Ahmet Tolgay

Arslan Mengüç’ün bıraktığı boşluk derindir







6 Ocak, Kıbrıs Türk yaşamında ve medyasında da unutulmaz ve silinmez izlerini bırakan yetenekli ve yaratıcı gazeteci, yayıncı, yazar, akademisyen ve düşünce insanı Arslan Mengüç’ün 8’nci ölüm yıldönümüydü…
İsveç Radyosu Türkçe Yayınlar Bölümü  “Merhaba” programında aralıksız on üç yıl çalıştıktan sonra, oralarda kendisine çalışma alanı bırakılmayınca Kıbrıs’a göç eden Arslan Mengüç, ilkeleri ve milli – toplumsal davaları olan usta bir gazeteci sıfatıyla tanındı… Bu bağlamlardaki etkin üretkenlikleriyle yankılar yarattı…
Arslan Mengüç, birbirinden güzel basın performansları gösterirken,  mütevazı koşulları içinde yaşadığı ve sevdalısı olduğu Kıbrıs’ta 2 Şubat 2015 tarihinde evinde beyin kanaması geçirdi… Dostları onu evinde koma halinde buldu… Beyin kanaması sonrası kısmi felç olan Mengüç, tedavi için Stockholm’daki kızları tarafından, Nisan 2015 tarihinde İsveç’e götürüldü…
Geçirdiği beyin kanamasının ölümcül etkilerini, İsveç’te gördüğü tedaviye rağmen gittikçe bozulan sağlığından söküp atamadı… 6 Ocak 2016 tarihinde, Stockholm’daki hastaneden, onun acı kaybıyla ilgili o sarsıcı haberi aldık…
*
İsveç Radyosu Türkçe Yayınlar Bölümü  “Merhaba” programında aralıksız on üç yıl çalışırken etkin üretkenlikleriyle yankılar yarattı… 1989 yılında Komünist rejim tarafından Bulgaristan’dan atılan ve bir bölümü İsveç’e giden Türklerle ilgili yaptığı yayınlar ve bu insanlara yardımcı olması nedeniyle radyodaki işine son verilinceye değin, alkışlanmaya değer şahane ve özverili bir performans gösterdi…
Mengüç’ün kronik Kıbrıs sorunu konusunda yaptığı yayınlar da İsveç’te rahatsızlık yaratıyordu… Kıbrıs Türk tarafı ile sürekli temastaydı ve bu temaslarından dolayı sert uyarılar ve hatta tehditler almaktaydı…
Türkiye’den İsveç’e giderken özgür ve demokratik bir ülkede etik çerçevede performans gösterebileceği inancındaydı… Ama oradaki özgürlük ve demokrasinin de bir sınırı olduğunu, İsveç’te kümelenen lobilerin kendisine yaşam şansı tanımayacağını gün gele anlayacaktı…
***
İsveç’te yaşama ve çalışma olanaklarına son verilen Arslan Mengüç  yeni yaşam, meslek ve mücadele yeri olarak Kıbrıs’ı seçti…Kıbrıs’a gelip yerleşti… Gazetecilik ve yazarlığını yine ilkeleri ve inançları doğrultunda kararlılıkla sürdürdü… Gerek İsveç’te, gerekse Kıbrıs’ta, kendi ciğerini kendi yağıyla kavurarak,  birçok kitaba imza attı… İsveç’e giden ilk Türk göçmen grubunu anlattığı “İlk Gelenler” adlı kitabıyla göçmenlerin İsveç’e gelişlerini ve yaşamlarını anlattı… İsveç’ten ayrılmadan önce yayınladığı bu belgesel kitap, gerek İsveç’te, gerekse Türkiye’de büyük yankılar yarattı…
***
Arslan Mengüç, 1944 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Heybeliada Deniz Lisesi’ne gitti… Aşırı disipline uyumsuzluğu nedeniyle bu lisede tutunamadı… Denize ve denizciliğe olan tutkusunu hep koruyarak lise öğreniminden ayrıldı… O, dayatılan kuralcı disipline gelemeyen,  özgür bir ruha sahipti çünkü…
Düşünce dünyasında bir yer edinme çabasındaydı… 1966’da İsveç’e göç etti ve 1971’de Stockholm Üniversitesi’ne bağlı belgesel film okulunu yüksek derece ile bitirdi. Yüksek öğrenimini sürdürürken,  aynı zamanda bazı yayın organlarında profesyonel basın fotoğrafçısı ve gazeteci olarak çalıştı… İsveç Devlet Merkez Radyosu’nda aralıksız 13 yıl program yapımcısı ve sunucu olarak görev aldı… Klasikleşen birçok belgesele imza attı…
***
Televizyon yöneticiliğinin yanı sıra akademisyenlik de yapan ve genç gazeteciler de yetiştiren Mengüç, 1997 yılından itibaren Kıbrıs’ta tam bir “Kıbrıslı Türk” gibi yaşadı ve Kıbrıs Türk halkıyla her bağlamda kaynaştı… Cesur bir aydındı… Kimi zaman tepkilerini kendine özgü hoş argosuyla yansıtırdı… “Aslan” diye çağrılmasından ve anılmasından hiç hoşlanmaz, “Ben Arslan’ım, Arslan” derdi…
Dur durak bilmeyen bir enerjiyle çalıştı ve üretti 18 yıl boyunca Kıbrıs’ta… Zamana hep direnecek klasikleşen televizyon programları her dem güncelliğini koruyarak yayınlanmaktadır… Birbirinden değerli ve içerikli kitaplarında ise Kıbrıs’taki yaşama ve Kıbrıs Türkünün mücadele  tarihine kalıcı ışık tutmaktadır..
Bu Kıbrıs sevdalısı can dostumuz ve kardeşimizin aziz anısı önünde bir kez daha saygıyla eğiliyor ve ışıklar içerisinde uyumasını diliyorum… Kıbrıs Türk toplumsal yaşamında bıraktığı boşluk derin ve acıdır gerçekten… Bugüne de onun anısını simgeleyecek hiçbir şeyin yapılmaması ise kurumsallaşan vefasızlığımızın bir göstergesidir…

Arslan Mengüç’ün bıraktığı boşluk derindir
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.