Sağlık ve beslenme danışmanı, rawfood şefi, çiğ yemekler uzmanı ve yoga terapisti Elçin Oflaz:
“Rawfood (çiğ yemek) dediğimiz zaman enzimden zengin yemeklerden yani daha çok sebzelerden söz ediyoruz. Çiğ besinleri en fazla 46 dereceye kadar ısıtmak lazım. Bunun üzerinde ısıtıldığı zaman besin değerini kaybediyor. Rawfood sizi daha sağlıklı yapar. Canlı yiyiniz, canlı kalınız.
Sağlıklı beslenmek organik, tarım ilaçları olmayan besinler tüketmektir. Temiz üretim ve temiz tarımdan çıkmış besinleri tüketmeliyiz. Kızartmalardan, şeker ve hamurlu yiyeceklerden, işlenmiş paketli ürünlerden uzak durmalıyız.”
Pınar SAVUN
Elçin Oflaz doğal, organik ya da onun ifadesi ile temiz beslenmenin sağlıklı bir yaşam için şart olduğunu düşünüyor. ‘Kalbinin götürdüğü yere git’ sözünü hayat mottosu olarak benimseyen Elçin Oflaz, uzun yıllar yaşadığı New York’ta psikoloji eğitimi gördü. Haşimatohipotiroid hastalığı Elçin Oflaz’ın hayatını değiştirdi. Hastalıkla mücadele ettiği süreçte dünyaca ünlü Hippocrates Sağlık Enstitüsü, Sağlık ve Beslenme Eğitmeni Programı’nı tamamlayan Elçin Oflaz, on yıla yakın bir süre de New York’ta yoga terapi dersleri verdi. Uzun yıllar yaşadığı New York’tan ayrılarak büyüdüğü şehir olan İstanbul’a dönen Oflaz, yemek ve beslenme atölyelerini burada başlattı. 2013 yılı başında tanınmış restoran zincirinden aldığı teklif üzerine Nişantaşı City’s Mahalle’de Organik Raw Mutfağı başlatan Oflaz, sağlıklı beslenmek isteyen, gluten alerjisi olan ya da insülin direnci olup yoğun tempoda yaşayan şehirlilere organik, canlı, pratik ve lezzetli yemekler yiyebilecekleri bir mekan sundu. Daha sonra sağlık ve beslenme danışmanlığı konusuna ağırlık vererek kişisel seanslar ve grup detoks programları organize etmeye başlayan Oflaz, adamıza Kıbrıs Türk Girişimci Kadınlar Derneği GİKAD’ın daveti üzerine bir seminer vermek için geldi. İçinden hayat akan, capcanlı, enerjik bir kadın olan Elçin Oflaz ile Girne’de Acapulco Otel’de çok keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Gelin bu keyifli sohbeti birlikte okuyalım.
Pınar Savun: Elçin Oflaz kimdir, bize kendinizden bahseder misiniz?
Elçin Oflaz: İstanbulluyum. 20 yıl New York’ta yaşadım. 27 yaşında üniversiteye başladım ve 31 yaşında mezun oldum. Aslında kalbinin götürdüğü yere giden, sürekli kendini geliştiren biriyim. Üniversiteye biraz geç gittim. Önce çalışma hayatına başladım sonra üniversiteye gittim. Bu da benim için çok iyi bir deneyim oldu. Üniversitede psikoloji okudum. 40 yaşında Haşimatohipertiroid hastası olduğumda hayatımı değiştirmeye karar verdim ve farklı bir yola çıktım. Bugün beni buralara getiren sağlıklı beslenme ve yaşam yolculuğum da böylece başlamış oldu.
Pınar Savun: Psikoloji ve beslenmenin güçlü bir etkileşimi olduğunu biliyoruz. Yediklerimiz psikolojimizi nasıl etkiliyor?
Elçin Oflaz: Yediklerimiz psikolojimizi çok etkiliyor. Şekerli, hamurlu gıdaları tükettiğimizde insülin tetikleniyor ve hormonlarımız etkileniyor. Bizi aslında hormonlarımız yönetiyor. Serotonin hormonu bağırsaklarda üretiliyor, mutluluğumuz yediğimizle ilişkilidir. Serotonin hormonunun üretilebilmesi için bağırsaklara doğru şeyler vermemiz gerekiyor. Fermente gıdalar ve omega 3’ler bağırsaklardaki hormon salgısını yükseltiyor, böylece daha dengeli ve daha mutlu oluyoruz.
Pınar Savun: Ruh, beden, zihin bütünlüğü bilinciyle almış olduğunuz psikoloji, yoga ve nefes eğitimlerini de programınıza entegre ederek sağlıklı yaşama bütünsel bir şekilde yaklaşıyorsunuz. Başarınızın sırrını bu yaklaşımınıza bağlayabilir miyiz?
Elçin Oflaz: Benim danışanlarım yaptığım detoks programlarında, ruh-beden sağlığı ile ilgili olan ‘knowhow’ın çok faydası olduğunu söylüyorlar. Çünkü gelen bir danışanı ben bir bütün olarak ele alıyorum. Sadece bir diyet programı vermiyorum. Psikoterapist kimliğim, yoga terapi bilgim ile sağlıklı beslenmeyi harmanlıyorum. Bu şekilde uyguladığım programlar danışanlarda kalıcı bir beslenme şekline dönüşüyor. Onları daha disiplinli olmaları yönünde çok iyi motive ediyorum ve programlara uymalarını sağlıyorum. Önemli olan verdiğimiz sağlıklı yaşam programlarının devamlılığını sağlamaktır. Ben bunu yapıyorum.
Pınar Savun: Rawfood (çiğ yemek) eğitmeni ve şefi olarak bize rawfood beslenmeyi açıklar mısınız? Çiğ beslenmenin sağlık açısından faydaları nelerdir?
Elçin Oflaz: Rawfood (çiğ yemek) dediğimiz zaman enzimden zengin yemeklerden yani daha çok sebzelerden söz ediyoruz. Bunun içerisine çiğ balık da giriyor. Çiğ besinleri en fazla 46 dereceye kadar ısıtmak lazım. Bunun üzerinde ısıtıldığı zaman besin değerini kaybediyor. Rawfood sizi daha sağlıklı yapar. Canlı yiyiniz, canlı kalınız.
Pınar Savun: Rawfood çok sağlıklı olmakla birlikte birçok insanda şişkinliklere ve gaza neden olabiliyor. Bu konuda bir öneriniz var mı?
Elçin Oflaz: Gaz oluşumunu önlemek için öncelikle çok iyi çiğnememiz gerekir. Baklagiller çok gaz yapar. Onları 12-24 saat suda beklettikten sonra suyunu süzerek pişirmek çok önemlidir. Yemekleri pişirirken kimyon kullanmak da gazı önlüyor.
Pınar Savun: Sağlıklı beslenme nedir?
Elçin Oflaz: Sağlıklı beslenmek demek zeytinyağlı yemek anlamına gelmiyor ya da somon balığı yemek de değildir. Sağlıklı beslenmek organik, tarım ilaçları olmayan besinler tüketmektir. Temiz üretim ve temiz tarımdan çıkmış besinleri tüketmeliyiz. Kızartmalardan, şeker ve hamurlu yiyeceklerden, işlenmiş paketli ürünlerden uzak durmalıyız.
Pınar Savun: Sağlıklı ve uzun bir yaşam için olmazsa olmaz diyeceğiniz besinler nelerdir?
Elçin Oflaz: Önce beyin sağlığı çok önemlidir. Yediklerimizin yüzde 20’si, 30’u beyin tarafından kullanılıyor. Bunun için de zamanında kırılmış taze ceviz tüketilmelidir. Bunun yanında morlar, blueberryler, çilekler, rasberry gibi antioksidan açısından çok zengin besinler tüketilmelidir. Ayrıca olmazsa olmazlar arasında koyu yeşiller yer alıyor. Pazı, ıspanak, maydanoz, yeşil elma, zencefil ve çiğ sarımsak gibi doğal ürünler tüketilmelidir. Maden sularını da tavsiye ediyorum.
Pınar Savun: Peki, sağlıklı ve uzun yaşam için elinizi bile sürmeyiniz diyeceğiniz yiyecek ve içecekler nelerdir?
Elçin Oflaz: Lokmalar, şekerli hamurlu tatlılar ve kızartmalar elinizi bile sürmemeniz gerekenlerin başında geliyor. Bunların vücuda faydası yok. Alkol, gazlı içecekler, paketli ürünler de tüketilmemelidir. Barbekü yapılırken yakılan, siyahlaşan etler de çok zararlıdır.
Pınar Savun: Sağlıklı beslenerek hangi hastalıkların önüne geçilebilir?
Elçin Oflaz: Sağlıklı beslenerek birçok hastalığın önüne geçebiliriz. Tip 2 diyabet, yüksek tansiyon, tiroid bozuklukları, hipoglisemi gibi rahatsızlıklar aslında bir hastalık değildir. Bunlar yaşam stili bozukluklarından kaynaklanan rahatsızlıklardır. Yeme bozuklukları, sağlıksız beslenme sonucu ortaya çıkan rahatsızlıklardır. Bunlar doğuştan gelen hastalıklar değildir. Kanser de bunlardan biridir. Bu rahatsızlıklar stres, hareketsizlik, kötü beslenme sonucu vücuttaki deformasyonlar sonucu oluşan rahatsızlıklardır. Doğru beslenirseniz, düzenli egzersizler yaparsanız kendinizi korur sağlıklı kalırsınız.
Pınar Savun: Siz nasıl besleniyorsunuz?
Elçin Oflaz: Ben 12.00-19.00 saatleri arasında besleniyorum. Sabahları bir juice, smoothie içiyorum ya da zencefilli, limonlu bir su içiyorum. Saat 12.00’ye kadar başka bir şey tüketmiyorum. Akşam yemeğine gideceksem, öğlen hafif bir şey tüketiyorum. Daha çok sebze ağırlıklı besleniyorum.
Pınar Savun: Günlük kafein tüketimi ne kadar olmalıdır ve kafein günün hangi saatinde tüketilmelidir?
Elçin Oflaz: Sabah uyanır uyanmaz içilen kahveyi kesinlikle tavsiye etmiyorum. Sağlıklı bir yaşam için kahve günde bir kez öğleden sonra 14.00 – 15.00 gibi tüketilmelidir. Saat 17.00’den sonra kahve içilmesini de önermiyorum.
Pınar Savun: Birçok kişi diyet yapıp istenilen kiloya ulaştıktan sonra tekrar kilo alıyor. Uygulanan sağlıklı beslenme diyeti yaşam tarzına dönüşemiyor. Bunun nedeni nedir? Bunun için ne öneriyorsunuz?
Elçin Oflaz: Sağlıklı beslenme bilincini kavrayarak bunu bir yaşam tarzına dönüştürmek gerekiyor. Ben yaptığım detoks kamplarımda danışanlarıma sürdürülebilir sağlıklı yaşam bilincini oluşturuyorum.
Pınar Savun: Toksik nedir? Toksik olup olmadığımızı nasıl anlarız?
Elçin Oflaz: Toksik olayı günümüzde büyük bir sorun haline geldi. Çevremiz kirlendikçe maalesef bu sorun daha da büyüyor. Tüketilen ya da kullanılan malzemelerdeki kimyasallar, manyetik alanların artmış olması, tarım ilaçları toksik olayını artırıyor. Bunun sonucunda halsizlik, yorgunluk, uykusuzluk ortaya çıkabiliyor, vücutta şişkinlikler olabiliyor. Vücuda sürülen kremler de doğal değilse toksik etkisi yapıyor.
Pınar Savun: Bu toksinlerden nasıl kurtulabiliriz?
Elçin Oflaz: Doğal ürünler kullanarak, örneğin doğal dut pekmezi, medikal killer, taze kişniş gibi… Taze zencefil ve zerdeçal ile yapılan smoothieler. Lime-limon veya klorofili yüksek olan maydanoz, pazı ve ıspanakla hazırlanan smoothie tüketerek toksin yükünüzü azaltabilirsiniz. Tabii ki egzersizi de unutmamak gerekir.
Pınar Savun: Detoks nedir? Faydaları nedir?
Elçin Oflaz: Detoks vücudu ağır yüklerden kurtarmak için mutlaka belli dönemlerde yapmalıdır. Öncesi sonrası ile yaklaşık bir haftalık bir detoks programı öneriyorum. Süt ürünlerini ve şekeri keserek detoksa hazırlık yapıyoruz. Önemli olan insanların sürdürülebilir bir şekilde sağlıklı beslenmesini ve düzenli egzersizler yapmasını sağlamaktır. Hem lezzetli beslenmeyi hem de sağlıklı beslenmeyi başardığınız an sağlıklı bir yaşam sürebilirsiniz.
Pınar Savun: Karaciğerimiz neden yağlanır?
Elçin Oflaz: Karaciğerimizin yağlanmasının en büyük sebeplerinden bir tanesi alkoldür ama bence alkolden daha fazla yağlanmaya etki eden tabii ki de şekerdir. Şeker aslında dünyadaki en büyük bağımlılık sorunlarından biridir. Şeker o kadar çok şeyin içinde var ve o kadar çok şey içerisinde gizli ki şeker almadığımızı düşündüğümüz zamanlarda bile şeker almış olabiliyoruz. Bu nedenle birçok insanda karaciğer yağlanması sorunu oluşuyor. Şeker yağlanmada çok büyük bir etken. Uykusuzluk, stres de karaciğer yağlanmasına etki edebiliyor.
Pınar Savun: Vegan beslenme sağlıklı bir beslenme biçimi midir?
Elçin Oflaz: Vegan beslenme yüksek tansiyon gibi birçok hastalığın önüne geçip engelliyor ama şöyle de bir durum var, birçok vegan besin işlenmiştir. Bu da bir sorundur. Örneğin beyaz pirinçler, makarnalar, ekmekler, poğaçalar tüketiliyorsa buna sağlıklı beslenme dememiz mümkün değildir.
Pınar Savun: Neler alkali neler asidik?
Elçin Oflaz: Bence aşk ve sevgi alkali. Dostluk, iyi düşünme, dedikodu yapmamak, insanları onore etmek, kendimizi yargılamamak, kendimizi sevmek çok alkali. Yemeklere gelince de limonlar, portakallar, su, taze kırılmış cevizler, baklagiller alkali. Açar açmaz içilen maden suları alkali. Kızartmalar, şeker, hamur işleri, deterjanlar, parfümler, doğal olmayan kremler asidik. Bir de kötü insanlar, dedikodu, saygısızlık yapanlar, bağımlılıklar, uykusuzluk asidik.
Pınar Savun: Haşimatohipotiroid’ten sağlıklı beslenerek korunmak mümkün mü?
Elçin Oflaz: Haşimatohipotiroid olayında bağışıklık sistemi tiroide saldırılıyor. Ben bu rahatsızlığı geçirdim ve hayat tarzımı değiştirdim. Kimyasallar, kötü beslenme, organik beslenmeme, ilaçlar, çok fazla stres bu hastalığı tetikliyor. Hormonal dengemizi bu toksinler bozuyor. Ben çiğ beslenmeye ve yüzde 80 vegan beslenmeye başladığım zaman bu hastalığı yendim. Sürdürülebilir sağlıklı beslenmeye geçildiği, temiz, hormonsuz gıdalar tüketildiği ve düzenli egzersiz yapıldığı zaman bu hastalıktan korunabilirsiniz. Bir de tabii ki stresten uzak durulmalıdır.
Pınar Savun: Büyükada’da yaptığınız detoks programınızın içeriği nedir? Bu programlarınızı hangi aralıklarla yapıyorsunuz?
Elçin Oflaz: Kamplarımızı bütünsel bir yaklaşım içerisinde gerçekleştiriyoruz. Detoks programımızın yanı sıra yoga, yürüyüşler, nefes egzersizleri ve sağlıklı yaşam terapileri yapıyoruz. Bizim için önemli olan uygulanan programların bir yaşam biçimi olarak benimsenerek uygulanmasıdır. Programlarımız perşembe gününden pazar gününe 4 gündür. Büyükada’daki detoks kamplarımız dolu dolu ve çok verimli geçer.
Pınar Savun: Kıbrıs’ta da bir detoks kampı yapmayı düşünüyor musunuz?
Elçin Oflaz: Kıbrıs’ta Kıbrıs Türk Girişimci Kadınlar Derneği (GİKAD) ile birlikte bir detoks programı yapmayı planladık. Eylül ayı sonunda güzel bir detoks programı gerçekleştireceğiz.
Pınar Savun: Bir hayat mottonuz var mı?
Elçin Oflaz: Benim birkaç tane hayat mottom var. Bir tanesi ‘Yiyerek zayıflayabiliriz.’ Bir diğeri ise ‘Kalbinin götürdüğü yere git.’ İnsanlar iç seslerini dinlemelidirler. Bir de ‘Değişmeyen tek şey değişimdir.’
Yorumlar kapalı.