Ahmet Tolgay

KKTC, trafik facialarının rekortmeni






Nasıl bir topluma dönüştük, ya da dönüştürüldük böyle?… Yollarımızı cana ve kana doymaz duruma getirdik… Trafik canavarını başımızın üstünde vazgeçilmez konuğumuz ettik… Canavarın amansız kanlı tırpanı çalıştıkça, trafik faciaları yüzünden boyuna şoke olmaktan yorgun düştük…
Bu feci ve şok edici manzaraların ülke genelindeki yaratıcısı hepimiziz… Samimiyetle itiraf etmeliyiz ki sen, ben, o, öteki…  O sözünü ettiğimiz trafik canavarı aslında kimimizin içinde, çoğumuz da trafik canavarına karşı yeterli duyarlılık ve dikkatte değil…
Facialara karşı daha örgütlü bir savaşım vermemiz gerekirken, çaresizliğin getirdiği bir tepkiyle, Trafik Kazalarını Önleme Derneği’nin yetersiz ve çaresiz kaldığını, hatta bu derneğin kapatılması gerektiğini seslendirmeye başlayanlar bile var sosyal medyada…
Oysa bu derneğin yaptırımcı ve yasa yapıcı bir gücü yok ki… Tümü de akılcı ve gerçekçi olan, yaşanmış facialardan kaynaklanan öneri ve tavsiyelerinin toplumca ve devletçe dikkate alınması gerekir…
*
Son günlerde yoğunlaşan ölümlü trafik kazalarıyla ilgili bir demeç daha veren bu derneğin kıdemli, donanımlı ve tecrübeli Başkanı Dr. Mehmet Avcı, bir kez daha yasa yapıcılarımızı eleştirdi… Çok haklı olarak… Tüm bu ölümlere yasa yapıcıların da ortak olduğunu savunan Dr. Avcı, sürat, alkol ve ehliyetsiz sürüşün kayda değer bir cezası olmadığını, polisin de suç aleti olan arabalara el koyamadığını belirtti… Bu durumlarımızı “uygar dünyanın dışında olmak” şeklinde yorumlayan Dr. Mehmet Avcı, “Bu gibi durumlarda Avrupa’da yasa yapıcıların kariyerini bitirirler” dedi.
*
Tam bir dehşet!… Yılın ilk 17 gününde ülke genelindeki trafik kazalarında, 4’ü araç sürücüsü ve 3’ü de yolcu olmak üzere toplam 7 kişinin ölmesi, hatta ölenlerden birinin çocuk olması, trafik bağlamında 2025’e oldukça trajik bir giriş yaptığımızın göstergesidir… Hepimiz biliyoruz ki, lazaların başlıca nedeni dikkatsizlik, kurallara itaatsizlik ve aşırı hızdır… Bir an önce kazaları caydırıcı cezaları yasallaştırması gereken Meclis’in ve Hükümet’in, yol güvenliklerindeki ihmalleri sürücülerin kural tanımaz duyarsızlık ve ehliyetsizlikleriyle de birleşince, trafik facialarını rekor düzeyine taşıyan bir ülkeye dönüştük…
Yakışır mı bize bu?..
*
Yollarının kapasitesi belli olan ülkemizde her ay 2500 dolayında yeni araç trafiğe çıkıyorsa, trafik dehşetimizin daha da büyüyeceği kesindir… Trafiğimizdeki yükü ve karmaşayı hafifletebilme adına çağdaş bir toplu taşımacılığın bir an önce organize edilmesi gerekir… Hiç zaman yitirilmeden…
Nüfusundan daha fazla özel aracı olan, ya da her mahallesinde birkaç otomobil galerisi olan bir başka ülke var mı Allah aşkına?.. Bu galeriler cezbedici satış koşulları ile tıknefes olmuş trafiğe boyuna yeni araçlar pompalıyor…  Araçların çoğu da tabii ki Avrupa’nın kullanılmış ve yıpratılmış arabaları… Belki de bize gelinceye dek birkaç el değiştirmiş araçlar!… Araba sevdamız sömürülüyor, hatta ölümcül biçimde…
Çağdaş ülkeler toplu taşımacılığı işte bizim bu durumlarımıza sürüklenmemek adına organize etmişlerdir… Toplu taşımacılık organizasyonu, trafik trajedimizi durdurabilmek için gündeme almamız gereken öncelikli seçenektir…
Otomobil sanayiinin önde gelen ülkelerinde bile bu kadar çok özel araç yoktur… Her hane başına ortalama iki özel araç düşen böylesi ülke var mı KKTC’den başka?.. Bu konuda KKTC, nev-i şahsına münhasırlığının altını çizmektedir…
*
Ülke nüfusumuz tam olarak bilinmez, ama trafikteki araç sayımız bilinir oldu… Polisin yaptığı denetimlerde trafikte çok sayıda ehliyetsizin, seyrüsefer ruhsatsızın ve sigortasızın dolaştığı belirleniyor… Emin olmalıyız ki, harçların artırılmış olması bu yasadışı anarşiyi daha da büyültecektir… Tamirat ve servis faturalarının yüksekliği yüzünden trafikteki araçların çoğu da bakımsız aynı zamanda… Trafikteyken, hatta park etmişken alev alıp cayır cayır yanan araçlar görmezden gelinemez… Bakımsızlığın işareti değil de nedir bu yaygın araç yangınları peki?..
Aşikâr biçimde yayılmakta olan bu çarpık düzene artık dokunmanın zamanı gelmiştir… Geç kalmak, daha çok facia, daha çok ölüm, daha çok sakatlanma, daha çok milli servet kaybı ve daha çok acı demektir…
*

   BİR ŞOK DA EĞİTİMCİ HÜSEYİN KIRMIZI’NIN KAYBI: Bu kadarı da fazla artık ey Ölüm Meleği!.. Biraz mola versen olmaz mı bu kapkara ve acımasız mesaine?!… Şok üstüne şok yaşatıyorsun bize… En fazla da en seçkin, en güzel insanlarımızı alıp gidiyorsun bu aralar…

İsyan edilmez mi ecele?… Bu kez de  Hüseyin Kırmızı hocamızı yitirdiğimizin sarsıcı haberi altında yıkıldık… Oysa biz onun kaç gündür süregelen tedavisinden sağlıkla çıkmasını bekliyorduk…

Eğitimci gibi eğitimci, insan gibi insan, adam gibi adam sınıfının önde gelen yurtseverlerimizdendi… Kibarlığın timsaliydi… Daha çocuk yaşlarda Rum tarafının hep istila hedefinde olan Denya’dan ailesi ve köylüleriyle birlikte göç ettirildikten sonra, Lefkoşa Kızılay göçmen evlerinde zor koşullarda barınmaya çalışırken, kendini çok iyi bir eğitimci olmaya adayan ve Kıbrıs’ımızın acı gerçeklerini hem öğrencilerine, hem de çevresine büyük bir sorumluluk duygusuyla anlatan iyilik timsali Hüseyin Kırmızı hocamız, ne yazık ki artık aydınlatma meşalesini kendinden sonra gelen eğitimcilere devrederek varoluş mücadelemizin saflarından özverili bir emektar olarak ayrıldı…

Kıbrıs Türk Emekliler Derneği’nin ada genelinde yaygınlaşarak örgütlenmesinde de önemli katkıları olan Kırmızı Hocamız, bu derneğin merkez yönetim kurulu üyesi ve genel veznedarı idi…

Ruhu şad, mekânı cennet olsun büyük ve idealist yurtsever eğitimcimizin… Başta sevgili eşi Samiye Hocanım, tüm Kırmızı Ailesi bireylerinin, öğrencilerinin ve tüm sevenlerinin başı sağ olsun…

 

KKTC, trafik facialarının rekortmeni
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.