ÇOCUK MELEKLER ORDUSUNUN LANETİ: Feci günlerin içinden geçiyoruz yine… Fokur fokur kaynaması hiç durmayan şu kahrolası Ortadoğu kazanındaki dur durak bilmeyen bir katliamda binlerce çocuk ölüyorsa, çocukların tedavi edildiği hastaneler bile saldırılardan nasibini alabiliyorsa, o savaş insanlık tarihinin en kuralsız, en alçak ve en pis savaşıdır…
Ne demek çocuk hastanelerinin bile bombardımanla toplu mezarlara dönüştürülmesi?.. İmdat arayarak kaçışan çocuk topluluklarının füzelerle küle dönüştürüldüğü görsel aygıtlardaki canlı yayınlarda dehşetle izleniyor…… Minicik taptaze masum bir nesil bilinçli şekilde hunharca yok ediliyor… Füzeler ve bombalarla öldürülemeyenler aşsız, ilaçsız, susuz, barınaksız ve eşsiz felaketler karşısında çaresiz bırakılarak mahvediliyor… Soykırımın en dehşetengizi ki, buna bir de Yahudi çocukları maruz bırakılmıştı Nazi toplama kamplarında…
Allah layığını versin bu kuralsız, alçak ve pis savaşı yürütenlerin… Onlar insan olamazlar…
Öldürdükleri her küçücük insanla insaniyetleri binlerce kez pisliğe gömülüyor…
Ortadoğu’nun üzerindeki çocuk melekler ordusu gittikçe büyüyor… Bu melekler ordusunun laneti katillere iyi gün yüzü göstermeyecek, onları amansız zamanların kapkara kâbusunda bir gün mutlaka ızdıraplar içinde yok edecektir… İlahi adalet hiç şaşmaz kimi zaman gecikse de…
***
SİBEL SİBER OLAYI: Dünya Ortadoğu hallerini konuşurken, biz dünya gündemiyle çelişen iç meselelerimize gömüldük… Dünyanın odaklandığı ve bölgesel olarak bizi de etkilemesi kaçınılmaz olan yeni Ortadoğu patlaması “sahte reçeteler” olayını gündemimizin alt sıralarına çekmeye yetmedi… Yüksek profilli tutuklamalar bu konudaki toplumsal ilgiyi daha bir yoğunlaştırmakta…
Dr. Sibel Siber’in de kelepçelenerek mahkemeye götürülmesi bu acılı gündemin en sarsıcı gelişmesi oldu… Medyanın belirli bir bölümünün ve kimi sosyal medya kalemşörünün saygın ve rol model kimlik Dr. Sibel Siber Hanımefendi hakkında aşikâr şekilde itibarsızlaştırma kampanyası başlatması toplundaki büyük bir kesimin haklı tepkisine neden oldu… Başkalarının üzüntüsünden keyif üretmeye odaklanan mal bulmuş mağrubilerin alışılagelen histerisi bir kez daha sergilendi…
Toplu çekilen fotoğraflarda yalnız onun görüntüsünü ve adını vermek, diğer tutuklananların yüzlerini karartmak ve adlarının sadece ilk harflerini vermek, onunla ilgili gelişmeyi bizim basınımızdan önce Rum basınına sızdırmak, Rum basınının manşetlerdeki amaçlı yorumlarına vesile olmak nasıl bir ruh halidir?.. Hastalıklı bir ruh halinin de ötesi!.. Manyaklığın dik alâsı…
Adli karar verilinceye dek kişilerin “masumiyet karinesi” ne saygı göstermek gereği var… Hele de o kişi Dr. Sibel Siber gibi ülkede ve toplumda hem insancıl ve uzman tıp katkıları ve hem de siyasal yaşamdaki tartışılmaz toplumcu tertemiz hizmetleriyle, örnek izdüşümleriyle çok saygın bir konuma gelmiş yardımsever ve hümanist bir aydın ise…
Ve şu kelepçe meselesi… Bu ülkeye sevdalı, bu ülkenin Cumhuriyet Meclisi Başkanlığına ve Başbakanlığı’na dek yükselmiş profili yüksek bir bireyine kelepçe takmak toplumca yadırganan çok gereksiz bir gösterge…
Toplum önündeki bu savaşımından da alnının akıyla çıkacağından emin olduğum Dr. Sibel Siber Hanımefendi’ye saygılarımı, güven duygularımı ve geçmiş olsun dileklerimi iletirim…
Onun hakkında toplumsal hümanist serüveni boyunca pozitif çok yazı yazdım.. Şimdi bu talihsiz yazıya imza atmanın hüznü içindeyim… Eminim onun hakkında itibarsızlaştırma devinimine girenler onu zerrece tanıyamamışlardır… Öğrensinler de gelsinler… O zaman yanılgılarını anlayacaklardır…
Yorumlar kapalı.