Ahmet Tolgay

PAZARTESİ NOTLARI






MUSTAFA AKINCI SESSİZLİĞİNİ BOZDU: Nikos Anastasiadis, ortaya attığı yalanlarla, KKTC’nin dördüncü Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın sessizliğini bozmasını sağladı geçen hafta…

“Crans Montana’daki başarısızlığın Türkiye’ye fatura edilmesi doğru ve adil değildir” diyen Mustafa Akıncı, içerikli açıklamasında önemli bir vurguda daha bulunarak şunları da söyledi:

“Dilerdim ki, benim Kıbrıslı Rumların kaygılarına gösterdiğim hassasiyeti; Sayın Anastasiadis de Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitlik kaygıları konusunda gösterebilsindi. Federal hükümet ortaklık demektir. Bir ortaklıkta ise kararlar ancak iki tarafın onayı ile alınabilir. Federal hükümette en azından bir Kıbrıslı Türk bakanın onayının aranması ilkesinin bile hâlâ kabullenilememiş olması, adanın bölünmüşlüğünün devamından başka bir işe yaramayacaktır.”

Rum komşunun “Bölünmemiş ada” kavramını, “Tümden Rum hakimiyetinde ada” anlamında algılamakta ısrarlı olduğunu da artık anlamış olmamız gerekmez mi?..

***

GÜNAH KEÇİSİ ARAYAN ANASTASİADİS: Gelelim Akıncı’nın konuşmak zorunda bırakılmasını gerektiren olgulara…

Eski Rum Lider Nikos Anastasiadis, Kıbrıs sorununun çözümü bağlamında en büyük umudu yaratan Crans Montana zirvesini, o zamanki sadık adamı sözde Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis’le birlikte yıkmaktan tartışılmaz sorumludur…

Şimdi bu Anastasiadis, kaleme alınıp kitaplaştırılan bazı anılarla yine gündemde… Anastasiadis’in eski ekonomi bakanı Haris Yeoryiadis tarafından yazılan ve Anastasiadis’e atfedilen bölümler de içeren bu kitabın adı “Yeni Gerçeklik: Türk işgalinde 50 yıl sonra Kıbrıs”

Kıbrıs sorununun 1974’de başladığı algısına yeni çürük tuğlalar koyma derdindeki kitapların bir yenisi daha işte!…

Kitabın açıklanmakta olan içeriğine dikkatle eğilenler ve onun bu kitabın tanıtımında yaptığı konuşmaya bakanlar, Anastasiadis siyasi çetesinin, sadece günah çıkarmaya değil, günahlarını yükleyecek keçiler üretmeye çalıştığını da görürler… Uzlaşma uğraşlarında onlar “sütten çıkmış ak kaşık”, Türkler ise “tu kaka…”

***

İDDİAYA BAKAR MISINIZ: Yakın tarihin bilincinde olanlar, hele de Crans Montana olayını dakikası dakikasına izleyenler tabii ki yemezler Nikos Anastasiadis’in ve onun siyasi çetesinin yalanlarını… Crans Montana’da Anastasiadis’in muhatabı olan dördüncü KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, yıkımın ardından, o besbelli düş kırıklığı içinde, başarısızlığın sorumlularının kimler olduğunu açıklamıştı… İtham edici parmağını onlara yöneltmiş ve kronikleştirilen bu Kıbrıs sorununun çözümünü gelecek nesillere havale etmişti…

Anastasidis Crans Montana’daki görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlanmasına ilişkin ilk kez yaptığı açıklamalarında, “Ankara bizi bıraksaydı, Kıbrıs sorunu çözülmüştü” iddiasında bulunsa da, tarihe geçmiş belgeler ve tutanaklar onu yalanlamaktadır…

***

CRANS MONTANA GERÇEKLERİ: Fanatizmin hedefinde olan, kitapları yasaklanmaya ve toplatılmaya çalışılan, ENOSİS’çiler tarafından “aforoz” edilen Rum araştırmacı yazar Makarios Druşotis’e bakalım… O bile “Crans Montana” başlıklı çok okunan kitabında gerçek durumları net biçimde belgeleriyle birlikte açıklarken, Anastasiadis kimleri kandırmaya çalışır şimdi?.. Hem de Kıbrıs için yeniden görüşme masası oluşturulmaya çalışılan bu kritik ortamda?..

Ey okur, Anastasiadis’in yalan dolan açıklamalarına ve kurgulanmış amaçlı anılarına boş ver… Druşotis’in “Crans Montana” başlıklı anılarını oku sen asıl… Gerçekler oradadır…

Sanki Mustafa Akıncı Ankara’yı çok dinleyen, Ankara’nın direktifleriyle hareket eden, Ankara ile tümden uyumlu bir Kıbrıs Türk siyasal figürü imiş gibi onun bilinen imajına da saldırıyor Anastasiadis… Akıncı ile baş başa bırakılsalar sorunu çözeceklermiş de, çözüme Ankara engel olmuş!..

Aldı mı yanıtını Akıncı’dan?..

***

İTİRAF: Şimdilerde, yeni müzakere çareleri araştırılırken, anlamlı biçimde devreye giren ve Crans Montana’nın yıkıcısı olarak Ankara’yı gösteren Anastasiadis, çelişkileri içinde… Bu durum şundan da belli ki, bir dediği öteki dediğini tutmuyor… Oluşacak federal kabinede var olacak olan Türk bakanların alınacak kararlarla ilgili vetosuna izin veremeyeceği vurgusu, Crans Montana’nın yıkıcısının Ankara olduğunu iddia eden Anastasiadis’in güncel ve içten itirafıdır… İddialarını kendi itirafı ile çürütür duruma geldi…

11 üyeli federal kabinede alınacak her kararda kabinedeki dört Türk bakandan en az birinin olumlu oyu olması gerektiği yönündeki Türk istencini asla kabul edemeyeceklerini söyledi Anastasiadis… İşte günümüzde de tekrarlanan Crans Montana gerçeği…

***

TARİHE BAKIŞ: Buyurun ünlü kanlı Noel darbesinin öncesini anımsayalım şimdi… Başpiskopos Makarios kafadarı diğer EOKA’cı ve ENOSİS’çi Rum siyasetçilerle birlikte 13 maddelik  anayasa değişikliği önerisini neden dayatmıştı Türk tarafına?.. İşte devlette yüzde 30 oranında temsil edilmesi gereken, ama bu hakkını asla alamayan Türk halkının iradesini ve egemenlik haklarını tümden ortadan kaldırabilmek için…

Değil sadece kabinedeki üç Türk bakanın, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Dr. Fazıl Küçük’ün bile veto hakkı ile yetkilerinin elinden alınmasını da kapsayan bir anayasa tadil hamlesiydi söz konusu olan…

Devletin kurucu ortağı Türklerin buna rıza göstermeyeceğini anladıkları anda da silaha başvurup yönetimi tümden çaldılar ve kendi üzerlerine zimmetlediler…

***

ZERRE ESNEME YOK: Şimdi görülüyor ki, aradan geçen 61 yıla karşın Rumlar hakimiyetçi ruh hallerini ve ezici egemenliklerini Türklere dayatma inadından tek santim gerilememişlerdir…

Türkleri kendilerine asla eşit görmüyorlar… Rum liderler bunu halklarına hiçbir zaman kabul ettiremeyeceklerini de itiraf ediyorlar…

Bu bağnazlık karşısında  “İki eşit egemen devlet” tezi nasıl gelmesindi ki gündeme?..

 

PAZARTESİ NOTLARI
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.