Ahmet Tolgay

Pazar’lık






   RUM HALKININ DUYGULARI VE HRİSTODULİDİS: Rum Lider Nikos Hristodulidis, salı günü yapılacak başkanlık seçiminden önce görevdeki başkan, Demokrat Partili Joe Biden tarafından Beyaz Saray’a davet edilince, bu daveti büyük bir memnuniyetle “Kıbrıs’ın uluslararası konumu güçleniyor.” şeklinde değerlendirdi… Hristodulidis, Kıbrıs’ın uluslararası konumunun güçlenmesinin Kıbrıs sorunundaki hedeflerine katkı sağlayacağı görüşünde!..
ABD, Güney Kıbrıs’ı barut fıçısına dönüştüren ve olası bir savaşta açık ve mutlak hedef haline getiren emperyal ülkelerden biri… Güney Kıbrıs Rum halkı yapılan anketlerde savaştan yana duyulan korkuyu açıkça belirtir ve ciddi güvensizlik duygusunu seslendirirken, Hristodulidis’in memnuniyet modunda hedeflerine katkı sağlandığını söylemesi, halkından ne kadar kopuk olduğunun göstergesi… Zaten Rum halkı güvensizlik kaynaklarından birinin de iktidardaki Hristodulidis olduğunu gittikçe daha yüksek perdeden seslendirir oldu… Hristodulidis, sürdürülebilir bir barış ve uzlaşmadan yana olmayan, devamlı ateşle oynayan bir negatif figür…
***
   DOĞAN DELMAN’IN MEKTUBU: (Londra) “Ahmet Tolgay Bey, bildiğimiz gibi, Avrupa Birliği  (AB) İslamofobinin at koşturduğu, ırkçılığın normal olarak algılandığı bir elitler diktatoryasına dönüşmüştür. Yetmişli yıllarda merkez ve muhafazakâr politikalar çerçevesinde yönetilen AB, bu günlerde solcu ve sosyalist elitlerin kontrolüne geçmiştir. AB’nin diğer ülkelere demokrasi dersi verme gayretleri, onların demokrasiden ne kadar uzak olduklarını  gözden kaçırmıyor. Elit komisyon üyeleri milyonerlerin yaşadığı hayatı yaşıyor ve yönetim tamamıyla seçilmemiş elitlerin elindedir… AB Parlamentosu havanda su döver!..
AB Güney Kıbrıs’ı bilinçli olarak üye yapmıştır. Çünkü bir taşla iki kuş vuracağını  hesaplamıştır. Birincisi, Yunanistan’ın Doğu Avrupa ülkelerinin üyeliğini veto etmesini önlemek, ikincisi de Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın üyeliğinin Türkiye’nin üyeliğine sonsuza dek set çekmesini sağlamak. Hiçbir fasıl açılmıyor ve açılmayacaktır… Çünkü Türkiye’nin Güney Kıbrıs’ı resmen tanıması gerekecektir… Ki hiçbir Türkiye partisi ve hükümeti bunu yapmaz, yapamaz…
Günün sonunda Rum ve Yunanistan’ın duruşları bir anlaşmayı imkânsız kıldığına göre, ya KKTC tanınmamış olarak yoluna devam edecek, ya da Doğu Akdeniz’de bölgesel bir savaş ve belirsizlikler yaşanırsa, KKTC halkının dış işlerinde Türkiye’nin himayesi altına girmesi ve iç işlerinde serbest olması konusunda referandum yapılır ve bu konuya bir nokta konulur.
Ankara’daki son terörist saldırısını haber yapan birçok İngiltere ve Avrupa ülkeleri medyası, olaya terör açısından bakmamış ve saldırıyı Kürt savaşçıların yaptığını yazmışlardır. Filistinliler terörist, fakat Kürtler terörist değil!..
Suriye’de terörist bir devlet kurulmaya çalışıldığını  Avrupa basını  çok iyi bilmektedir ve bu basın görevinin ne olduğunu da çok iyi bilmektedir!.. KKTC’deki sözde ilericiler ve onların yayın organları acaba KKTC ve Türkiye çıkarları konusunda Avrupa basını gibi davranır mı dersiniz?!..”
***
   “ZAFERİN RENGİ” VE DİRENİŞ: Cumhuriyet Bayramı görsel etkinlikleri bağlamında bir televizyon kanalında sunulan Abdullah Oğuz imzalı “Zaferin Rengi” filmini içime sindirerek bir kez daha izledim…
2023 yapımı, gerçekçi konusu dolayısıyla yarı dokümanter bu film, 1919 yılında İstanbul’u işgal eden düşman kuvvetlerine karşı örgütlenen İstanbul insanlarının Anadolu’da başlatılan direnişe koydukları cesur katkıları, futbol sporu ekseninde irdeliyor… Cumhuriyet tarihinin en önemli spor başarılarından olan “General Harrington Kupası” efsanesi başarılı bir sinemasal yapımla ekranlara taşındı…
Öykü, 1918-1923 yılları arasında yaşanmış gerçek olaylardan kaynaklanıyor… Mustafa Kemal önderliğinde Anadolu’da başlatılan milli mücadele, işgal altında bulunan İstanbul’da da yankılanır ve tetiklenir… Bu süreçte, Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray gibi milli futbol takımlarının kazandığı futbol zaferleriyle moral bulan İstanbul Türk halkı, bağımsızlık için ciddi bir direniş başlatır. Futbol zaferleri, çok iyi donatılmış işgal kuvvetlerinin takımlarına karşı kazanılmaktadır…
Bu filmin üzerimde yarattığı iki boyutlu etkilenişim ise şunlar: Kıbrıs Türk halkının varoluş direnişinde bilhassa Çetinkaya Türk Spor Kulübü’nün önemli tarihsel motivasyonları vardır… “Zaferin Rengi” örneği bir görsel yapımla, futbol bağlamında yakın tarihimize eğilmeyi acaba ne zaman gündeme alacağız?.. Türk futbol tarihinde “General Harrington Kupası” efsanesi varsa, Kıbrıs Türk Futbol tarihinde de, Rum futbol takımlarının Çetinkaya tarafından yenilmesi, “Pakkos Şildi” efsanesi ve bunu izleyen çetin olaylar vardır…
Etkilenişimin ikinci boyutu da yine bir soru içeriyor: Türk Kurtuluş Savaşı’nda tarih yazan Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray gibi spor kulüpleri eğer bugünkü kozmopolit yapıları içinde olsalardı, Türk Kurtuluş savaşına o müthiş moral katkıyı yapabilecekler miydi acaba?..

Pazar’lık
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.