Ahmet Tolgay

Gündemin içinden






DİPLOMALAR VE ÜNİVERSİTELERİMİZ: Ülkemizi sarsan ve şimdi yargı aşamasında olan “sahte diplomalar olayı” nın arkasından gelen yeni darbedir bu… TC Cumhurbaşkanlığına erken aday Ekrem İmamoğlu’nun KKTC’deki bir üniversiteden İstanbul Üniversitesi’ne yatay geçişi usulsüz sayılarak diploması iptal edilirken, Türkiye’de iç siyaset daha da ısındı…
Bu bağlamda KKTC olarak bizi esas ilgilendiren konu, olaya yerel bir üniversitemizin adının karışmasının olası olumsuz ve yersiz algılarıdır… Denklik bağlamında üniversite sektörümüzle ilgili yanlış ve olumsuz algılara karşı ses getirici bir şeyler yapmamızın zamanıdır… Nitekim, “KKTC üniversitesinin denkliği yok” şeklinde başlıklar atıldığına tanıklık ediyoruz…”
Müzik eğitmeni akademisyen Simay Melis Salman’dan bu konuda aldığım şu mesaj da çok önemli, burada paylaşmalıyım:
“KKTC üniversitelerinin zan altında bırakılması, yıllarca eğitime emek vermiş birbirinden değerli akademisyenlerin olduğu köklü üniversitelerin adına zarar verilmesi, genellemelerine neden olunması, bir Doğu Akdeniz Üniversitesi mezunu olarak beni çok çok üzüyor. Zaten uzaktaki öğrencinin ailesini ikna edip KKTC’ye gelmesi bu kadar zor iken… Olumsuz ve gereksiz algılar, eğitimin beşiği KKTC’ye çok büyük zarar veriyor. Ben hem Türkiye devlet üniversitelerinde, hem de KKTC üniversitelerinde eğitim almış birisi olarak birebir kıyas yapma şansı yakaladım ve KKTC üniversitelerinin hatırı sayılır bir eğitim anlayışına tanık olmuş birisiyim. Bana öğretmenlik yaptığım liselerde bile KKTC üniversitelerini soran öğrencilerimden ‘hocam diplomalar sahteymiş’ söylentilerini duyduğumda boğazım düğümleniyor. Çok üzülüyorum. Acilen bu algı temizlenmelidir…”
***
ACI GERÇEKLER VE KARANLIK: Eskilerden gelme “Hafıza-i beşer nisyan ile malûldür” şeklinde bir söz vardır… Bugünün Türkçesi ile “insan belleği unutkanlıkla yaralıdır.” O nedenledir ki, bu yaranın tedavisi için devamlı bellek tazelemesi yapmak, unutulmaya yüz tutmuş gerçekleri bilginin ışığında yenilemek gerekir…
Şimdi neden yazdım bunu?.. Arz edeyim: 61 yıl önce Baf’ta olanları olayların içinde bizzat yaşamış Dr. Kaya Bekiroğlu’nun biyografisinden yaptığım bir alıntıyla anımsatmaya çalıştım geçenlerde. O yazımın başlığı: BAF DİRENİŞİ DOKTOR GÖZÜNDEN…
İnternet kayıtlarına baktığımda bu yazının binlerce okura ulaştığını ve çeşitli yorumlar eşliğinde çok sayıda da paylaşıldığını görmek beni mutlu etti…
Ama rastladığım bazı ifadeler de değinilmeyecek türden değildir doğrusu… Yazılanların yalan olduğunu, bunların Türklerle Rumların kardeşlik ilişkilerine halel getirme amacı taşıdığını saçmalayacak denli ileri gidenler ve şahsıma gerçekleri saptırdığım iddiasıyla hakaret edenler de oldu…
“Işıktan kaçan yarasa olmak” kişiye hiçbir yarar sağlamaz… Dramın 61’nci yıldönümünde Baflıların taşındığı Güzelyurt’ta, Baf Şehitleri’nin aziz anısına anıt açıldı… Açanların ellerine sağlık…
Yazdıklarıma saldıranları bilginin ışığı o kadar korkutmuyorsa, gitsinler ve 1974 öncesinde sadece Baf yöresinde sırf Türk oldukları için hunharca şehit edilmiş olan 300’ü aşkın şehidin anıta monte edilmiş olan fotoğraflarını ve isimlerini orada teker teker görsünler…
Bizim bu halkın yazarları olarak görevimiz unutkanlıkla yaralı beyinleri tedavi etmektir bir bakıma… Tedaviden kaçıp “karanlığa devam” diyenleri ancak teneşir paklar…
Canları pahasına Kıbrıs Türkü’nü bugünlerin coğrafi güvenliğine ve esenliğine taşıyan tüm Kıbrıs şehitlerini minnet, saygı ve şükranla anarım bu vesileyle bir kez daha… Onların kanlarıyla yazılan gerçekler göz önünde bulundurulmadan kronik Kıbrıs sorununa çözüm bulmak asla mümkün değildir… Daha da korkuncu gün gele yaşananların bin beterinin yeniden yaşanması demektir…
Çevremizde ve dünyada günümüzde olup bitenlere ibretle bakalım… Daha bir hafta önce Suriye’de sırf mezhep farkından dolayı 1000’den fazla insan birkaç günün içinde katledildi.. Savunmasızdılar, güvenceleri de yoktu…
Peki, Siyonist katillerin İslamiyet’e yaptığı o gaddar Ramazan jestine ne buyrulur… “Donald Trump’tan izin aldım” diyerek ateşkesi bozan ve Gazze’yi yeniden bombardımana başlayan katillerin şahı Benjamin Netanyahu yüzde 60’ı çocuk olan yüzlerce masum insanı daha öldürdü bir gecenin içinde .. Ve canlı kalan Filistinlileri de çöle sürme amaçlı soykırımcı saldırılar sürüyor… Trump, Araplardan temizlenmiş Gazze şeridini Riviera’ya dönüştürme rüyalarıyla mest olurken dere misali masum insan kanı akıtılıyor… Toprağa doyumsuz, durdurulamaz  soykırımcıların Allah cezasını versin…
*
ADINI MARKA YAPAN ADAM: İş dünyamız ve nice değerin yaratıcısı olan halkımız, çarşımızda sıfırdan başlayarak derin izler bırakmış emek ve iş duayenlerinden birini daha, “Başman Group” yaratıcısı Mustafa Başman’ı 89 yaşında yitirdi…
Yakın geçmişte yaşam öyküsünü, anılarını ve yorumlarını içeren “Daima İleri” adlı biyografik kitabını yayınlamış ve genç nesle önemli bir ders ve ilham kaynağı bırakmıştır… İş yaşamı boyunca, büyüyen firmasıyla gittikçe artan istihdam ve katma değer yaratan Mustafa Başman, bu bağlamda da önemli bir görevi yerine getirmesini bildi anılarını halkıyla paylaşarak… Bu vesileyle o parlak ve üretken yaşamın okunmasını dilerim, okuyanlar çok şeyler öğrenir ve kazanır çünkü…
Mustafa Başman çarşı duayenimiz, sonsuzluğa giderken “Başman” markasının büyüyerek geliştiğini görebilmenin mutluluğunu ve huzurunu da yaşadı… Dünya markası ünlü kozmetik ürünlerini ithal ederken kullandığı logolardan biri de “İçindeki güzelliği keşfet” olmuştu… Çoğumuzun evindeki birçok poşette okuyabildiğimiz bu logoda Mustafa Başman’ın güzel işleri halkıyla paylaşma bilincinin anlamı vardır… 18 Eylül 1936 tarihinde Gelincik Köyü doğumlu idi… İş yaşamına ağabeyi Salih Başman’la Lefkoşa Arasta’da, küçük bir dükkânda adım atmıştı…

Mekânı cennet olsun..

Gündemin içinden
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.