
DUA ETMENİN SAKINCASI NE?: Gündem gereği yorumlamadan geçemeyeceğim konular var… Bunlardan biri, dualı ritüellerde hazır bulundukları için KKTC’nin siyasetçilerine kimilerince yapılan ağır eleştiriler…
Ki bu eleştirilerden ana muhalefet lideri Tufan Erhürman’la KKTC eski Cumhurbaşkanlarından Mustafa Akıncı da nasiplerini almış durumdalar…
Dua, aleni ya da özel yapılsın, her toplumda, her ülkede inanca uygun biçimde vardır… Durum, mekân ve usulüne göre de uygulanır… Soylu bir dilek ve yakarış ritüelidir dua… Ateist topluluklar hariç tabii ki…
Evet, ateistlik de bir haktır, bir özgürlüktür… Ne ki, inanç sahiplerine ve gerektiğinde duaya duranlara saldırı felsefesi değildir asla.. Ateistlik de, kaotik KKTC ortamında rezil edilmemeli…
Dua edilmesine karşı çıkmayı “Atatürkçülük” sanmak ise cehaletin ve bağnazlığın göstergesidir…
Ölüm yatağında yaşama veda ederken son tümcesi “Aleyküm selam” olan Mustafa Kemal Atatürk’ü törenlerde ve toplum içinde avuçlarını açmış dua ederken yansıtan çok sayıda görsel vardır… Kurduğu Kurtuluş Savaşı Meclisi’nde saygın din adamlarına yer açmış ve onlarla birlikte fotoğrafçılara da hiç çekinmeden poz vermiştir…
Atatürk laiklik ilkesini kurumsallaştırarak devlet işleri ile din işlerini ayırmıştır… Yani dinci bir yönetim tarzı olan şeriatı reddetmiştir… Ama ilkelerinde kimsenin dinsel inancına ve özgürlüğüne baskı getirmemiştir… Onun öngördüğü din istismarcılarıyla mücadele etmekti… Atatürk’e karşı olanlar da dindar inançlılar değil, dinci şeriatçı cühela istismarcılardır aslında…
***
BANKA – MÜŞTERİ İLİŞKİLERİ: Bankacılık sektörümüzün yüzde 44 dolayında harika bir büyüme kaydettiğini memnuniyetle öğrendik yapılan açıklamalardan… Ülkemiz ekonomisinde, hepimizin hayatına dokunan yaşamsal kurumlardır bankalarımız…
Nedir bankacılık?… En basit anlatımı ile, halkın birikimlerini kendi kurumsal sistemi içinde toplar ve bu birikimleri ekonomik kalkınma hamlelerine pompalar bankalar… Tıpkı sağlıklı bedendeki kan pompalayan bir kalp gibidir bu mali sektör…
Bankacılık sektörümüzün yüzde 50’ye yakın bir büyüme kaydetmesi muhteşem bir gösterge… Gönülden kutlarız…
Ama çok duyarlı kurumumuz bankacılık sektöründeki büyümeyi sağlayanların da, her türlü koşulda tasarruf bilincinden asla ödün vermeyen Kıbrıs Türk insanları olduğu gerçeği her zaman akılda tutulmalı… O insanlara karşı da duyarlı, anlayışlı ve etik davranılmalı…
Bunları neden yazmak durumunda kaldığıma gelince…
Efendim, bazı bankalarımızda o müşteri duyarlılığı maalesef gittikçe yok olmaktadır… Yoksa o bankalar büyüdükçe, güçlendikçe ve zenginleştikçe varlık ve başarı nedenleri olan insanlardan uzaklaşmakta mıdırlar?..
Örneklemelerle sürdüreyim yorumumu: Enflasyon ortamında pratik ve yaygın ödeme aracı olan banka kredi kartları gittikçe yaygınlık kazanıyor… Kredi kartı kullanımı, vergi kaçakçılığını önleme bağlamında da önem kazanmaktadır….
Paramızın satın alma gücünü gittikçe yitirdiği bu enflasyon ortamında, tabii ki cepte tomarla para taşımak yerine, minicik kredi kartı taşımak daha ehvendir ve daha güvenlidir…
Gelgelelim buna getirilen acayip sınırlamalara tanık olunuyor son zamanlarda… Kredi kartı ödemelerini düzenli yapanların bile kredi limiti yükseltilmiyor, dahası düşürülüyor da… Buna itiraz edenlere ilerleyen yaşını gerekçe gösterenler bile var… Ne kadar ayıp!.. Düzenli ödemesini yapan kişi sanki aniden ölecek de, kartlı harcamalar bankanın sırtına kalacak!..
Kimi banka da limit yükseltmesi için müşterisine SMS’le teklif atar… Ne güzel!.. Oysa teklife olumlu yanıt verenleri, onlardan peşin harç da aldıkları halde günlerce süründürürler… Bir süründürme söz konusu ise insanlara niye teklif atarsın SMS’le?..
Bu gibi tavırlar, vatandaşı kredi limitini birkaç kaynak üzerinden yüksek tutabilmek için birkaç tane kredi kartı bulundurma külfetine sokuyor…
Sonuç mu?..Ay sonu kredi kartı borçlarını ödemek için bankalar arasında mekik doku, enerji ve zaman harca!..
Bankalar şok bir kararla daha müşterilerini zor durumda bırakır oldular… Müşteri bankadaki, alnının teri olan vadesiz parasını ancak 50 bin TL’ye kadar çekebilirmiş!… 50 binin üstündeki çekimler için bankanın önceden bilgilendirilmesi gerekirmiş!…
Vatandaşın vezneden ya da bankamatikten çekeceği para vadeli değil ki, vadesiz hesap… Vatandaşı ihtiyaç anında hesabındaki vadesiz birikimini acilen kullanabilme hakkından kim men edebilir?.. Hukuk, etik ve yasa dışı bir durum…
Bir başka konu, müşterilere atılan SMS mesajlarının bedelini almak… Olağan iletişimlere de fatura çıkaracaksan atma o SMS’leri efendim… Bekle gerekirse bilgilenmeyi vatandaş direkt senden alsın kendi iradesiyle…
Peki, aradan belirli bir süre geçince aranmayan ve işletilmeyen banka hesaplarının rutin bir basın duyurusundan sonra özel fona aktarılmasına ne buyurulur?.. Banka, müşterisinin tüm kimlik ve iletişim bilgileri elinde olduğu, dahası iletişimin ücretini de aldığı halde, hesapta para unutan müşterilerini neden zamanında uyarmaz bu bankalar?… Onların durumlarını niye araştırmaz?.. Ve hesap durumları ile müşteri durumları hakkında neden bilgi güncellemeleri yapmaz?..
Banka kapılarına da, alkol şişelerine yazıldığı gibi “Dikkat: Dostun değildir” uyarısını mı yazmalı artık?!..
Yorumlar kapalı.