Ahmet Tolgay

Pazar’lık…






2025 CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ: UBP kurultayı da bitsin, ülkedeki odaklanmalar, geriye doğru sayma işlemi hafiften zaten başlayan Cumhurbaşkanlığı seçimine kilitlenecek… Cumhurbaşkanlığı seçimi “federalizm” ile “iki eşit egemen devlet” tezleri arasında bir referandum niteliğinde olacak…
Bu arada açıkça gözlemlenen o ki, federalistler bilhassa medyada yüksek maliyetli ciddi bir örgütlenme ve toparlanma süreci başlattılar… Federalizm karşıtları cephesinde ise şimdilik dikkati çeken bir medya toparlanması ve önderlik sinyali yok… Efor, adeta bireysel düşünce üretimleri şeklinde görülüyor…
Şunu vurgularsam hiç de medyumluk olmaz ki, psikolojik savaş performanslarının özellikle görsel medyada boyut kazanmasının da eli kulağındadır… Bazı sürprizleri de beraberinde getirmekte olan günlük gelişmeleri okuyabilenler, 2025 referandum nitelikli cumhurbaşkanlığı seçiminin oldukça çetin geçeceği gözleminde birleşiyorlar…
*
TÜRKİYE İKİ DEVLETLİLİĞİ DESTEKLİYOR:  Türkiye Cumhuriyeti’nin duruşuna baktığımızda ise, iki devletli çözüm kararlılığında en ufak bir esneme yok.. Başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, devletin önemli yetkilileri, iki devletli çözüm kararlılığını vurgularken, bu karalılığa varılmış olmasının nedenlerini de çok anlaşılır biçimde açıklıyorlar… Anlayışı kıt olmayanlar, durumu anlasınlar artık…
Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın “Kıbrıs’ta iki devletli çözümü savunuyoruz.” diyerek, bu teze desteklerini yeniden duyurması, TC Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Brüksel’deki net açıklamalarını izliyordu…
Brüksel’de düzenlenen Avrupa Birliği  Dışişleri Bakanları Gayrı Resmi Toplantısı’nın özel davetlisi olan Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın orada yaptığı konuşma tarihe not düşürecek önemli ifadeleri içeriyordu… Hakan Fidan, AB üyeliği Türkiye için stratejik bir hedef olmasına karşın, Kıbrıs sorunuyla Türkiye – AB ilişkileri arasında bir bağ kurulmasının sağlıklı bir yöntem olmadığını ve böylesi bir yöntemin herhangi bir sonuç vermeyeceğinin altını bir kez daha çizdi… Ne zaman anlayacaklar artık bu gerçeği?..
Fidan ayrıca, Kıbrıslı Türklere uygulanan çağdışı izolasyonu özellikle seslendirerek, adada eşit egemen toplumlar olduğuna dikkati çekti…
Fidan’ın konuşmasının satır aralarında “iki egemen eşit varlık” tümcesi sıkça geçerken, doğru olan gereksinime de işaret ediyordu… Nedir bu gereksinim?.. “İki egemen eşit varlığın, barış için Kıbrıs’ta iş birliği yapması…”
Rum tarafının bunun tam  tersini yaptığını yansıtan yeni izolasyoncu hamleleri birbirine eklenirken, Fidan aklın yolunun nasıl olması gerektiğine işaret ediyor…
*
LEFKOŞA; İÇİNE GİRME: Evet, aynen böyle… “Girne, içine girme” sözünü Lefkoşa durumlarına yansıtabiliriz… Alternatifi olmayan ana arterlerdeki alt yapı çalışmaları nedeniyle trafik akışı toz duman içinde allak bullak olunca Lefkoşa günlerdir tam bir kaosa dönüştü… Kaçış yolları bulmak gibi, otopark yeri bulmak da olanaksızlaştı…  Lefkoşa trafiğine çıkanlar kendilerini o zoraki akış içinde nelerin beklediğini kestiremiyorlar… Geçmiş olsun Lefkoşa… Birilerinin halktan özür dileme borcu var…
*
OKUR GÖRÜŞÜ: Lefkoşa’nın halleri konusundaki geniş açılı okur görüşleri Dr. Mebrure Tahir Altuğ’dan: “Lefkoşa doldu ve taştı… Artık yeni yerleşim yerleri açılmalı. Ama ona da pek gerek yok aslında… Dışarıdan başka nüfus almamalı, yetti artık. Gelenler kendileri için geliyor, aidiyet duyguları yok… Üstüne üstlük, bir de hastane, okul, su, elektrik gibi, ülkemizin yerli halkına bile yetmeyen imkânları sömürüyorlar. Kazandıkları paraları da memleketlerine gönderiyorlar. Ne anladık biz bu işten?..”

Pazar’lık…
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.