“Kıbrıs Türkü itibar etmedi”… UBP Genel Sekreteri Oğuzhan Hasipoğlu, “Bu seçim Rum siyasetinin adadaki durumu normalleştirmeye yönelik çabasının bir ürünüdür. Ancak Kıbrıs Türk halkı yüzde 95 seçmeni ile bu seçime hiçbir şekilde itibar etmeyerek, gerçekleşebilecek en düşük katılımla cevap vermiş oldu.” diye konuştu.
“AP insan hayatına doğrudan etki edemiyor”… CTP Genel Sekreteri Asım Akansoy, Avrupa’da da Kıbrıs’ta da AP seçimlerine genel olarak katılımın düşük olduğuna dikkat çekerek, bu durumu AP’nin ürettiği kararların insanların hayatlarına doğrudan yansıyan etkilerinin çok fazla olmamasına bağladı.
Cemre CEMALİ
Güney Kıbrıs’ta önceki gün gerçekleştirilen Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde Güney kayıtlarına göre 103 bin civarındaki Kıbrıs Türk seçmenin sadece 5 bin civarı oy kullandı.
Seçimlerde, DİSİ iki, AKEL, DİKO ve ELAM partileri birer milletvekilli çıkardı. Yabancı düşmanlığı ile dikkat çeken ELAM’ın Avrupa Parlamentosu’na vekil yollaması dikkatlerden kaçmazken, genç bir Youtuber olan 24 yaşındaki bağımsız aday Fidias Panayotu’nun seçimi kazanması ise sürpriz olarak nitelendirildi.
AP seçim sonuçlarına göre sağ partilerin oylarındaki artış gözleri Kıbrıs sorununa olası etkilerine çevirdi.
Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Sekreteri Oğuzhan Hasipoğlu ve Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Sekreteri Asım Akansoy Güney Kıbrıs’ta gerçekleştirilen AP seçim sonuçlarını KIBRIS’a değerlendirdi.
Hasipoğlu: Katılım düşüktü
UBP Genel Sekreteri Oğuzhan Hasipoğlu, AP seçimlerinde oy kullanılması yönündeki çağrılara ve KKTC’de yapılan propagandalara rağmen büyük bir çoğunlukla halkın buna itibar etmediğini ifade ederek “Güney kayıtlarına göre 103 bin seçmenin sadece 5 bin 266’sı oy kullandı. Düşük bir oran olduğunu görüyoruz.” dedi.
Hasipoğlu, DİSİ’nin yine iki parlamenter çıkardığını, AKEL’in 1’e düştüğünü, ELAM’ın 1 parlamenter kazandığını söyleyerek en büyük sürprizi yüzde 19.4’lük oy alan sosyal medya fenomeni 24 yaşındaki Fidias Panayotu’nun yaptığını belirtti.
Aşırı sağ partilerden ELAM, DİKO, EDEK’in birer milletvekili çıkardığını kaydeden Hasipoğlu, “toplam oyları yüzde 30 dolayısıyla Kıbrıs sorunu bağlamında hiçbir şekilde federasyonla ilgili bir iradenin oluşmasının ihtimal dahilinde olmadığını bu seçim göstermiş oluyor” vurgusu yaptı.
Hasipoğlu, sağ partilerin büyük bir çoğunluğunu 6 vekilden sadece 1 vekilin sol, diğer 5 vekilin sağ partiden olduğunu ifade ederek “Bu şekilde baktığımızda yüzde 90 sağ kazandı. Bunun yüzde 30’u da ELAM, DİKO, EDEK aşırı sağ partiler.” dedi.
“KKTC devleti vardır, halk kendi temsilcilerini seçecek”
Kıbrıs Türk temsilcilerinin veya vekillerinin tarihin hiçbir döneminde Rum tarafında yapılan bir seçimle seçilmediğini anımsatan Hasipoğlu, “Kıbrıs Türk halkı egemenliğini, statüsünü ve geleceğini Rum tarafının rızasına teslim etmeyi asla kabul etmez. Bu 1960 cumhuriyetinde de böyleydi, Kıbrıslı Türkler kendi temsilcilerini seçerdi. Annan Planı kabul edilseydi onda da böyleydi. KKTC devleti vardır. KKTC halkının temsilcilerini KKTC halkı seçmeye devam edecektir.” ifadelerine yer verdi.
Hasipoğlu, KKTC halkının AP seçimlerine katılımının düşük olmasının nedenlerini şu sözlerle anlattı:
“AP’den bize ne fayda geldi? Bize vermiş olduğu hangi sözü tuttu? Doğrudan Ticaret Tüzüğü Annan Planı sonrasında kabul ettikleri bir karardı. Bununla ilgili bir düzenleme yapılması yönünde bir karar vardı. Rum milletvekilleri AP’ye girdikten sonra bu tüzüğün tamamen AP’nin gündeminden kaldırılması için talepte bulundular. Bunun mücadelesini verdiler. AP’ye giden meclisimizi temsil eden bir vekil olarak ben bunu yaşadım. DİSİ milletvekilleri o zaman bunun tamamen ortadan kaldırılması için talepte bulundu. Biz bunun Avrupa’nın bir sözü oluğunu söyleyerek gündemden kalkmasını engelledik. Hiçbir zaman da yürürlüğe girmedi. İzolasyonların, kısıtlamaların kalkması hiçbir zaman yürürlüğe girmedi. Bu anlamda baktığınızda AP’nin bize ne faydası oldu.”
Hasipoğlu, yasama faaliyeti sunan AP’de bazı görüşler raporlar ortaya çıktığını ancak bugüne kadar bir tane bile olumlu kararın çıkmadığını söyleyerek “Kıbrıs Türk halkı bu zamana kadar uluslar arası camiaya veya Avrupa’ya yanlış mı yaptı? Hayır, ama hep cezalandırılan biz olduk.” dedi.
“Halk en düşük katılımla cevap vermiş oldu”
UBP Genel Sekreteri Oğuzhan Hasipoğlu, “Mücadelemiz hakkımız olan uluslar arası eşit statümüzü teyit ettirmek ve uluslar arası görünürlülüğümüzü daha da artırmaktır” diyerek Rum tarafında yapılan AP seçimleri ile ilgili değerlendirmede bulundu:
“AP’nin adaya ve Kıbrıslı Türklere bakış açısı bir kez daha gözler önüne serilmiştir. AB için çözüm; ‘Kıbrıs Türk halkı ancak Rumların altında yapılan seçimlerle dünyaya açılabilir ve statü kazanabilir.’ Bu seçim de Rum siyasetinin adadaki durumu normalleştirmeye yönelik çabasının bir ürünüdür. Ancak Kıbrıs Türk halkı da yüzde 95 seçmeni ile bu seçime hiçbir şekilde itibar etmeyerek, gerçekleşebilecek en düşük katılımla cevap vermiş oldu.”
Akansoy: AP kararlarının doğrudan yansıyan etkisi yok
CTP Genel Sekreteri Asım Akansoy, AP seçim sonuçlarının Avrupa’da sağ partilerin yükselişte olduğunu gösterdiğini belirterek “Bundan sonraki süreç zaten bir süre önce başlayan milliyetçi yükselişi bir şekilde etkin kılacaktır.” ifadelerini kullandı.
Avrupa’da da Kıbrıs’ta da AP seçimlerine genel olarak katılım her zaman düşük olduğuna dikkat çeken Akansoy, bu durumun AP’nin ürettiği kararların insanların hayatlarına doğrudan yansıyan etkilerinin çok fazla olmamasının bir etkisi olduğunu söyledi.
Akansoy, bu nedenle AP seçim sonucunun Kıbrıs sorununu çok fazla etkileyeceğini düşünmediğini dile getirerek “Kıbrıs sorunu ülkelerin ulusal çıkarları çerçevesinde ürettikleri görüşler bağlamında şekilleniyor ve gelişiyordu. Burada liderlik önemli. Kıbrıs sorunu, Filistin ya da başka bölgelerde olduğu gibi bölgesel sorunların çözümüne yönelik olarak liderlerin ortaya koyacağı cesaretli ve kararlı tavırlar bundan sonraki süreci belirleyecektir diye düşünüyorum.” vurgusu yaptı.
“Popülist eğilimler hakim”
AP seçim sonuçlarına ilişkin ilk değerlendirmesini yapan ve Kıbrıs özelinde çok fazla değişen bir şey olmadığını belirten Akansoy, sözlerine şöyle devam etti:
“Güneyde bir sosyal medya fenomeninin kazanması çok enteresan ve elbette siyasetçiler açısından üzerinde düşünülmesi ve tartışılması gereken bir konudur. Dünya genelinde de siyasetin bir itibarsızlaşma içinde olduğunu, dolayısıyla da arada bu gibi fenomenlerin ortaya çıktığını görüyoruz. Arjantin’de başkanlık seçimlerinde bunu gördük. Başka ülkelerde de yaşandı. Giderek daha fazla popülist eğilimlerin hakim olduğu bir dönemden geçiyoruz. Yani popülizm; içi boş, siyasi değerlerden yoksun, belli bir hedefi olmayan, belli bir amacı olmayan, günü kurtarmaya dönük yaklaşımlarla kendini var ediyor.”
Akansoy, popülizm ile aşırı sağ arasında doğrudan doğruya bir ilişki olduğunu söyleyerek bu durumu şöyle açıkladı:
“Kıbrıs sorununda denklemde bir değişiklik yaratacağına inanmıyorum. Kıbrıs sorununda durum bellidir. Türkiye’nin AB ilişkilerine endekslenmiş bir durum olduğunu gözlemlemekteyim. Bir de Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar’ın kesinlikle benimsemediğimiz yanlış bulduğumuz politikasının yaratmış olduğu büyük bir sıkışıklık var. Kıbrıslı Türkler bu politikadan dolayı kuşatılmışlık içindedir. Kendi kendilerini dünyadan izole eden bir ülke bir bölge halindeyiz. Bunun değişmesi için dünyaya daha çok entegre olan ve hak arayışlarını ortaya koyan bir siyasetin izlenmesi gerekiyor. Bizim yaklaşımımız genel olarak budur. Mücadele de hak arayışları da masada olur. Masadan kaçarak, reddederek, güneyi ve Birleşmiş Milletleri (BM) karşımıza alarak bir yere varabilmek mümkün değildir.”
“İnsanlar arayış içerisine giriyor”
Akansoy, son zamanlarda gözlemledikleri ve kamuoyu yoklamalarının da ortaya koyduğu bir duruma dikkat çekerek “Kıbrıs sorunu ile ilgili ortaya koyulan ‘egemen siyasetin’ sonucunda insanlarda ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ne veya ilhaka yönelik eğilimler ortaya çıkıyor. Günün sonunda insanlar arayış içerisine giriyor çünkü yaratılan herhangi bir boşluk ciddi savrulmaları da beraberinde getirmektedir. Temel siyasetinizi dünya odaklı, çözüm odaklı, hak arayışı odaklı temelden çıkarırsanız dünyayı da karşınıza alırsanız insanlar kendilerine sığınacak bir liman arar. Bu da hiç beklemediğimiz sonuçları da beraberinde getirebilir.” diyerek ilk gözlemlerini anlattı.
Yorumlar kapalı.