Dünya genelinde 38 ila 40 milyon kişi, ölümcül olabilen AIDS enfeksiyonu taşıyor.
Vaka sayısı küresel ölçekte düşüşe geçerken Türkiye’de ise olumsuz bir tablo var.
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde son dönemde her hafta yeni vakalar tespit ediliyor.
Üstelik bu hastaların çoğu tesadüfen bulunuyor.
“Gizli pandemi gibi konuşuluyor bizim aramızda”
NTV’ye konuşan Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sıla Akhan, şu değerlendirmelerde bulundu:
Polikliniğe her hafta 1-2 tane yeni hasta geliyor. Bunların bir kısmı gerçekten hastalığın başında olan kişiler, bir kısmı da çok geç tanıda olan insanlar. Aslında bambaşka şikayetlerle bambaşka bölümlerde buluyoruz. Çünkü o hastaneye o tetkik için yatmış oluyor ve HIV enfeksiyonun pozitif olduğunu görüyoruz. Bu konuda çalışan hekimlere ulaştığı için onlar için sayısı fazla. Ama tabii ki sıra dışı bir fazlalık ve bir yandan da test yapılmasını teşvik açısından önemli. Çünkü enfeksiyonu olup da bulaştırmaya devam eden, aynı zamanda bilmeyen çok kişi var. O nedenle gizli pandemi gibi konuşuluyor bizim aramızda da.
“Sürekli bir savaş oluyor”
Salgın sürecinde HIV testi yaptıranların sayısı azaldı.
Damgalanma ve ayrımcılığa maruz kalma korkusu, hastalıktan şüphe duyanların da testten uzak durmasına, tanı almamasına neden olduğunu söyleyen Prof. Dr. Akhan şunları söyledi:
HIV öyle bir enfeksiyon ki 10 yıl hiçbir şikayet yapmadan normal hayatın sürdürülmesini sağlıyor. Ama bu şekilde devam ederken immün sistemi yıpratıyor. Sürekli bir savaş oluyor. İmmün yaşlanma deniyor buna. Eğer 10 yılı geçirmişse hastanın geri dönüşü çok zor oluyor. Mutlaka üzerine gidilmesi gereken anonim test merkezleri olsun insanlar rahatlıkla bunu çünkü bu da bir mücadele.
HIV, bağışıklık yetmezliğine neden oluyor. Erken teşhis ve düzenli tedavi, hastaların hayatlarını olağan şekilde sürdürmesini sağlıyor.
Türkiye’de geçen yılın verilerine göre HIV ile yaşayan 35 bin 807 kişi var. HIV’in neden olduğu enfeksiyonunun ileri evresi ise AIDS olarak adlandırılıyor.
HIV/AIDS neden olur?
HIV, vücudun hastalıklarla mücadele etmesine yardımcı olma konusunda büyük rol oynayan beyaz kan hücreleri olan CD4 T hücrelerini yok eder.
Kişi ne kadar az CD4 T hücresine sahip olursa bağışıklık sistemi de bir o kadar zayıflar.
AIDS’e dönüşmeden yıllar önce çok az belirti veya hiç semptom göstermeden HIV enfeksiyonu geçirilmesi mümkündür. AIDS tanısı, CD4 T hücre sayısı 200’ün altına düştüğünde veya ciddi bir enfeksiyon, kanser gibi AIDS’i tanımlayan bir komplikasyona sahip olunduğunda konur.
Tedavisi olmadığı için kronik bir şekilde kişinin vücudunda ömür boyu kalır ancak ilaçlarla birlikte kontrol altına alınmaya çalışılır.
HIV/AIDS nasıl bulaşır?
HIV virüsü; enfekte bir kişinin kanı, menisi, vajinal sıvıları, anne sütü ve rektal sıvıları yoluyla başka bir kişiye bulaşır.
Her cinsiyetten insanlar HIV’e yakalanabilir ve HIV virüsünü yayarak AIDS hastalığının oluşumuna neden olabilir. Korunmasız bir şekilde cinsel birliktelik yaşamak ve uyuşturucu almak için iğneleri paylaşmak, HIV’in en yaygın yayılma yolları olarak kabul edilir.
HIV virüsü vücuda ağızdan, anüsten, penisten, vajinadan veya kırık derinizden girebilir. Bir kesik ya da yara olmadığı sürece deriden geçemeyen HIV virüsü ayrıca hamile kişilerden bebeklere de geçebilir.
Doğurganlık çağındaki tüm kadınların AIDS konusunda bilgilendirilmesi ve gerekiyorsa test uygulanması önerilir. Hamile anneye ve doğum sonrasında bebeğe koruyucu ilaç tedavisi uygulanarak bulaşma riski önemli oranda önlenebilmektedir.
HIV/AIDS belirtileri nelerdir?
HIV virüsü ile enfekte olan kişide ateş, terleme, döküntü, boğaz, ağrısı, yorgunluk ve ağız ülserleri görülür.
HIV’in 3. aşaması olan AIDS durumunda hızlı kilo kaybı, tekrarlayan ateş ve geceleri sıklaşan terlemeler, aşırı yorgunluk, lenf bezlerinde şişme, hafıza kaybı ve depresyon gibi nörolojik sorunlar, ağız, makat ve cinsel organda yara oluşması gibi belirtiler ortaya çıkar.
Yorumlar kapalı.