
HRİSTODULİDİS ŞANTAJI: Dışişleri Bakanlığı da yapmış solcu bir düşünürümüzün bana dediğidir: “Crans Montana’dan bu yana BM Genel Sekreterliği Nikos Hristodulidis’e güvenini yitirdi…”
Şimdilerde ise Hristodulidis’e güvenini çoktan yitiren BM Genel Sekreteri Antonio Guterres Rum yönetimini her tarafı, bilim kurumlarını dahi, vurucu silah mevzileriyle donatmakla suçladı tüm dünyaya açıklanan raporunda…
Ama “Kıbrıs’ta barış engellenemez” slogancısı Türk ve Rum barışcıgiller sus – pus olup başlarını kuma gömüyorlar.. Benim asıl yadırgadığım işte bu şartlanmış edilgenlik…
“Engellenemez” dedikleri o barış her gün biraz daha fazla uzaklaşıyor Kıbrıs’tan oysa… Hiç mi fark edemiyorlar bu tehlikeli gidişatı?.. Basiretleri mi bağlandı?.. Parsel parsel emperyal güçlere tahsis edilen Güney Kıbrıs baştan başa silah deposuna dönüşür ve Crans Montana yıkımcısı Nikos Hristodulidis Rejimi bu patlayıcı deponun kayyumluğunu emperyalizm adına üstlenirken, Kıbrıs’ı barışçıl bir gelecek beklediğini ve felaket kayyumu Nikos’la kurulacak görüşme masasından yarar çıkabileceğini düşünebilmek saftirikliğin dik âlâsıdır…
O tarafta müzakereye değil, silahlı mücadeleye hazırlanan bir rejim, bir zihniyet var…
Hristodulidis Rejimi’nin kurgulamakta olduğu ölümcül oyun, arkasına aldığını sandığı emperyallere de güvenerek Türk tarafını öngördüğü Elen hakimiyetçiliğine şantajla zorlamaktır… Gelip çatmasını beklediği bir “eşref saati”ne oynamaktadır bu serüvenci arkadaş…
Böylesine şantajcı bir ilkellik karşısında Türk tarafının, güvence ve sürdürülebilir çözüm adına, iki devletlilik projesinde eşit egemenlik hakkını kararlılıkla istemesi, aklın ve realitenin gereğidir…
İç içe geçmiş bir federasyon çatısının altının Türkü imha alanı olacağının sinyallerini veren bir mantık var… Bu mantıkta olanlarla öngörüsüz bir saflıkla masaya oturmak diplomasi tarihinin en ölümcül hatalarından biri olur… Kıbrıs Türk halkı Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurundan da olur…
*
YDP’DE KAZAN KALDIRMA: Ayın sonuna doğru, 27 Aralık’ta YDP Parti Meclisi’nin toplanacağı ve koalisyon hükümetinde kalınıp kalınmayacağının kararının verileceği açıklandı… 27 Aralık tarihi özellikle mi seçildi?.. O tarih Kıbrıs Türk halkının İngiliz sömürge yönetimine karşı baş kaldırdığı tarihi günün 67’nci yıl dönümüdür!…
Genel Başkan Erhan Arıklı koalisyon hükümetinin 2027 yılına dek berdevam olduğunu defalarca yinelerken, gerçekleştirilen hükümet icraatlarından hep övgüyle söz ederken, yeni yıl dolayısıyla hükümet icraatlarını basın toplantısında teker teker açıklayan Başbakan Ünal Üstel’in sağ yanında onaylayıcı ve paylaşıcı pozisyonda dururken, Arıklı olarak kendisinin koalisyonda kalınmasından yana olduğunu bildirirken ve gündemlerindeki toplu taşımacılık, yeni yol yapımları ve fiber optik yatırımları gibi yeni projeleri açıklarken, ülke genelinde 8 kavşak ve çember aydınlatılması adına müteahhitle basın önünde protokol imzalarken, ileriye dönük bir proje olarak TC Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Mağusa-Lazkiye seferlerini yeniden başlatmayı ve Ercan-Lazkiye uçak seferlerini hayata geçirmeyi görüştüklerini, Girne Köprülü kavşağını 1 Nisan’da açacaklarını, tüm ülkenin trafiğini rahatlatacaklarını duyururken…
Velhasıl efendim, YDP hükümet kanadının ileriye dönük adımları bilfiil atılırken YDP’nin “genişletilmiş parti meclisi”nin toplantısında, hükümetten çekilme kararı alındı, anımsatırım….
Bu kararın şimdi parti meclisine sevk edileceği öğrenilirken ve toplantı tarihi de belirlenip açıklanırken, kamuoyumuza da şaşıp kalmak düşüyor bu durumlara…
Parti meclisi zaten hükümetten çekilme kararının alındığı o toplantının içinde değil miydi, hatta daha da genişletilmiş olarak?..
Erhan Arıklı’nın “ben hükümette kalınmasından yanayım, ama söz hakkı yetkili organlarımıza düşer” demesi de ne demek yani şimdi?.. Arıklı parti organlarına söz dinletemeyen, irade telkin edemeyen bir genel başkan mı?..
Bakalım bu YDP oyunu, bu siyasi atraksiyonlar nerelere kadar varır bu çok sorunlu ülkemizde!..
Olayın asıl ilginç yanı Başbakan Ünal Üstel’in YDP’de olup bitenleri bu partinin iç meselesi olarak değerlendirmesi… Nasıl iç mesele?.. Devlete yeteri kadar YDP’li istihdamı yapılamadığından, vatandaş da yazılamadığından yakınılıyor mesela… Bu konulardaki ve isteklerdeki itham edici YDP parmağı Hükümete yöneltildi…
Yorumlar kapalı.