MİNİ YORUM: “Görüşme olsun da, nasıl olursa olsun da, dostlar bizi sırf alış verişte görsün de” saplantısındaki Rum Lider Nikos Hristodulidis, bu bağlamdaki tatlı rüyalarını gerçekmiş gibi açıklamaya başlamışsa, ortada ciddi bir klinik olay var demektir… BM Genel Sekreteri Guterres’in üçlü görüşme için davet yaptığına ilişkin açıklama bizzat BM kaynakları tarafından anında yalanlanınca, tepki bile vermedi bu kişi… Hâlâ rüya halinde mi yoksa?.. Üstelik, yalancılık, spekülatörlük ve samimiyetsizlik gibi suçlamalara da hedef olurken!… Hristodulidis rüyalarının eğer gerçekleşmesini istiyorsa, Türk tarafının çok haklı beklentilerini mutlaka dikkate almak zorunda… Türk tarafı, masaya onun görmek istediği gibi çalınmış devletlerine yama yapılabilecek bir azınlık gibi oturmama kararında… Artık iyice biline…
*
* Kavşaklardaki trafik ışıklarına da bekçi mi koymalı?.. Girne Lord’s Palace kavşağı trafik ışık setini çalanlar, bunların ev aksesuarı olarak kullanılabileceği görüşünde… Polise verdikleri ifade aynen bu bağlamda…
* Ve dahi trafik hız kameraları da ciddi korunmaya muhtaç… Güney Kıbrıs’ta türeyen bir çete hız kameralarının merceklerini boyamakla meşgul… Aman bu akım bizim tarafa da sirayet etmesin!..
* Fark edilmeyecek gibi değil: Şişe suyu artık meşrubattan daha pahalı!..
* “Su gibi ucuz” sözü de tarihe karıştı vesselâm…
* Türkiye’de uygulanmaya yeni başlanan gece müzeciliği büyük ilgi görüyor… Turistler buralara geceleri de akın ediyor… Müzelerimizi gündüzleri ve hele tatil günleri bile açık tutamayan bizim ilgililerin kulakları çınlasın…
* Başka ülkelerin nüfusu artarken Japonya’nın son 15 yıldır gittikçe azalıyor… Refahın nüfus çoğunluğunda olmadığını anlamış bir ülke…
* Cehennem gibi bir yaz!… Ama ne gam denize, havuza ulaşamazsak… Terimizin içinde yüzüyoruz baksanıza…
* Şu belediyelerimiz… Festivallik hiçbir işleri olmasa da, festival üstüne festival düzenlerler…
* İtibarını harcadıkça itibar görenlerin ülkesine dönüştük…
* Engeller ne olursa olsun hayallerimizin peşinden koşmak için zaman asla geç değildir… Bu koşumuzu çelmelemeye çalışanlar olsa da…
* Sinoplu filozof Diyojen’in istilacı Büyük İskender’e karşı “Gölge etme de başka ihsan istemem”, ya da güpegündüz elinde fenerle dolaşırken çevresindekilere “adam ararım” özdeyişlerinden başka bir özdeyişi daha var ki, pek bilinmez… O da şu: “Bana sakın pahalı şarap ikram etmeyin, alışırım…”
* Diyojen anlatılırken, adamın sokakta işediği de bir ayrıntı olarak seslendirilir ayrıca… Hoş, o dönemde tuvalet vardı da tuvalete işemeyi ret mi etti bu Diyojen?!..
* Demiş ki: “Dünya duyarlı kalpler için bir cehennemdir…” Goethe.
* Büyük harflerle yazılması gereken: YÜRÜMEKLE BİTMEYECEK YOLLARA KOYULDUK…
* Haftanın öğüdü Ömer Seyfettin’den: “Başkasına ait sırmalı kaftanı giymektense, kendi malım olan eski hırkayı giymeyi tercih ederim…”
* Temel’in dünyası: Temel ve Fadime uzun yıllar nikâhsız yaşadılar… Bir gün Fadime “Temel bu iş böyle olmuyor ama, hadi be evlenelim artık” demiş… Temel de elini havada şöyle bir savurarak demiş ki: “Bu yaştan sonra bizi kim alır be Fadime’m?.. Boş ver, varsın böyle gitsin…”
* Ve dizeler… Orhan Veli’nin öldüğünde cebinden çıkan son şiiri: “İstanbul’dan ayva da gelir, nar gelir / Döndüm baktım bir edalı yar gelir / Gelir desen dar gelir, / Günaşırı alacaklılar gelir / Anam, anam dayanamam, / Bu iş bana zor gelir… “
Ahmet Tolgay
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı
Yorumlar kapalı.