Biz, ortaya deneyimlerini, belge ve kanıtlarını da koyarak Kıbrıs’taki iki halkın bir çözüme henüz hazır olmadığını, bu talihsiz tablonun baş sorumlusunun da Rum – Yunan ikilisi olduğunu söyleye duralım… Emperyaller, Kıbrıs’ta çözümü zorlaştıracak yapıcılıktan uzak, uzlaşmazlığı da kışkırtıcı tavırlarını ısrarla sürdürüyorlar…
Bu olumsuz tavrın son örneğini uzlaşmazlığın mimarı Nikos Hristodulidis’in, barış ve uzlaşma karşıtı “Ohi” törenlerinden hemen sonra Beyaz Saray’a davet edilerek onore edilmesi olayında görmedik mi?.. Amerikan başkanlık seçimleri öncesinde, giderayak densizliğini gösteren tartışılmaz Yunan ve Rum hayranı Joe Biden, Türkiye’nin Kıbrıs’ta “işgalci” olarak bulunmasına dair üzüntülerini beyan etti!..
Kıbrıs gerçeklerini görmemekte ısrar etmeyi siyasete dönüştüren güçler karşısında, bizim de gerçekleri ısrarla seslendirip doğru yolları göstermekten başka bir seçeneğimiz kalmıyor…
***
Rum Ortodoks Kilisesi’nin finanse edip yönettiği Güney Kıbrıs’taki eğitim sisteminin Rum nesillerini nasıl yetiştirdiğinin ve Kıbrıs’ın geleceğini nasıl tehdit ettiğinin açık sunumu, 28 Ekim Pazartesi günü, Güney Kıbrıs’ta yapılan “ohi” törenleridir…
O gün ve o günü izleyen günlerde Rum haber kaynaklarının görsel ekranlarını açtığımızda Yunan bayrakları ve milli objeleriyle donanmış genç kalabalıkların, “Kıbrıs – Yunanistan – Enosis” yaftaları ve çığlıklarıyla üzerimize nasıl yürüdüklerine tanık olduk…
Bir Yunan milli bayramı olan 28 Ekim “0hi” gününde, genç grupların mezhebi çok iyi bilinen ELAM ile kol kola yaptığı taşkın geçit töreni Kıbrıs’ta barışa, uzlaşmaya ve huzura da “ohi” denilen bir gövde gösterisi idi… Geçit törenindeki grupların çoğunluğunu tabii ki okullar ve bu okulların öğrencileri oluşturmaktaydı… İşte aşırı milliyetçi ve Enosis’çi Rum eğitim sisteminim yetiştirdiği nesil!..
O milliyetçi ve Enosis’çi şahlanış karşısında doğrusu ürpermemek olası değildi… Hem durum adına, hem gelecek adına ve hem de Kıbrıs adına ürperdik…
***
Bu güncel aşırı milliyetçi ve Enosis’çi şahlanışın arkasından, 31 Ekim’de Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası Genel Sekreteri Burak Maviş’in Rum “Haravgi” gazetesindeki söyleşisi geldi önümüze… Maviş, karşı tarafa verdiği mesajda, Kıbrıs eğitim sisteminin iki toplum arasında işbirliğini teşvik edecek, Avrupa Birliği ve evrensel demokratik ilkelerle uyumlu bir yapıda düzenlenmesi gerektiğini anımsatıyordu… Türk öğretmen sendikacı, böylesi bir yaklaşımın, Kıbrıs’ta her iki toplumun da aşırılıklara fırsat vermeden barışçıl bir şekilde bir arada yaşayabileceği bir gelecek için elzem olduğunu vurguluyordu…
Bu konuda, “keşke lafla peynir gemisi yürüse” demekten başka bir yorumum ve seçeneğim olmayacak… Çünkü fanatik ve ırkçı nesiller yetiştirmekte olan son derece sakıncalı ve savaşkan Rum eğitim sistemine dair binlerce uyarıcı ve iyi niyetli mesaj verildi şimdiye dek… Bunların tümü de vız gelip tırıs gitti… Karşı taraf bildiğini okumakta hep berdevam oldu…
***
Her yılın 28 Ekim’inde Yunanistan, Kıbrıs ve dünya genelindeki Yunan topluluklar tarafından, “cesaret, devlet adamlığı ve ulusal gurur erdemleri” adına coşku ile kutlanan bu “Ohi” günü nereden kaynaklanır peki?.. Tarihsel perspektiften yanıt vereyim bu soruya:
Yunancada “Ohi” (Οχι) sözcüğü “Hayır” anlamına gelmektedir. İkinci Dünya Savaşı sırasında Yunanistan toprakları Nazi ve Faşist tacizleriyle karşı karşıya kalır… İtalyan diktatör Benito Mussolini, Yunanistan’a göz dağı vererek karşı koymadan teslim olunmasını istemektedir… Yunanistan ekonomik ve askeri bağlamda hiç de güçlü değildi…
İşte bu durum, masaya taşınan “teslim olma” seçeneğini güçlendiriyordu…. Buna rağmen, Yunanistan’ın diktatör lideri Giannis Metaksas 28 Ekim 1940 tarihinde resmi bir dille bu teklifi reddetti. Bir diğer anlamda Alman Nazilere ve İtalyan Faşistlere “ohi”, yani “hayır” demiş oldu.
Arşivlerdeki resmi yazışmalarda “hayır” sözcüğü geçmiyor olsa da, o günden bu yana, her 28 Ekim, Yunanların ve dünyanın her yanında bulunan Yunan
topluluklarının resmi bayramı olarak kutlanmaktadır.
Peki, işgalcilere karşı Metaksas “hayır” dedi ne oldu?.. İşgali durdurabildi mi?.. Ne gezer!.. Adolf Hitler’in orduları Yunanistan’ın üzerinden silindir misali geçerek tüm ülkeyi işgal etti… Yunanlara tarihlerinin en zor dönemini yaşatan bu işgale son veren de cılız Yunan direnişi değil, ABD’nin başını çektiği güçlü müttefik orduları oldu…
Yunanların büyük milli bayramı, işte böylesi içeriği olan bir bayram…
***
Not düşmeden geçilemez ki, mutlu sonuç getirmeyecek o “ohi”yi işgalcilere karşı çeken Giannis Metaksas, ilerleyen yıllarda “diktatör” ruhlu olduğu gerekçesiyle “tu kaka” edilecek ve demokrasi adına, Yunan tarihinin kirli figürleri arasına konulacaktı… Rum Lefkoşa’nın en büyük meydanına verilen “Metaksas” adı da, yıllar sonra, Yunan tavrına uygun biçimde, Rumlar tarafından kaldırılacaktı…
Ahmet Tolgay
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı
Yorumlar kapalı.