Kariyerinde başbakanlık da bulunan Cumhuriyet Meclisi eski başkanı Dr. Sibel Siber’in, “Aynı Masada Yarım Asır / Tutanaklar ve Tanıklık” adlı Ekim 2019 baskılı kitabını okudunuz mu?.. Kıbrıs sorununa ilişkin görüşmelerin yeniden başlatılması konusunda devinimler hız kazanırken, büyük bir emeğin ürünü olan bu kitabı okumanın ve üzerinde düşünmenin zamanıdır gerçekten… Okuyanlar da yeniden okusunlar diyorum… Toplumlararası görüşmelere dair gizli meclis oturumlarının kilit altındaki arşivlerde saklanan tutanakların en önemli bölümleri yazarının yorumlarıyla birlikte bu kitap üzerinden toplumsal belleğe havale edilmiştir çünkü…
Sadece bunlar değildir belgelenen… Sibel Siber çeşitli ortamlarda yaşadığı kimi önemli olayları da okurlarıyla paylaşıyor… Dahası, çeşitli konuşma, söyleşi ve demeçlerindeki özel vurguları kitabının sayfalarında kalıcılaştırıyor…
Siyasal kariyerinde en yüksek oy oranıyla seçilmiş milletvekilliği, Başbakanlık, Cumhuriyet Meclisi Başkanlığı, halkımızı ve ülkemizi dış platformlarda temsil etme ve Cumhurbaşkanı Vekilliği gibi doruklar bulunan Dr. Sibel Siber 391 sayfalık bu kitabında gizli tutanaklardan, tanıklıklarından ve kendi özel gözlemlerinden yola çıkarak yarım yüzyılın nice bilinmeyenini okurlarıyla paylaşıyor…
Kitap kurdu Bülent Fevzioğlu’nun yayına hazırladığı bu belgeler hazinesi kitabı okumaya başladığım andan itibaren “vay be” dedim birçok sayfasında… Bu belgesel kitapta okuduklarım ve öğrendiklerim daha sonra Kıbrıs görüşmeleri konusunda kaleme aldığım nice yazımın aydınlatıcı ışığı olacaktı…
***
1974’ün öncesinde ve sonrasında yaşanan onca deneyimden sonra yarım asırlık toplumlararası görüşmelere yeniden “perde” deniyordu Mustafa Akıncı – Nikos Anastasiadis buluşmaları nedeniyle… Ki, o tantanalı buluşmalar Crans Montana’nın karlı dağlarında bir diploması faciasıyla sonlanacak, sımsıcak uzlaşma ve barış umutları Crans Montana çığının altında kalacaktı… İşte o kitap öylesi tarihi bir evrede önümüze sürülüyordu…
Çok enteresandır ve çok önemlidir ki, 1960 doğumlu Sibel Siber henüz 8 yaşında ilkokul ikinci sınıf öğrencisiyken Beyrut’da iki halkın liderleri Rauf Denktaş ve Glafkos Klerides arasında başlamıştı toplumlararası görüşmeler… Sibel Hanım, işte o günden bu yana, o kronik görüşmelerin devamı içinde büyüyen Kıbrıs Türk kuşağımızın bir mensubudur… Zaman akıp geçti, Sibel Hanım ve akranları geldiler 64 yaşına… Ve o kronik görüşmeler hâlâ sonuçlandırılamadı…
New York’taki 15 Ekim soğuk buluşmasında sonra yeni bir görüşme süreci için ortak zemin bulunamadığı açıklamalarına tanık olunacaktı… Kitabın sayfalarını karıştırdıkça neden ortak bir zemin bulunamadığının belgesel yanıtlarıyla da yüzleşiyoruz…
Sibel Siber bu kitabı hazırlamaya karar vermeden önce KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın “Boğaziçi Yayınları” arasında çıkmış 7 ciltlik anılarını da satır satır okuduğunu ve notlar aldığını söylemişti bana… Görüşmelerin birçok gizli kalmış yönü Denktaş’ın yorum ve değerlendirmeleriyle o 7 ciltte vardır… Anladığım o ki, görüşmeler zincirinin Denktaş sonrası sürecini anlatmayı da kendine görev bilmiş Sibel
Siber… Ona “gizli kalmış konuları ve hiç bilinmeyenleri kitabınızda açıklarken herhangi bir çekinceniz, duraksamanız olmadı mı?” sorusunu sorduğumda aldığım yanıt şuydu:
“Merhum Denktaş’ın anılarının yayınlanmasına kadar gizli ve bilinmez kalmış çok şey vardı. Lider Denktaş bunları açıklama sorumluğunu göstermişse ondan sonra olanları açıklamak da bize düşer diye düşündüm…”
İyi ki düşündü… Çünkü bu belgeler kitabını okuyan ve okuyacak olan herkes görüşmelerin geçmişine de, bugününe de ve geleceğine de daha değişik bir gözle bakabilme vizyonunu yakalıyor… Dr. Sibel Siber, geçmişte onunla yaptığım ve yine bu sayfalarda yayımlanan bir söyleşimizde görüşmelerin gidişatının federasyonla buluşabileceğine asla inanmadığını belirtmişti. Hoş, zaten elinin altında bu tutanaklar ve belgeler olan bir düşünür görüşmelerin 50 yıllık öyküsünün etkisi altındayken, hayırlı ne umabilir ki umutsuz gidişattan?!..
***
5 yıl önce yayınlanan o kitapla siyasal tarihimizin yarım asırlık kapalı meclis tutanaklarından ilk kez çok önemli bilgi ve belgeler gün ışığına çıkartılmıştır… Bu kitabı yayına hazırlayan Bülent Fevzioğlu’nun çalışmanın öyküsünü özetlerken dedikleri de ilginçtir:
“Bu çok önemli TARİHSEL TUTANAKLARA (sanki hiç yokmuşlar gibi) yıllar yılı uzanılmamış, dokunulmamış, merak bile edilmeyerek onlarla ilgilenilmemiştir… Ve siyasi tarihimize bir ‘KADIN ELİ’ değiyor sonra… Çok kısa süreli de olsa önce ‘BAŞBAKAN’, sonra ‘MECLİS BAŞKANI’ oluyor toplumsal kaderimizde…Kim?.. Dr. Sibel SİBER…
Dr. SİBER, Kıbrıslı Türkler adına bir İLK’i gerçekleştiriyor, MECLİS BAŞKANI olduğu o kısacık süreçte… Yıllar yılı anımsanmayan, ilgi görmeyen, aranıp sorulmayan, dikkate bile alınmadıklarından eski ve tozlu dosyalar içerisinde unutulan ‘KIBRIS TÜRK YÖNETİMİ – KAPALI MECLİS OTURUM TUTANAKLARI’na el uzatıyor, onları açıyor ve günümüze kazandırıyor siyasi tarihimizin bu çok önemli belgelerini… Müzakerelerin son 6 yılındaki, kendi kişisel tanıklığı ile birlikte…”
***
Dr. Sibel Siber’in bu kitabı yayımlamakta tabii ki çeşitli gerekçeleri vardı… Önsözünde ve yeri geldikçe sayfalarında bunları da açıklamaya çalışıyor… O gerekçelerden biri de olası bir çözümün en sağlıklı şekilde nasıl oluşabileceğini belgeler ve yaşanmışlıklar bağlamında araştırmaya dairdir. Bu konudaki görüşünü hem bana söyledi ve hem de kitabının arka sayfasına yazdırdı. Şöyle:
“Toplumların arasındaki uyuşmazlık, çözümle sonuçlandığında imzalar atılır ve ‘barış anlaşması imzalandı’ denir… Toplumlar adına liderlerin attığı imza, çözümün imzası olabilir. Ancak, barışın imzası yoktur. Çünkü barış, kâğıt üzerinde gerçekleşebilecek bir olgu değildir… Gönüllerde gerçekleşir ve imzası da halkın duygu ve düşüncelerindedir…”
Kitabın sayfalarını günümüzde yeniden çevirdikçe, içeriğe hiç dokunmadan bugünkü yazıma nokta olarak şu son iki cümleyi koyabileceğim sonucuna vardım:
“Siyasetçiler masada yarım asrı geçirdikleri halde barışın imzasını gönüllerindeki duygu ve düşüncelerle atabilecek halklar her iki tarafta da hâlâ yoktur… Türk ve Rum halkları siyasal bir çözüme hâlâ hazır değiller…”
Ahmet Tolgay
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı
Yorumlar kapalı.