi, Churchill’i karşılayan ve Rumların adanın Yunanistan’a ilhakını isteyen gösterilerine ve dilekçesine sert tepki koyan Türk heyetindedir.
Çanakkale’de tutsak alınan Türk askerleri İngilizler tarafından Kıbrıs’a getirildiğinde ve Mağusa’da çok kötü koşullarda bir kampa kapatıldıklarında onlara yardım ettiği ve firarlarını sağladığı gerekçesiyle tutuklanır… Girne’de kalebendliğe mahkûm edilen direnişçi Türkler arasında Nuri Efendi de vardır. Mağusa’da, Evkaf Vekilliği’nde de bulundu… Henüz 43 yaşındayken yaşama veda etti…
Lefkoşa sur içinde adını taşıyan sokak, Mahkemeler Önü’ndeki Kooperatif Bankası’nın yanından başlar, Haşmet Gürkan Sokağı’nı teğet geçerek Tanzimat Sokağı’na ulaşır…

Pazartesi notları
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.