SİSTEMSİZLİK SİSTEME DÖNÜŞÜRSE: Türkiye bir yenidoğan skandalı ile çalkalanırken KKTC’nin devlet hastanesinde de geçen hafta benzeri bir skandalın patlak vermesi, nasıl bir paralellikti öyle?.. Dehşet bir durum!..
Türkiye’deki skandal bilinçli ve organize bir suç, KKTC’deki ise sistemsizlikten kaynaklanan feci mi feci bir kaza!…
Skandal “kaza” sonucu oluğunca da savunma hattının hemen oluşturulmaya başlandığını gördük… Skandalı tümden sistemsizliğe bağlayanlar arasında, yargıya havale edilmek üzere suçlananları, “masumiyet karinesi” kavramını da kullanarak, hani neredeyse “masum” ilan etmeye yönelenlere tanıklık ettik…
Bu skandalda herkes masumsa masum olmayanlar kim peki?.. Ölen bebek ve hastalanan diğerleri mi?.. Bu bebekler suç ve ölüm unsuru etil alkolü oradan kapıp kafalarına kendileri mi dikti?!..
Evet, sistemsizlik, ama bu sistemsizlikte payı olan herkes sorumlu… Ne ki, bu sorumluluk çok derinlere gider… Bir zamanların sağlık bakanı Dr. Mustafa Arabacıoğlu, herkesin can attığı bakanlık koltuğunu bırakıp giderken gerekçe olarak ne demişti, bir anımsayalım: “Sistemsizlik sisteme dönüştürüldü!” demişti…
Arabacıoğlu’ndan çok daha önce, ta Kıbrıs Türk Federe Devleti’nde sağlık bakanlığı koltuğunu bırakıp giderken Oktay Feridun merhum da benzeri şekilde yakınmamış mıydı?..
O günlerden bu yana sağlığı gittikçe bozulan sağlığımızın sistemsizliğine gereken ciddiyetle el atılmamışsa, tüm hükümetler ve tüm gelip geçen sağlık bakanları sorumludur bundan… Acı olan sistemsizliğin de, sistemsizliğin çarelerinin de bilinmesine karşın, etkin önlemlerin alınmamış olması… Sistemsizliğin kanıksanan bir olgu olarak yıllardır inatla sürdürülmesi…
Bu sistemsizlik içinde medikal kazaların sanılandan ve bilinenlerden çok daha fazla olduğu, buzdağının aniden su yüzüne fırlayan uçlarla arada bir kendini duyumsattığı, yine sağlıkçılarımız tarafından kulaklarımıza fısıldanandır…
Fısıldananlar dışında, işte aniden “skandal” olarak patlayanlar ve zaman içinde unutulacak olanlar da var böyle… Örneğin yanlış kan verilerek ölüme gönderilen kimi vakanın geçmişte yarattığı yankılar günümüze dek ulaşabildi mi?.. Ne gezer!.. Sistemsizliğin fıtratında, kırılan kolların yen içinde kalması da mı var?.
***
TRAFİK DEĞİL, CANGIL: Trafik polisi sık sık denetime çıkar, adım başına yüzlerce yasadışılık rapor eder. KKTC trafiği, orman yasalarının yollardaki pervasızlığında, nasıl bir cangıla dönüştü böyle!.. Trafiğe çıkmaktan gerçekten korkuyoruz artık… Dualarımızı okuyarak direksiyona oturmadan önce, sevdiklerimizle helalleşir olduk!… Sanki trafiğe değil, savaş alanına giriyoruz!… En kritik trafik durumlarında bile elindeki cep telefonunu bırakmayan o kamikazelerin alışılagelen ve hatta kanıksanan sorumsuz ve hatta çılgın manzarası, kanımızı donduruyor…
***
BUYURUN SİZE İRADE VE DEMOKRASİ: Ülkemizin en önemli ve duyarlı yasal kurumlarından biri olan, ülkenin olmazsa olmazlarından 1400 üyeli Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği olağan genel kuruluna 400 hekim katıldı ve Tabipler Birliği’nin yeni başkanı sadece 190 oyla seçildi… Hayırlara vesile oksun…
Da, Cumhuriyet Meclisi’ndeki başkanlık seçimine odaklananlar seçim ve temsiliyet konusunda o kadar duyarlıdırlar madem ki, KTTB’nin nisapsız genel kurulundaki seçimi neden görmezden gelirler?.. Hatırlatmalıyım ki, sendika genel kurullarındaki seçimler de benzeri bir katılımsızlıkla yapılmaktadır hep…
Buyurun size seçmen iradesi, buyurun size demokrasi!.. Bunca bıkkınlıktan, siyasete olan güvensizliğin tavan yapmasından sonra KKTC’deki olası bir seçimin katılımcı oranı ne olur acaba?..
***
KIBRISLI RUMLAR HAK VE ÖZGÜRLÜK ARAYIŞINDA: Güney Kıbrıs’ta gerçekleştirilen bir araştırmaya göre, Kıbrıslı Rum’ların yüzde 50’si, AB çatısı altında olmalarına rağmen, temel hak ve özgürlüklerinin korunduğunu düşünmüyor… Hak ve özgürlükler adına bir federasyon modelinde birleşme tasarısında olanlarımızın düşlerini kırar mı bu araştırma sonucu?… Kırsın ya da kırmasın, komşunun kendi temel hak ve özgürlüklerini bile güvence altında göremediğinin altını çizen bir kamuoyu yoklaması gerçeği ile karşı karşıyayız…
***
FEDERASYON GÜNEY’DE İSTENMİYOR: Anket sonuçları irdelemesine devam… Yine güncel anketlerin sonucudur ki, Rum halkının büyük bölümü federasyona ulaşılabileceğine inanmıyor ve federasyonu istemiyor… Anketin vurguladığına göre, Rum halkında federasyonun yeniden savaşı getireceği kaygısı da var… Federasyona dair kaygılarda, Türk halkının büyük çoğunluğu da komşuları gibi düşünmekte… Yan yana, komşu iki ayrı devlette barış ve huzur içinde yaşanabileceği inancı kökleşip derinleşiyor… İçerideki işbirlikçilerle birlikte nedir bu inadına dış zorlama öyleyse?
Yorumlar kapalı.