“FAMAGUSTA”YA GERÇEKÇİ YANIT: Rum kara propagandası FAMAGUSTA’nın gündemde olmasından dolayı herhalde… Çeşitli kanaldan bana ulaşan okurlarım, ESKİ BİR FİLM VE GEÇMİŞTEN BUGÜNE ERSİN TATAR başlığı altında geçen Çarşamba günü KIBRIS gazetesinde yayımlanan köşe yazımda sözü edilen GEÇMİŞİN İZLERİ filmini mutlaka izlemek istediklerini seslendiriyor ve arşivlerdeki filmin hangi platformda izlenebileceğini soruyorlar… O yazımın paylaşımının da sosyal medyada rekor düzeyde yapıldığını teşekkürlerimle belirtmek isterim…
Gerçekten de FAMAGUSTA daha gösterime girmeden, Türk kadınların 1974 Temmuz ve Ağustos ayları ortamında Rum çapulcular tarafından tecavüzlere de maruz kaldıklarını Serap Aksoy’un usta işi yorumunda ve çağdışı spor ambargosunu genç bir futbolcunun dramında vurgulayan bu gerçekçi yarı belgesel filmin hemen gündeme getirilmesi gerekir… İşte FAMAGUSTA’ya görsel sanat yoluyla verilebilecek sarsıcı ve gerçekçi, yarı belgesel bir görsel yanıt…
Türk görsel yayın platformları, bilhassa BRTK ve uydu aracılığıyla dünyaya açılan yerel TV kanallarımız ne için vardırlar?..
Türklük düşmanı lobilerin sultasındaki ve bir Yunan CEO’nun yönetimindeki uluslararası bir NETFLIX’imiz olmasa da, uydular aracılığıyla küresel yayın yapabilen ulusal kanallarımız var çok şükür… GEÇMİŞİN İZLERİ bu platformlarımızda döne döne yayınlanmalı… İngilizce alt yazılarla… Bu kadarını olsun becerelim artık diyorum…
***
HÜSEYİN KÖROĞLU’NUN MEKTUBU: “Ahmet Tolgay ağabeyciğim merhaba… Tarihe not düşmek için yazıyorum, içinde gururla var olduğum “Geçmişin İzleri” filminin yeniden ortaya çıkması için çok emek verdim. Size hangi yolla film ulaştı bilmiyorum, ama dijitale aktarıp, https://youtu.be/fyyLWLoLfHw?feature=shared kanalıma bizzat ben yükledim. Filmi bulup ortaya çıkarmasaydım, birçok insan varlığından bile haberdar değildi
“Bir Zamanlar Kıbrıs” dizisinde neden oynamadığımı Orhan İsmailoğlu kardeşimle dizi yayınlanmadan aylar önce yaptığım röportajda https://kibrisgazetesi.com/hseyin-krolu-kurduum…/ detaylı bir şekilde anlatmıştım. Doğduğum topraklar için nasıl filmler yapılması gerektiğini anlatmak için filmi tüm yurtseverlerin izlemesini çok istedim ve başardım. Ne mutlu bana…
Filme tabii ki Sayın Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın katkısı büyük. Ama o sıralar filmin hayat bulması için ben dahil birçok insan çok büyük emek harcadı. Hepsine huzurlarınızda tekrar içtenlikle çok teşekkür ederim.
Yazınızı okudum. Film bizi bize ve dünyaya özellikle bir İngiliz gazetecinin gözünden anlattığı için çok kıymetlidir ve artık hepimizindir bilmenizi isterim.
Kendi sanatçılarımızın (Ben örneğini çok yaşadım, yaşamaya da devam ediyorum) ülkemizin geçmişine, geleceğine ayna tutacak kendi tiyatro, film vb. çalışmalarını yapmalarının önünü tıkarsak, daha çok “Bir Zamanlar Kıbrıs” dizisi gibi diziler, ona karşı da “Famagusta” dizileri yapılır… Dost acı söyler…
Ne yazık ki bugün “Geçmişin İzleri” filmini çektiğimiz zamanlardan çok daha gerideyiz… Selamlar, sevgiler…”
***
MARAŞ MASUM DEĞİLDİR: “Famagusta” çalkantısı sürüp giderken, tarihi gerçeklere de bir bakalım…
1974’ün Temmuz ve Ağustos aylarında surlar içindeki Mağusa halkının üzerine günlerce ölüm ve ateş yağdıran Maraş asla masum değildir… Yüksek binalardaki makineli tüfek yuvalarından ve Maraş meydanlarındaki havan topu timlerinden yağdırılan orantısız ateşle Mağusa surlar içine günlerce kan kusturulmuştu… Surlar dışındaki Türk halkı, şimdi direnişin sembolü bir müzeye dönüştürülmekte olan o gizli dehlizden içeriye alınmasaydı Mağusa surlar dışında da toplu mezarlar oluşacaktı… Maraş’tan yağan fasılasız ateş altında kuşatmadaki insanlarımız açlık, susuzluk ve ilaçsızlıkla da boğuşturulmuştu…
Türk askeri oralara ulaşınca Maraş’ın hızla ve panik içinde boşaltılmış olması, Vakıf malları üzerine inanılmaz emperyal entrikalarla kurulan bu günahkâr kentin masum olmadığının en açık göstergesidir…
Rum halkı çekip kaçınca Maraş sahipsiz mi bırakılacaktı?.. Askeri planda Maraş’ı almak yokken, saldırgan ve suçlu Maraşlılar tabana kuvvet kaçınca, orası da Türk denetimine kendiliğinden girmiş oldu… Mesele aha budur aynen…
Ahmet Tolgay
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı
Yorumlar kapalı.