
Sanki Kıbrıs’ta asimilasyon kampanyasını yürütenler Türkler ve İslamlarmış gibi “Tūrkleşmeye ve İslamlaşmaya karşı” siyasal bir hareket daha başlatıldı Güney Kıbrıs’ta…
Bakalım daha neler göreceğiz bu kafası fena bozuklardan!..
Efendim, bu yeni hareket partiler üstü imiş… Ve bu partiler üstü hareket, Kıbrıs’ta yaşayan Rum, Türk, Ermeni, Maronit, Latin herkesi Türkçü ve İslamcı asimilasyona karşı derhal mücadeleye çağırıyormuş…
Bu yeni hareketin adı mı?… “Apelefterosi 2025.” Yani “İstiklal 2025.”
Siyasal olmadığını, adadaki tüm halkları ve toplumları tek amaçta “Kıbrıslılık Bilinci”nde birleştirmek hedefinde olduğunu iddia etse de, ne federasyonu görüşmeyi kabul edermiş ve ne de güven yaratıcı önlemleri görüşmeyi… Mottosu da “Tek Kıbrıs, tek vatandaşlık işgalciler dışarı, herkes evine…”
***
Tüm ada insanlarını “Kıbrıslı” başlığı altında toplamayı öylesine bir tutkuya dönüştürdüler ki, bu kadim olayın tarihsel süreci de oluştu… Amaç adayı tümden Rumlaştırmaktır… Bu da ancak “Kıbrıslı” başlığı altında olur… Değil mi ama?..
Kıbrıs’ı bir Yunan adası olarak görme çarpıklığından bir türlü kurtulamıyorlar… Solcuları ve Komünistleri bile…
Örneğin eski AKEL Genel Sekreterlerinden Plutis Servas 1943’lerde her mitingde şöyle derdi:
” Kıbrıslı diye bir ulus yoktur. Kıbrıslılar Yunan devletinin geri kalanı ile birleşmeyi bekleyen tümden Elenlerdir… Kıbrıs’ta Elen’den başka bir uygarlık yoktur. Kıbrıs’ın ulusal anlamda yeniden doğuşunun, Yunanistan’la birlik anlamına geldiğine kuşku yoktur.”
Ama AKEL de baktı ki bu iş böyle olmayacak, böyle yürümeyecek o meşhur Papayuannu Doktri’nini attı ortaya, ki bu doktrin daha iyi işledi doğrusu…
Rum siyasetinin efsanevi sayılan kimliklerinden Rum Komünist Partisi AKEl’in eski genel sekreterlerinden Ezekias Papayuannu’nun 1981’de hazırladığı ve kabul ettirip uygulamaya koydurduğu bir genelge, şu 2 önemli maddeyi öngörür:
- Kıbrıs sorununun bir savaş ve işgal sorunu olarak 1974 yılında başladığını içte ve dışta herkese kabul ettirmeliyiz.
- Gelenek görenek, tarih, kültür, folklor, sanat kullanılarak adada ‘Kıbrıslı Türk’, hatta ‘Türk’ değil bir ortak ‘Kıbrıslı’ kimliği olduğunu, coğrafi ve kültürel tarihi veriler üzerinden Türk toplumuna kabul ettirmeliyiz.
Bunu başarırsak sorun kendiliğinden çözülür. Başaramazsak sonuç kötü olur.”
***
“Kıbrıs Milleti” ya da salt “Kıbrıslı” diye sahte kavramlar 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasında bile yoktur yahu… Bu anayasa Kıbrıs’taki etnik aidiyetleri “Elen cemaati” ve “Türk Cemaati” diye ikiye ayırıp tüm içeriği boyunca hep böyle tanımlar…
Buyurun işte gerçeğe:
“KIBRIS CUMHURİYETİ ANAYASASI
KISIM : I
UMUMİ HÜKÜMLER
MADDE: 2
Bu Anayasa maksatları bakımından;
(1) Elen Cemaatı, Elen aslından ve ana dili Elence olan veya Yunan kültür ananelerini paylaşan veya Elen – Ortodoks Kilisesine mensup bulunan bütün Cumhuriyet vatandaşlarını içine alır.
(2) Türk Cemaatı, Türk aslından ve ana dili Türkçe olan veya Türk kültür ananelerini paylaşan veya Müslüman olan bütün Cumhuriyet vatandaşlarını içine alır.”
“Benim aidiyetim sadece Kıbrıslı’dır” diyenler neyin peşinde peki?..
***
Asimilasyon siyasetinin dik alâsı karar ve eylemlerden de, Türk tarafını ise asimilasyoncu göstermekten artık vazgeçsinler… Saçmalamanın da bir sınırı vardır…
Bu yazının noktasını şöyle koymalıyım: Kıbrıs’taki Kıbrıs Türk halkının yadsınmaz varlığı ve bu halkın özgür yaşam ve eşitlik hakları kabul edilmediği ve içselleştirilmediği sürece kronik Kıbrıs sorunu çözülemez…
Yorumlar kapalı.