

Türkiye Cumhuriyeti, Kıbrıs sorununun çözümü bağlamında, iki devletli çözüm dışında bir seçeneğin olmadığını, Lefkoşa’da, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın ağzından tüm dünyaya bir kez daha duyurdu…
Hafta başındaki yazım, Kıbrıs konusunda geçen yılın son günlerinde Ankara Beştepe’de atılan sinyal fişeklerine dairdi… 2025, Kıbrıs konusunda bir kez daha görüşme masasının kurulacağı ve KKTC’de cumhurbaşkanlığı seçiminin yapılacağı özel bir yıl olacağını duyumsatırken, 2024’ün o son günlerinde KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Ankara’ya yaptığı çok önemli ziyaret gerçekleşti…
Tatar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’la “kapalı kapılar arkasında Ankara” durumlarının çok önemli bir versiyonuna katılırken, yoğun görüşmelere dair kamuoyuna yapılması gereken açıklamaların başlıkları da özenle seçilmişti… O başlıklardan biri de Yılmaz’ın kesin vurgusunda ifadesini şöyle bulmaktaydı: “Kıbrıs adasının gerçeği iki devlet ve iki toplumdur… Federasyon defteri artık kapanmıştır.”
Önceden kamuoyuna duyurulmadan gerçekleşen bu ziyaret içte ve dışta Kıbrıs konusundaki yol haritasının gözden geçirilmesi ve çok önemli kararlılıkların tüm dünyaya duyurulması bağlamında tarihi bir nitelik taşıyordu…
*
TC Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın 2025’in ilk günlerinde KKTC’ye yaptığı ziyaret, Beştepe tarihi zirvesini izleyen bir diğer önemli olaydır… Fidan, gerek Kıbrıs’ın Güneyine, gerek Kuzeyine ve gerekse Kıbrıs sorunuyla tüm ilgilenenlere, Kıbrıs konusundaki bazı ezberlerin artık bozulması gerektiğinin kesin mesajını verdi… Hiç kuşkusuz, “Federasyon” konusu, bu ezberciliğin başında gelen statükoculuktur… Olayın adını “statükoculuk” koyan da KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’dır, belirtmek gerekir…
Değişmeyen tek şey değişimdir ve “federasyon statükoculuğu” da oluşan konjonktür gereği artık değişmeliydi…
Çok duyarlı coğrafi bölgemizde, İsrail’in ateş kes anlaşmalarını bile ırgalamayan askeri operasyonları durmadan sürüyor… Saldırgan ve soykırımcı yayılmacı İsrail’in Cumhurbaşkanı Herzog gizli pazarlıklar için Nikos Hristodulidis tarafından Güney Kıbrıs’a davet ediliyor… Suriye’deki son gelişmeler dünyanın ilgi odağına dönüşüyor… Orta Doğu ve Doğu Akdeniz’deki dengeler çok aşikâr şekilde yeniden şekilleniyor…
Tüm bu sarsıcı oluşumlar sürerken, entrikacı Rum tarafının sivil kurumları bile vurucu mevzilere dönüştürdüğünü dünyaya duyuran BM Genel Sekreteri Gutteres “federasyon” sözcüğünü artık ağzına almaz olurken, Kıbrıs konusunda ezberciliğe talim edilerek mantıksız bir statükoculuğa saplanılması artık absürd bir olgudur… İtibar da görmez…
Doğu Akdeniz’de Türkiye ile KKTC’nin ortak bir yol haritası izlemesi, tarihi gelişmelerin dayattığı kaçınılmaz zorunluluktur… Güvenilmezliğini boyuna kanıtlamakta olan silahlanma ve hakimiyetçilik paranoyasındaki Rum tarafı ile “federasyon” modeli çerçevesinde hâlâ birleşik Kıbrıs düşleri kuranları hiçbir mantık ciddiye almaz…
*
Yazımın kapsamlı noktasını, Hakan Fidan’ın her sözcüğünün üzerine basa basa yaptığı vurgularla koymalıyım:
“Son 50 yılda adada bir gerçeklik oluşmuştur. Bu gerçeklik, adada iki ayrı toplumun ve iki ayrı kesimin birbirinden bağımsız bir şekilde kendilerini yöneterek bugüne gelmelerini sağlamıştır.
Kıbrıs’ın iki devletli çözümle yoluna devam etmesi gerekmektedir. Kıbrıs sorununa 50 yıldır sonuç vermeyen yöntemlerle çözüm aramak, beyhude bir zaman kaybıdır. Adada devlet ve bağımsızlık statüsünün tescil edilmesinden başka bir çözüm olmadığını tüm muhataplarımız da görmektedir.
Gerçeklerle bağdaşmayan yöntemleri zorlamaya çalışmak, uluslararası sistem ve hukuk açısından doğru değildir…”
Nato kafalara daha ne demesi gerekir Türkiye Cumhuriyeti’nin Dışişleri Bakanı’nın?..
Yorumlar kapalı.