Ahmet Tolgay

Dehşet adasına Mehmetçiğin getirdiği barış






Türklerden çalınmış devletin başkanı Başpiskopos Makarios’u deviren kanlı cunta darbesinden tam 5 gün sonra idi…
20 Temmuz 1974 sabahı tüm dünya dikkat kesilmiş TC Başbakanı Bülent Ecevit’in gazeteciler ve kameralar önünde yapmakta olduğu şu tarihi açıklamayı canlı yayınlarda radyo ve televizyonlardan izliyordu:
“Türk Silahlı Kuvvetleri, Kıbrıs’a indirme ve çıkarma harekâtına başlamış bulunuyor. Allah milletimize, bütün Kıbrıslılara ve insanlığa hayırlı etsin. Bu şekilde insanlığa ve barışa büyük hizmette bulunmuş olacağımıza inanıyoruz. Öyle umarım ki, kuvvetlerimize ateş açılmaz ve kanlı bir çatışmaya yol açılmaz.
Biz aslında savaş için değil, barış için; yalnız Türklere değil, Rumlara da barış getirmek için Ada’ya gidiyoruz… Bu karara ancak tüm politik ve diplomatik yolları denedikten sonra mecbur kalarak vardık. Bütün dost memleketlere, bu arada son zamanlarda yakın istişarede bulunduğumuz dost ve müttefikimiz Birleşik Amerika’ya ve İngiltere’ye meselelerin müdahalesiz halledilmesi, diplomatik yollardan halledilebilmesi için gösterdikleri iyi niyetli çabalar için şükranlarımı belirtmeyi borç bilirim. Eğer bu çabalar sonuç vermediyse, elbette sorumlusu bu iyi niyetli gayretleri gösteren devletler değildir…
Tekrar bu harekâtın insanlığa, milletimize ve bütün Kıbrıslılara hayırlı olmasını dilerim.
Allah’ın milletimizi ve insanlığı felaketlerden korumasını dilerim.”
***
Aynı anda Kıbrıs üzerinde uçan Türk Hava Kuvvetlerine mensup uçaklar, barış ve düzen için adaya gelen Türk askerlerine silahlı direnişte bulunulmamasına dair uyarıcı bildiriler yağdırıyordu…
Ne var ki,  Bülent Ecevit’in umduğu olmadı… Havadan yağan bildirilerdeki barışçı mesaj da umursanmadı…
Kıbrıs’ta bozulan düzeni yeniden sürdürülebilir biçimde kurmak ve adanın tüm insanlarına barış, huzur ve güvenlik getirmek adına, hem de darbeyle düşürülen, öldürülmekten kıl payı kurtulabilen Rum Lider Başpiskopos Makarios BM Güvenlik Konseyi’nde ağlamaklı bir sesle garantörlüğün gereklerinin derhal yerine  getirilmesi için yalvarırcasına çağrılarda bulunurken,  indirme ve çıkarma yapan garantör ülke Türkiye’nin askerleri en ağır silahların yaylım ateşiyle karşılandı… İndirmedeki paraşütçüler daha havadayken vuruldular…
Oysa Akritas Planı uyarlaması 1963 Kanlı Noel’i adanın üzerine kâbus gibi çöktüğünde ve Türk halkı orantısız bir soykırım saldırısıyla karşı karşıya kaldığında garantör İngiltere’nin oluşturup Kıbrıs’a gönderdiği İngiliz Barış Gücü askerlerine tek kurşun bile atmamışlardı… Adayı Türk – Rum diye bölgelere ayıran da bu İngiliz askerleri olmuştu… Türklerle Rumlar arasındaki kesin sınırlar o günlerden bu yana bir İngiliz uygulaması olarak korunuyor…
***
5 gün önce, 15 Temmuz 1974 Yunan cunta darbesi Rumlar arasında bir iç savaşı başlatmıştı… Makarios, milli ve vazgeçilmez ideal ENOSİS’i geciktirmekle suçlanıyordu…  Makarios’çu güçleri ezerek ve yüzlercesini öldürerek yönetimi ele geçiren ve EOKA tetikçisi Nikos Samson’u da ENOSİS’i gerçekleştirecek Cumhurbaşkanı olarak ilan eden darbecilerin planlarının ikinci aşamasında Türk halkının etnik temizliğini sağlamak vardı… Rum – Yunan askeri karargâhlarında ele geçirilen plan ve belgeler de bu dehşet projeyi kanıtlamaktaydı…
Böylesi niyetlerle yola çıkmış olanların TC Başbakanı Bülent Ecevit’in barışçı uyarısını dikkate alması beklenemezdi zaten… Kıbrıs’ta anayasal düzeni sağlama amacıyla garantör Türkiye’nin başlattığı operasyona her yandan ateşle karşılık verilmesi Ecevit’i kaygılandıran “kanlı çatışma”yı da başlatmış oldu… Daha birkaç gün önce birbirlerinin boğazına sarılmış olan darbeciler de, Makarios’çular da “ortak düşman” olarak algıladıkları Türklere karşı ada genelinde savaşa giriştiler…
***
Kıbrıs Türkleri hakkında yürürlüğe koydukları fiili, ekonomik ve sosyal soykırımın son aşamasına gelmiş olan Rum – Yunan ikilisi, garantör Türkiye’nin meşru müdahalesini elbette ki kabullenemezdi… Ama tarihin akışı da artık Kıbrıs’ta değişmekteydi… ENOSİS tutkunlarının tüm güçlerini seferber ederek Türkiye ve Kıbrıs Türklüğü ile savaşa soyunmaları bu akışı durduramazdı… Doğru olanı yapmanın eşref saati gelmişti…
Bülent Ecevit’in 20 Temmuz 1974 sabahı o tarihi konuşmasında dediği gibi Türk Barış Harekâtı sadece Kıbrıs Türkü’ne değil, bir iç savaşta tükenmekte olan Kıbrıs Rum’una da barışı, cuntacıların kokuşmuş postalları altındaki Yunanistan’a ise özlemi çekilen demokrasiyi getirdi…
Ne ki, birbirlerinin kanını içtikleri 15 Temmuz 1974 toplumsal facialarını milli birlikleri adına unutturmaya çalışanlar, kendilerini o facianın içinden çekip kurtaran 20 Temmuz 1974’ün her yıldönümünü sirenlerini çalarak anımsatırlar ve iftiracı yalan kampanyalarına çok iyi bilinen yaygaracılıklarıyla yeni boyutlar katarlar…
***
Türk Barış Harekâtı tarihe altın harflerle yazıldı… Bu büyük tarihi evrimde payı olan tüm şehitlerimizi minnetle, gazilerimizi saygı ve şükranla andığımız mutlu ve kutlu bir gündeyiz… Bir zamanların dehşet adası Kıbrıs’ta, 50 yıldır tek bir kurşunun dahi atılmamış olması Mehmetçiğin barışçı hamlesinin altını çizmektedir…
Mehmetçik, garantörlük bağlamında, Kıbrıs’a getirdiği barışın kalıcı olması adına buradadır ve hep burada kalacaktır..

Dehşet adasına Mehmetçiğin getirdiği barış
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.