Kadına yönelik şiddeti durdurabilme adına tüm olanaklarını seferber ederek mücadele eden herkese buradan selam olsun…
25 Kasım “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” idi… Böylesine evrensel bir günün belirlenmesi kadına şiddetin ne kadar yaygın ve küresel olduğunun da göstergesidir aslında…
Takvimlerdeki 25 Kasım, fiziken daha güçlü olmanın kadına karşı “fiziki üstünlük taslama” anlamını asla içermediğini ve fiziki üstünlük taslamanın da “erkeklik” olmadığını herkese anımsatması gereken özel bir gündür…
***
Bu özel gün dolayısıyla yankıları bugüne dek ulaşan çeşitli açıklamalar yapıldı… Bu açıklamalardan biri de Amerika’dan yansıdı ve yürekleri sarstı… Amerikan Tıp Birliği tarafından yapılan açıklamaya göre; ABD’de de acil servislere getirilen kadınların üçte biri aile içi şiddet mağdurudur… Ancak bunun sağlık personeli tarafından fark edilmediği belirlenmekte ve doktorlar bu konuda uyarılmaktadır…
Aile içi şiddet gören kadınların çoğu, korkmalarından dolayı şikayette bulunmuyor ve dramlarını açıklamıyor… Kol defalarca kırılıp yen içinde kalıyor böylece… Kadına şiddetin bu denli yaygınlaşması da bu yüzden…
***
“Dünya Sağlık Örgütü”, kadına şiddeti “bir sağlık sorunu” olarak tanımlamıştır… Şiddeti uygulayan erkek psikolojik açıdan, şiddete maruz kalan kadın ise fiziki ve ruhsal açıdan sağlık sorunu yaşamaktadır…
Bu yaygın sağlık sorunuyla ilgilenebilme adına çeşitli ülkede, çeşitli kurumsallaşmış çalışma yapılırken, kadına şiddet uygulayan erkeklere de ağır cezalar verilmektedir… Yaralı kadını tedavi etme görevini yaptığı sırada, bir suçun işlendiği yönünde belirtilerle karşılaşmasına rağmen, durumu yetkili makamlara bildirmeyen, veya bu bağlamda gecikme gösteren sağlık mesleği mensuplarına hapisliği de içeren cezalar verilmektedir… Örneğin Türkiye’de halen uygulamada olan ilgili yasa, bu konuda bir yıla kadar hapis cezasını öngörür…
***
Bizim ülkemizde de kadına şiddetin tırmanmakta olduğu, verilerin önümüze koyduğu acı gerçektir… Bu verilere göre, kadına şiddet gittikçe ürpertici boyutlara ulaşıyor…
Üzerinde ciddiyetle durmamız gereken güncel bir sorunla karşı karşıyayız maalesef…
”Kadına şiddet” denilen bir sorun uygar toplumların gündeminde olmamalı… Bizim ise, bu sorun gündemimizi sarsmaya başladı…
KKTC Polis Genel Müdürlüğü’nün açıklamasıdır ki, 1 Ocak 2023 ile 21 Kasım 2023 tarihleri arasında “kadına yönelik şiddet” konularında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde kaygılandırıcı bir patlama yaşandı…
Tabloya bakar mısınız: Kadına Karşı Şiddete Müdahale Şubelerine bu süre içinde; 1’i cinayet, 423’ü fiziksel şiddet, 181’i sözlü şiddet, 17’si cinsel şiddet ve 209’u diğer konular olmak üzere, toplam 831 şikayet ve başvuru yapıldı… Demek ki, kadın sığınma evlerine ülkemizde de ihtiyaç duyulması boşuna değil… Şiddetten kaçarken sığınacak yer arayan mağdur kadın sayısında resmi rakamlara yansıyan ciddi artış var…
***
Sormadan da edemiyoruz: Neler oluyor bu ülkede ve bu toplumda böyle?.. Çok değişik kültürlerin istilasında olduğumuz da bir gerçek… Bu değişik kültürlerde kadına şiddet de var… Aramıza karışanlar bizim toplumsal kültürümüzü içselleştirecek ve kabullenecek yerde kendi kültürlerini yaşatıyorlar, hatta bize dayatıyorlar…
Yerleşik kültürü değiştirmek devrimlerin en zorudur… Çünkü yerleşik kültür artık genlere işlemiştir… Gerçek olan şu ki, şimdi biz bu en zor olan devrimi gerçekleştirme noktasına geldik, ya da getirildik…
Ahmet Tolgay
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı
Yorumlar kapalı.