Ahmet Tolgay

Pazartesi notları





   ANKARA’DA BEKLENEN MAHMUT ABBAS: Eğer son anda yine bir kaçamak senaryosu olmazsa, Ankara’nın, bu hafta,  14 – 15 Ağustos’ta beklediği bir abbas yolcu var: Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas…
Uzun süredir Türkiye Cumhuriyeti’nin TBMM’de konuşması adına yaptığı daveti çeşitli gerekçelerle savsaklayan Mahmut Abbas, Türkiye kamuoyundan yükselen tepki üzerine, bu ziyaret tarihini ancak Hamas Lideri İsmail Haniye’nin Tahran’da suikaste kurban gittiği gün netleştirebildi…
Anımsayalım şimdi: Soykırımcı Benjamin Netanyahu Amerikan Temsilciler Meclisi’nde “kahraman” muamelesi görüp ayakta alkışlanırken, o yankılar arasında Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’ın da neden TBMM’ye davet edilmediği sorusu geldi gündeme Türkiye’de… TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da bu bağlamdaki sorulara verdiği sert ve net yanıtta, Abbas’ın davet edildiğini, ama davete yanıt bile vermediğini, o nedenle Türkiye’den özür dilemesi gerektiğini açıklamıştı…
Bu aşamada anımsamamız gereken daha başka durumlar da var hiç kuşkusuz… Kıbrıs meselesi bağlamında:  Filistin davasını en fazla ve en somut biçimde destekleyen Türkiye’ye karşı bu tür davet savsaklama gibi tavırlar içinde olan bu Mahmud Abbas, soykırımcı İsrail’in müttefiki Güney Kıbrıs’a ise davet bile beklemeden her fırsatta koşmakta ve Rum liderlerle kucaklaşıp, koklaşıp onların siyasetlerine destek vermektedir… Başını çevirip KKTC’ye bakmıyor bile… Rum – Yunan dostlarını gücendirmekten korktuğu için mi bu soğuk tavırları?.. Yoksa asıl beklediği, İsrail’in kendilerine yaptığı gibi, Türklerin kovulduğu ve Rumlaştırılan o Rum Temsilciler Meclisi’ne davet edilmek mi?..
Neden olmasın?.. Bir seferinde Kıbrıs Rum kamuoyuna “İkimiz de yabancıların işgaline uğradık, aynı kaderi paylaşıyoruz” diye seslenen adamdır o, bunu da hiç unutamayız Kıbrıs Türkü olarak…
Bana sorarsanız, mağdur ve mazlum Filistin halkının başına gelen en büyük talihsizlik olan bu adam da iz bırakmayan bir abbas yolcu gibi tarih sahnesinden çekilip gitmeli ve gerçek Filistin liderlerinin yolunu açmalıdır…
Evet, Filistinliler olarak gerçekten göz yaşartan ve vicdanları isyan ettiren bir trajedinin korkunç sarmalındadırlar… Ama,  Filistinlilerin trajedisi zaten, İngiliz casusu Lawrence’in peşine takılıp Türk askerlerini çöllerde sırtlarından vurdukları anda başlamıştı… Tarih bunu böyle yazar… Ve Filistinliler o günlerden bu yana halâ sağduyu yoksunu liderlerin basiretsizliğine mahkûm…
Festival alanını basıp İsrail’e aylardır süren bu trajik mi trajik soykırımı başlatma fırsatını tanımak nasıl bir akıl tutulmasıydı öyle?.. Bunu fırsat bilen Netanyahu Rejimi iki yıla yakındır amansız bombardımanlarla Gazze’de taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakmıyor…
Büyük olasılıkla Filistinlilerin aralarında yaşattıkları Mossad ajanlarının marifetiydi bir kırılma noktasına dönüştürülen bu festivali basma olayı da… İnandığım acı gerçek budur..
İsrail, kendisine yaratılan fırsatla nasıl da kükreyerek en ölümcül biçimde devreye girdi!. Ve halâ tüm acımasızlığıyla nasıl da cehennemi biçimde devrede… Ve savaşın alevleri nasıl da Gazze’nin dışına taşırılmakta…
*
   SORMADAN EDEMİYORUZ: O kalitesiz mi kalitesiz domatesin fiyatı 100 TL’ye fırlayınca adeta genel bir isyan oluştu ülkemizde… Haklı tüketici tepkileri ortalıkta en yüksek perdeden yankılandı… Tepkiler yayın organlarına kapak oldu…
Üreticilerimiz için kamuoyuna açıklama yapmak vacip olunca dinlediğimiz gerekçenin özü şu: “İklimin getirdiği aşırı sıcak nedeniyle ürün hem tarlada zarara uğruyor, hem de elimizdeki yetersiz ürünle talebe yetişemiyor…”
Üretici savunmasına elbette ki saygı duyulur… Çilekeş üreticimizin başımızın üstünde yeri var her dem… Allah eksikliklerini hiç duyumsatmasın…
Ama ey dostlar, bu adanın Kuzey insanı, bu ülkenin o mağdur ve mazlum tüketicisi, sormadan da edemez yani: Kardeşim ikiye ayrılmış bu adanın sınır ötesinde, yani Güney’de Kuzey’dekinden daha farklı bir iklim mi vardır ki, oranın üreticileri hem aşırı sıcaktan kalitesi bozulmayan ürün yetiştirebiliyorlar ve hem de Kuzey’dekinden daha kalabalık bir nüfusa ve bu nüfusu aşan turiste makul fiyatta ürün sunabiliyorlar?..
Bu ülkenin üretim ve tarım politikasının mutlaka masaya yatırılması gerekir… Çünkü Kuzey’in Güney karşısında mahcup ve mağdur olması hem toplumsal gururumuzu ve hem de ekonomimizi derinden vurmaktadır artık… Asıl milli ve toplumsal olması gereken güncel meselelerimizden biri de budur…
*
   BESLEMELER: Oyun oynayan kız çocuklarını alenen taciz ettiği gerekçesiyle tutuklanan o Bengladeşli tipsiz ve ahlâksız da cezaevine gönderildi!… Bu sadece güncel bir örnek… Her gün buna benzer yığınla haber var… Ve bu tür haberlerle her karşılaştığımda “bir pahalı beslememiz daha oldu” diye düşünürüm… Bu konudaki pek çok düşünürümüz gibi…
İki dönüm bostan, cezaevinde yan gelip yat ve ense yap Osman misali!.. (Tüm namuslu ve saygın Osman’lardan özür dilerim bu yerleşik teşbihten dolayı)…
Farkındayız ki, kaçaklar cennetine dönüşen ülkemizde, bu yersiz – yurtsuz tipsizlerin çoğu sırf cezaevine girmek için suç işler… Biz de boyuna bu tipsizlerin tuzağına düşüp bütçeye yeni yükler ekleriz Allah’ın her günü, onları devlet gözetimi altına almakla… İflah olmaz ahlâksızları geri ülkelerine postalamak için acil bir formül bulunmalı!.

Pazartesi notları
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.