Diğer sorunları arka plana itti… Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Sözen, uluslararası toplumun şu anda bütün dikkatini İsrail ve Hamas arasındaki savaşa verdiğini belirterek, “Şu anda Kıbrıs meselesi ve Doğu Akdeniz ile ilgili sorunları ikincil üçüncül pozisyona düştü. O yüzden savaşın en büyük etkisi bu olacaktır diye düşünüyorum” dedi.
KKTC’nin zarar görme riski var… Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi (UKÜ) Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Doç. Dr. Sertaç Sonan, son yıllarda, Orta Doğu’dan binlerce yabancı öğrenci ve İsrail’den çok sayıda yatırımcıya ev sahipliği yaptığını ifade ederek, ülkemizin İsrail’le Hamas arasında yaşanan savaştan zarar görme riski taşıdığına dikkat çekti.
Cemre CEMALİ
Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugaylarının 7 Ekim sabahı “Aksa Tufanı” adıyla kapsamlı bir saldırı başlatmasının ardından İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları vahşete dönüştü.
Kıbrıs’ın da içerisinde yer aldığı Orta Doğu’yu kasıp kavuran olay ülkemizi de etkileyebilir mi? KIBRIS bu soruyu Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Sözen ve Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi (UKÜ) Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Doç. Dr. Sertaç Sonan’a sordu.
Sertaç Sonan, son yıllarda Orta Doğu’dan binlerce yabancı öğrenci ve İsrail’den çok sayıda yatırımcıya ev sahipliği yapan ülkemizin İsrail-Filistin savaşından zarar görme riski taşıdığına dikkat çekerken, Ahmet Sözen de, İsrail Hamas arasındaki savaşın Doğu Akdeniz’de özellikle Kıbrıs ve diğer uyuşmazlıklara olan etkisinin, bu sorunları arka plana atması olduğunu söyledi.
Sözen: Bu iş uzun sürerse dünyada İslam karşıtlığı artacak
DAÜ Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Sözen, Hamas ve İsrail arasında devam eden savaşın nasıl sonuçlanacağı ve nereye evrileceğinin şu an belli olmayan bir süreçten geçtiğini ifade ederek uluslararası toplumun şu anda bütün dikkatini İsrail ve Hamas arasındaki savaşa verdiğini belirtti.
Sözen, savaşın Doğu Akdeniz’de özellikle Kıbrıs ve diğer uyuşmazlıklara olan etkisinin, bu sorunları arka plana ittiğini söyleyerek “şu anda Kıbrıs meselesi ve doğu Akdeniz ile ilgili sorunlar ikincil üçüncül pozisyona düştü. O yüzden en büyük etkisi bu olacaktır diye düşünüyorum” vurgusu yaptı.
İsrail Hamas arasındaki savaşın nereye evrileceği ile bağlantılı olarak etkilerinin daha sonra ortaya çıkacağının altını çizen Sözen şöyle devam etti:
“Kısa bir sürede bu savaş sonlanmazsa maalesef bölgede Antisemitizm yani İsrail karşıtlığı çok daha fazla kök salacak ve kuvvetlenecektir. Bununla beraber de bu iş uzun sürerse hem bölgede Müslüman olmayanlar arasında hem de batıda ve dünyanın birçok yerinde İslamofobi denilen İslam karşıtlığı da artacaktır.”
Sözen, kısa vadede de savaşın etkilerinin görülmeye başlandığını, bu bağlamda “futbol maçı gibi” insanların bir kısmının İsrail’i desteklerken bir kısmının da Filistinleri desteklediğine dikkat çekerek bu konunun bu kadar net olmadığını belirtti.
Bir taraftan Hamas gibi terörist yöntemler kullanan bir örgüt olduğunu, bir taraftan da İsrail’in Self-defense yani kendi kendini koruma hakkı olduğunu ifade eden Sözen, ancak hem orantısız bir şekilde hem de sivil insanların ölümüne neden olacak şekilde İsrail’in Gazze’ye saldırmasının da kabul edilebilir bir durum olmadığını açıkladı.
Sözen, “birçok siyasi elit bunu bu şekilde görebilse daha aklıselim bir şeyler çıkabilir ancak maalesef bu şekilde bakılmıyor” diyerek, Hamas’ın sanki bütün Filistinlileri temsil ediyormuş gibi bakanlar olduğu gibi, bugünkü İsrail yönetiminin de sanki bütün İsraillileri temsil ediyor gibi bakanlar olduğuna dikkat çekti.
“İnsan trajedisi var”
Bu sebeple bu durumun nüansları ve gerçek özelliğinin kaybolduğunu ve gerek sosyal medyada gerekse de sokaklarda aşırı hareketler veya aşırı görüşlerle bu konunun üzerine gidildiğini ifade eden Sözen şöyle devam etti:
“Burada bir insan trajedisi var. Hamas saldırıları ile ölen masum insanlarla alakalı hem de daha sonra bugünkü İsrail hükümetinin kullandığı orantısız güçle hayatını yitiren, özellikle de aralarında çoluk çocuk kadınların olduğu masum Filistinli insanların içinde olduğu bir trajedi izliyoruz. Arka planına baktığımızda Gazze üzerinde uzun bir süredir on yıllar boyu süren bir abluka var. Abluka olması Hamas’ın terörist hareketler kullanarak masum insanları öldürmesini meşru kılmıyor.”
Sonan: Binlerce sivilin yaşamına mal oldu
UKÜ Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Doç. Dr. Sertaç Sonan, son birkaç yıldır insanlığın çok karanlık bir dönemden geçtiğini belirterek önce Covid-19 salgını ve onun getirdiği ekonomik olumsuzlukları, sonrasında ise Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı işgal girişiminin dünyada yarattığı şok etkisini anımsattı.
Sonan, son olarak da ülkemizden sadece birkaç yüz kilometre ötede, İsrail’le Hamas arasında savaş yaşandığını ifade ederek dünyada bunların gölgesinde kalan birçok başka çatışmanın daha olduğuna dikkat çekti.
“Öyle bir noktaya geldik ki, artık, hemen yanı başımızdaki Suriye’de süren iç savaşla ilgili konuşmuyoruz bile” vurgusu yapan Sonan, İsrail’le Hamas arasında yaşanan savaşın henüz bir ay bile olmadan, binlerce sivilin, çocuğun, yaşamına mal olmuş bir durumda olduğunu kaydetti.
“Kabus senaryosu; İran’ın da bu çatışmaya dahil olmasıdır”
Sonan, İsrail’le Hamas arasında yaşanan acımasız savaşın yakın zamanda sona ereceğine dair herhangi bir umut ışığının görünmediğini söyleyerek bu savaşın tüm insanlık adına bir utanç vesilesi, kabul edilemez bir durum olduğunun altını çizdi.
Sivillerine karşı yapılan terör saldırısına orantısız ve uluslararası hukuka aykırı bir şekilde cevap veren İsrail’e karşı Ortadoğu’da artmakta olan tepkinin, çatışmanın daha da genişleme ihtimalini yükselttiğini belirten Sonan şöyle devam etti:
“Örneğin Hizbullah ve dolayısıyla Lübnan’ın da savaşa dahil olma ihtimali maalesef yüksek görünüyor. Her iki grubun hamisi durumundaki İran’ın da bu çatışmaya dahil olması ihtimali ise kâbus senaryolarından bir tanesi.
En iyi ihtimalde dahi, İsrail ile bazı Arap ülkeleri arasında son yıllarda başlayan ve Suudi Arabistan’ın da yakın zamanda katılması beklenen yumuşama süreci, Gazze’de yaşananlardan sonra, ciddi bir şekilde sekteye uğramış durumda. Aynı şeyi Türkiye-İsrail ilişkileri için de söylemek mümkün.
Dahası, bu ortamda, tüm dünyada zaten yükselmekte olan kimlik siyasetinin, bir başka deyişle ‘bize karşı onlar’ zihniyetinin, daha da artması kaçınılmaz görünüyor. Hükümetlerin ya da belli radikal grupların yaptığından, o gruba mensup tüm bireylerin sorumlu tutulması gibi tehlikeli tutumlar, tüm dünyada Yahudi ve Müslüman karşıtlığını da körüklemekte, bu da özellikle çok kültürlü ülkelerdeki iç barışı bozma potansiyelini de beraberinde getirmektedir.”
“Ülkemizin zarar görme riski var”
Sonan, son yıllarda, Orta Doğu’dan binlerce yabancı öğrenci ve İsrail’den çok sayıda yatırımcıya ev sahipliği yapan ülkemizin bu durumdan zarar görme riski taşıdığına dikkat çekerek özellikle ülkemizdeki siyasetçilerin verdikleri beyanatlarda bu konuya hassasiyet göstermesinde büyük fayda gördüğünü söyledi.
Yorumlar kapalı.