Emine DAVUT YİTMEN
Rum Yönetimi, 25 yıl sonra ilk kez rota değiştirerek, bir vatandaşının Taşınmaz Mal Komisyonu (TMK) aleyhinde AHİM’de açılan davaya müdahil olmayı kabul etmeyip, TMK’nın yasal zeminde çalıştığını benimsedi.
KIBRIS’a konuşan güvenilir kaynaklar, Rum Yönetimi’nin kendi ülke vatandaşının davasını desteklemekten kaçınmasının, TMK’nın işlevselliğini onaylamak olarak değerlendirdi.
Yurt dışında yaşayan Kıbrıslı Rum Andriani Joannou’nun avukatı Achilleas Demetriades ise konuyla ilgili açıklamasında TMK’nın etkinliği konusunda Türkiye aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AHİM) huzurunda açılan bir davanın sonucunun, Rum hükümetinin dava sürecine katılmayı reddetmesi nedeniyle tehlikeye düşmüş olabileceğini kaydetti.
Rum Başsavcı Costas Clerides ise kararı teyit etmesine rağmen, davanın Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devreye girmesi için hiç de uygun olmadığını yönündeki düşüncesini belirttiği bildirildi.
2008’de TMK’ya başvurdu
Joannou’ya, 1997 yılında teyze/halasından (aunt) Karpaz’daki Kumyalı köyünde takriben 18 dönüm alanlık bir arazi miras kaldı.
Joannou, 2008 yılında TMK’ya başvurarak, Kıbrıslı Rum bir yeminli bilirkişi tarafından yapılan bir değerlendirme temelinde, arazinin rayiç değeri ile kullanım kaybından doğan zararının tazmini için 2,6 milyon Euro tazminat talep etmişti. 80 bin Euro’nun biraz üzerinde tazminat teklif edilen Joannou, bu teklifi reddetmişti.
Başvuru sahibinin uzun ertelemeler ve güçlüklerle karşılaştığı, bunların arasında sürekli olarak kanıtlayıcı/yazılı belge talep etmek zorunda kalmasının da Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Madde 6’da yer aldığı şekliyle “makul sürenin” ihlali niteliğinde olduğunu iddia edilmişti.
2014 yılında Joannou, AİHM’e başvurarak, sekiz yıllık bu gecikmenin, Kıbrıs’ın kuzeyinde sahip oldukları arazileri için tazminat talep eden şahıslar için TMK’nın etkin bir iç hukuk yolu olmadığını öne sürdü.
2010 yılından bu yana benzer davalarda, TMK’yı etkili bir iç hukuk yolu olarak tanıyan AİHM, söz konusu davalar kendi huzuruna getirilmeden önce, tüm iç hukuk yollarının tüketilmesi gerektiğini talep etmişti .
Demetriades’in şikayeti ise, mevcut iç hukuk yollarını tüketmemiş olması gerekçesiyle derhal reddetmek yerine, AİHM’in davayı kabul ettiğine dairdi.
TMK etkin iç hukuk yolu
Kaynaklar, Avukat Demetriades’in , TMK’nın ilk kez etkinliğinin inceleneceği bir dava olması nedeniyle önemli bir gelişme olduğunda ısrar etmesine rağmen, daha önceden Meleagrou–Türkiye davasında TMK’nın etkili bir iç hukuk yolu olduğu kabul edildiğini anımsattı.
Davanın seyri sırasında, Türkiye ve başvuran görüşleri dosyalandı. Davaya müdahil olmama kararı olan Kıbrıs Cumhuriyeti içinse son dosyalama tarihi olarak, 21 Ekim’in (bugün) verildiği öğrenildi.
Demetriades, Başsavcı Clerides’in AİHM temsilcisi olarak siyasi yolla atanmış olduğuna dikkat çekerek, “Anlaşılan o ki, AİHM’deki Kıbrıs Cumhuriyeti temsilcisi, devletin dava sürecine katılmayacağına karar vermiştir ” yorumunda bulunmuştu.
Demetriades, davada söz konusu olan sadece bu dava özelinde verilecek olan tazminatın seviyesi değil, bunu takip edecek olan benzer tüm davalardaki tazminatlar olduğunu kaydetmişti.
Demetriades, bu durumun önemli bir rota değişikliğine işaret ettiğini çünkü geçtiğimiz 25 yıl zarfında, diğer 35 kadar davada Kıbrıs Hükümeti’nin müdahil olarak yurttaşlarını savunduğunu aktarmıştı.
Clerides: Dava, Cumhuriyet’in devreye girmesi için uygun değil
Rum Başsavcı Costas Clerides ise kararı teyit etmesine rağmen, davanın Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devreye girmesi için hiç de uygun olmadığını yönündeki düşüncesini belirttiği bildirildi.
Rum basınında yer alan haberlere göre, Clerides, başvuranın AİHM huzurundaki şikâyeti henüz karara bağlanmadığından, davanın esasına ilişkin herhangi bir konu ile ilgili bir yorum yapmaktan kaçınmak zorunda olduklarını ifade ederek,
“Bu aşamada, yalnız şunu söyleyeyim ki; nüfusun bir grubunu etkileyen ve emsal oluşturan ciddi bir ilke sorununu davaya taşıma sorumluluğu üstlenen bir sivil vatandaşın, olaydan sonra Cumhuriyet’in mutlaka müdahil olması gerektiğini ve kendileri tarafından yaratılmış olan görüş ve çıkmazların desteklenmesini talep edemez.”
Clerides, özellikle bu konu hakkında görüşü alınan uzmanın yanı sıra, davayı inceleyen tüm Yasal Hizmetler personelinin söz konusu davanın, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin müdahil olması uygun olmadığı görüşü verdiğini de sözlerine ekledi.
Yorumlar kapalı.