Gıda Güvenliği ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Hüseyin Değirmenci, 16 Ekim Dünya Gıda Günü’ne özel KIBRIS’a konuştu.
“Güvenli gıda sunulmalı”… Gıda Güvenliği ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Hüseyin Değirmenci, her öğünde sofralarda dört ana besin grubundan bulunmasının önemine işaret ederek, tarımda sürdürülebilirliğin sağlanması ve üreticilerin üretime devam etmesi gerekliliğine dikkat çekilen bu günde, topluma güvenli gıda sunmanın da son derece önemli olduğuna vurgu yaptı.
Cemre CEMALİ
Her yıl 16 Ekim’de kutlanan Dünya Gıda Günü’nün bu yılki teması “Daha iyi bir yaşam ve daha iyi bir gelecek için gıda hakkı” olarak belirlendi.
Dünya genelinde her vatandaşın yeterince uygun fiyatlı, besleyici ve güvenli gıdaya erişimini sağlamak için sektörler arasında eylem çağrısında bulunulacağı bu özel günde Gıda Güvenliği ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Hüseyin Değirmenci KIBRIS’a konuştu.
Sağlıksız beslenmenin sağlık hizmetinin yükünü arttırdığına dikkat çeken Dr. Değirmenci, gıda kaybı ve israf konusunun her düzeyde ele alınmasının önemine dikkat çekti.
Değirmenci, dünya genelinde meydana gelen gıda kaybı ve israfın sadece dörtte birinin önlenmesiyle dünyada 821 milyon açlık çeken insanın beslenmesine yeteceğini açıkladı.
“Açlık ve gıda israfına dikkat çekiliyor”
Gıda Güvenliği ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Hüseyin Değirmenci, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) kuruluş tarihi olan 16 Ekim’in her yıl Dünya Gıda Günü olarak kutlandığını ifade ederek bu yıl Dünya Gıda Günü 44. kez kutlanırken, FAO’nun kuruluşunun 79. yıldönümünün de kutlanacağını açıkladı.
Değirmenci, dünyadaki açlığı ve yoksulluğu ortadan kaldırmak misyonu ile çalışan FAO’nun Dünya Gıda Günü kapsamında her yıl açlık, açlıkla mücadele, yetersiz beslenme, kaynakların paylaşımını gündeme getirildiğini belirterek insanoğlunun hayatını sürdürebilmesi adına zaruri ihtiyaçlarından olan gıda için tarımsal üretimin önemine dikkat çekildiğine vurgu yaptı.
Düzenlenen etkinlikler kapsamında, dünyadaki açlık problemlerine işaret edilerek, adaletsiz gıda paylaşımı, ülkeler ve gıda üretimi – tüketimi, yeterli ve dengeli beslenmenin öneminin konuşulduğunu işaret ederek “FAO tarafından belirlenen bir tema çerçevesinde yapılan Dünya Gıda Günü etkinliklerinde; gıda üretimi, tüketimi ve gıda güvencesine ilişkin konular gündeme taşınarak büyük önem arz eden açlık ve gıda israfı konularına dikkat çekilmeye çalışılıyor.” dedi.
Değirmenci, gelişen dünya nüfusuna paralel olarak üretimin de artması gerektiğine dikkat çekerek “Gıda, temel bir insani ihtiyaç ve haktır. Yaşamak için hepimiz gıdaya ihtiyaç duyuyoruz. 2024’da dünya nüfusu 8 milyarı aştı. 2050 yılına gelindiğinde ise nüfusun 10 milyara ulaşması bekleniyor. Şu anda dünyayı beslemeye yetecek kadar gıda üretiyoruz. Fakat hâlâ 2 milyardan fazla insan yeteri kadar güvenli ve besleyici gıdaya düzenli erişemiyor.” şeklinde konuştu.
“Gıda üretimi gelişiyor”
FAO’nun hedefinin açlığı sona erdirmek ve dünyanın dört bir yanındaki insanların aktif ve sağlıklı bir yaşam sürebilmesi için besleyici gıdaya erişimi sağlamak olduğunu söyleyen Değirmenci şöyle devam etti:
“Tarımsal üretim, artan nüfusun ihtiyacını karşılamak için yıllar içinde artış gösterdi. Bu artış genel olarak buğday, mısır veya pirinç gibi temel ürünlerin yetiştirilmesiyle sağlandı. Çünkü bu ürünlerin fiyatları uygundu, aynı zamanda enerji ihtiyacımızın büyük bir kısmını da karşılıyordu. Gıda üretimi gelişiyor, fakat bir yandan da doğal kaynaklarımıza zarar veriyor; sera gazı dediğimiz zararlı gazların artmasına ve ürün çeşitliliğinin azalmasına neden oluyor. Ancak yine de çeşitli besleyici gıdaları sürdürülebilir şekilde üretmek ve herkesin uygun fiyatlarla bu gıdalara erişimini sağlamak için gıda sistemlerimizi değiştirmenin bir yolu var.”
Değirmenci, gıda sisteminde çalışan çiftçilerin ve işçilerin değişimin öncüleri olacağının altını çizerek “Bunun için hepimiz onlara destek olmalıyız. Her gün yediğimiz gıdaları üreten bu gıda kahramanlarına teşekkür borçluyuz!” vurgusu yaptı.
Gıda güvenliğinin insan sağlığı için kritik öneme sahip olduğunu kaydeden Değirmenci, “Gıda güvenliği ile yeterli ve dengeli beslenme konusu gün geçtikçe ülkemizde ve Türkiye’de de önemini artırıyor. Bu noktada, çiftlikten sofraya kadar ürünün her süreçte kontrol ve denetiminin insan sağlığı açısından büyük önem taşıdığı sıkça vurgulanıyor.” dedi.
“Güvenli gıda sunmak önemli”
Değirmenci, uzmanların her öğünde sofralarda dört ana besin grubundan; süt, et-yumurta, ekmek-tahıl, sebze-meyve bulunmasına özen gösterilmesi gerektiğine işaret ettiğini hatırlatarak “Tarımda sürdürülebilirliğin sağlanması ve üreticilerin üretime devam etmesi gerekliliğine dikkat çekilen bu günde, topluma güvenli gıda sunmanın da son derece önemli olduğu vurgulanıyor. Ayrıca, dünyada giderek azalan su kaynaklarına karşı alınması gereken önlemler hakkında da bilgi paylaşımı yapılıyor.” ifadelerini kullandı.
Bu yıl Dünya Gıda Günü için “Daha iyi bir yaşam ve daha iyi bir gelecek için gıda hakkı” temasının belirlendiğini söyleyen Değirmenci, “kimseyi geride bırakmadan, daha iyi üretim, daha iyi beslenme, daha iyi bir çevre ve daha iyi bir yaşam için daha verimli, kapsayıcı, dayanıklı ve sürdürülebilir tarım- gıda sistemlerine dönüşümün desteklenmesi gerektiği konusunda farkındalığı artıracak. Tarım-gıda sistemlerimizin herkesin yeterince uygun fiyatlı, besleyici ve güvenli gıdaya erişimini sağlamak için sektörler arasında eylem çağrısında bulunulacak.” dedi.
“Planlı alışveriş yapmak şart”
Değirmenci, sağlıksız beslenmenin, sağlık hizmetinin yükünü arttırdığına dikkat çekerek bunun için yapılması gerekenleri anlattı:
“Dünyada açlığa bağlı ölümler giderek artıyor, sağlıksız beslenmenin de israf, göç, ekonomik zorluklar gibi sorunların yanı sıra; sağlık hizmetlerindeki yükü de artırıyor. İsraf etmemek, bilinçli üretici ve tüketici olmak, planlı alışveriş yapmak şarttır. Besin güvenliği ve beslenmenin doğrudan doğruya sağlıklı yaşamla ilintilidir. Çocukların sağlıklı büyümesi, gelişmesi, hem çocukların hem de büyüklerin enerji kazanması, hastalıklardan korunma, yaşamlarını sürdürme eylemleri ancak sağlıklı besinler ile sürdürülebilir. Sokakta ya da evlerde yeterli yiyecek temin etme imkânı bulamadan büyüyen yoksul çocuklar, yaşamları boyunca vücutlarını etkileyecek yoğun besin eksiklikleri yaşayacaklardır. Bu durum, sağlık hizmetleri yükünü sürdürülemez bir şekilde artıracak ve toplumsal barışı olumsuz etkileyecektir.”
“Ortak sorumluluk”
Değirmenci, gıda kaybı ve israf konusunun her düzeyde ele alınmasının önemine işaret ederek “Tarladan sofraya kadar olan süreçlerde oluşabilen kayıp ve israfın önlenmesi ürünü yetiştiren, işleyen, paketleyen, taşıyan, dağıtan, depolayan, satan ve tüketen herkesin ortak sorumluluğundadır.” dedi.
Üretilen gıdanın israf edilmemesi ve atık haline gelmemesi için birlikte ve bilinçli hareket edilmesinin çok önemli olduğunun altını çizen Değirmenci, “Gıda kaybı ve israf konusunu her düzeyde ele almalıyız. Dünya genelinde yaklaşık 810 milyon insan obeziteyle mücadele ederken diğer bir yandan da 149 milyon çocuk açlığa bağlı gelişim sorunları yaşamaktadır. Dünya genelinde meydana gelen gıda kaybı ve israfın sadece dörtte biri önlenirse bu miktar dünyada 821 milyon açlık çeken insanın beslenmesine yetmektedir.” ifadelerini kullandı.
Yorumlar kapalı.