
Güreşte 86 kilo serbest stilde yarışan milli gururumuz Ömer Özyıldırım, başarı hikâyesini KIBRIS’a anlattı:
“Dış temaslar motive ediyor”… Milli güreşçimiz Ömer Özyıldırım, Rusya’da düzenlenen ve 17 farklı ülkeden sporcunun yer aldığı Ivan Yarygin Turnuvası’na katıldığını ifade ederek, “Bu, dünyanın en büyük Grand Prix turnuvalarından biri. Ocak ayında orada KKTC’yi temsil ettik.” diyerek, sporcuları en çok motive eden noktanın dış temaslar olduğuna vurgu yaptı.
Cemre CEMALİ
Ülkemizi, Türkiye Güreş Milli Takımı’nda temsil eden milli güreşçimiz Ömer Özyıldırım, minderde büyük başarılara imza atıyor.
Kara Harp Okulu mezunu genç teğmen Özyıldırım, güreşe olan tutkusuyla başarıdan başarıya koşuyor.
Okulun güreş takımına da seçilen milli sporcumuz Ömer Özyıldırım, üç yıl boyunca takım kaptanlığı görevini üstlendi ve birçok turnuvaya katıldı.
Kıbrıslı Türk milli güreşçimiz, son olarak dünyanın en prestijli güreş turnuvalarından biri olan olimpiyat, Avrupa ve dünya şampiyonalarında mücadele eden güreşçilerin katıldığı Ivan Yarygin Kupası’nda mindere çıktı.
Özyıldırım, ocak ayında Rusya’da düzenlenen bu uluslararası güreş turnuvasına katılarak, yarışı, genel sıralamada 16’ncı sırada tamamladı.
86 kilo serbest stilde yarışan Özyıldırım’ın esas hedefi, 2027 yılında Arjantin’de düzenlenecek askeri olimpiyatlara katılmak. Milli güreşçimiz çalışmalarını bu doğrultuda sürdürüyor.
Ulusal ve uluslararası arenalarda boy gösteren milli güreşçimiz Ömer Özyıldırım, kariyerindeki dönüm noktalarını ve başarı hikâyesini KIBRIS okuyucuları için paylaştı.
“2013 yılında güreşe başladım”
KKTC Güreş Federasyonu milli güreşçisi Ömer Özyıldırım, hem Türkiye Güreş Milli Takımı’nda, hem de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti adına ülkesini temsil etmenin gururunu yaşadığını ifade ederek güreşe nasıl başladığını anlattı.
Güreş kariyerine, 2013 yılında Bülent Ecevit Anadolu Lisesi’nde başladığını belirten Özyıldırım, o dönem okulda baş muavin olarak görev yapan ve aynı zamanda deneyimli bir güreşçi olan Volkan Altan Avcı’nın teşvikiyle bu spora adım attığını anlattı.
Özyıldırım, Avcı’nın güreşte Türkiye ikinciliği gibi önemli derecelere sahip olduğunu söyleyerek, ayrıca Türkiye Güreş Federasyonu Başkanı Taha Akgül’ün babasıyla takım arkadaşı olduğunu da sözlerine ekledi.
Onu, kendisine rol model aldığını kaydeden Özyıldırım, hem okulunu, hem de ülkesini en iyi şekilde temsil edebilmek için o dönemde düzenlenen okullararası turnuvalara katıldığını hatırlattı.
Özyıldırım, güreş kariyerinde öncelikli olarak ülkemizde gerçekleştirilen müsabakalara katıldığını ve
liselerarası ulusal müsabakalarda 4 yıl üst üste şampiyon olduğunu ifade ederek, ardından 2017 yılında Yakın Doğu Üniversitesi’nden (YDÜ) Erhun Tekakpınar ile yollarının kesiştiğini söyledi ve şöyle devam etti:
“O dönemden itibaren Yakın Doğu Üniversitesi sporcusu olarak liglerde güreşmeye başladım. YDÜ’de güreşe devam ettiğim yıllarda Erhun Tekakpınar ve Ömer Çavuşoğlu hocalarımızla çalışma fırsatı buldum.
Onların emeği de üzerimizde çok..”
Özyıldırım, böylelikle şampiyonlukların da peşi sıra gelmeye başladığının altını çizerek, şunları kaydetti:
“2018 yılında KKTC’yi Dr. Fazıl Küçük Oyunları’nda temsil etme hakkı elde ettim ve oradan bronz madalya kazandım. Ardından 2019 yılının nisan ayında ilk kez Zafer Kupası’nda Türkiye Milli Takımı adına yarışmaya başladım. Daha sonra Fevzi Şeker Türk Dünyası Oyunları’nda, Rusya’da çeşitli uluslar arası müsabakalara katıldım.”
Türkiye milli takımı
Milli güreşçi Özyıldırım, 2019 yılında, öncelikle Dünya Güreş Federasyonu lisansının çıkarıldığını ifade ederek, ardından Dünya Güreş Federasyonu’nun düzenlediği müsabakalara Türkiye Milli Takımı adına katılmaya başladığını belirtti.
Özyıldırım, 2020 yılında Kara Harp Okulu’na giriş yaptığını söyleyerek burada da güreş sporundan kopmadığını anlattı.
Okulun güreş takımına seçilen milli sporcumuz Ömer Özyıldırım, üç yıl boyunca takım kaptanlığı görevini üstlendiğini ve birçok turnuvaya katıldıklarını ifde etti.
Özyıldırım, Türkiye’deki milli takım antrenörlerinin de kendisi üzerinde büyük emekleri olduğuna dikkat çekerek, “Türkiye’de oluşum güreşteki performansımı geliştirebilmem adına çok büyük katkı sağladı” vurgusu yaptı.
Hedef; askeri olimpiyatlar
İleriye yönelik hedeflerinden bahseden Özyıldırım, ana hedefinin 2027 yılında Arjantin’de düzenlenecek olan askeri olimpiyatlar olduğunu belirtti.
Özyıldırım, çalışmalarının bu noktada ilerlediğinin altını çizerek, askeri olimpiyatlar hakkında bilgi verdi:
“Askeri olimpiyatlar, sivillerin katıldığı olimpiyatlardan farklıdır. Sadece askeri sporcular katılabilir. Zorluk derecesi olimpiyatlara denktir. Çünkü askerlik görevi yapan sporcuların da katıldığı bir olimpiyattır.”
Milli güreşçi Özyıldırım, güreşin satranç gibi bir zeka oyunu olduğunun altı çizerek “Güreşte rakibinizi yenebilmek için onun yapacağı hamleyi önceden sezmeniz ve bir hamle sonrasını zihninizde belirlemiş olmanız gerekiyor” dedi.
Özyıldırım, olimpiyatlarda yarışabilmek için Avrupa Şampiyonası, Dünya Şampiyonası gibi olimpiyat kotası veren turnuvalar olduğunu belirterek, bu turnuvaların bazılarında ilk 5’e, bazılarında ise ilk 3’e giren sporcuların olimpiyat için kota aldığını açıkladı.
Güreş sporunda olimpiyatlarda; Kadınlar, Erkekler Serbest Stil ve Erkeklerde Grekoromen Stil olmak üzere
3 kategori olduğunu kaydeden Özyıldırım, “Erkekler Serbest Stilde güreşirken vücudun tüm bölümüne temas edilebiliyor. Erkeklerde Grekoromen Stilde ise vücutta bel üstü hareketler yapılabiliyor, bel altına temas olmuyor” şeklinde konuştu.
“86 kilogramda Serbest Stil’de yarışıyorum”
Özyıldırım, güreş branşında en önemli noktanın sıkletler, yani kilo aralıkları olduğunun altını çizerek, rakipleri belirleyen en önemli kriterin sıkletler olduğuna dikkat çekti, şöyle konuştu:
“Şu an güncel olarak 10 sıklet var. Ben 86 kilogramda Serbest Stil’de yarışıyorum. Benim bulunduğum yaş kategorisi büyükler yaş kategorisi. Burada yaşın bir önemi yok. 18 yaşın üzerine olan herkes güreşebiliyor. Ancak, bulunduğunuz turnuvanın kurallarına bağlı olarak 1 ya da 2 kilo tolerans olabiliyor.”
Özyıldırım, Dünya Güreş Federasyonu’nun belirlediği kurallar çerçevesinde güreş müsabakalarındaki sürenin yaş gruplarına göre değişiklik gösterdiğini belirterek, “Büyüklerde ve gençlerde 3’er dakikadan 2 periyot şeklinde yapılıyor. Birbirine rakip olan iki kişinin mindere gelmesiyle güreş başlıyor. Aynı kilogramda ve aynı güçte olan iki kişi 6 dakika boyunca rakibini yenmek için mücadele ediyor” vurgusu yaptı.
Hazırlık süreci
Yarışma öncesi nasıl bir hazırlık geçirdiğini anlatan Özyıldırım, mindere çıkmadan önceki hazırlık sürecinde uzun dönemli kamplar olduğunu anlattı, şöyle devam etti:
“Yarışmadan 6 ay öncesine kadar bir kondisyon dönemimiz var. Uluslar arası müsabakalara hazırlanırken antrenörlerimiz eşliğinde 15 gün boyunca süren kamplar yapılıyor. Çeşitli antrenmanları bu kamplarda gerçekleştiriyoruz. Türkiye’de derece yapan ve milli takıma giren sporcular bu kamplarda yer alıyor. Güreş; bireysel bir spor olarak görünse de bu kamplarda antrenman veren partnerinizden tutun, aşçısı, fizyoterapisti, masörü, doktoruna kadar bir ekip çalışması var.”
Özyıldırım, güreşin süreklilik isteyen bir spor olduğuna vurgu yaparak, “1 aylık bir off sezonumuz dışında 11 ay boyunca antrenmanlarımıza devam ediyoruz. Antrenmanları keserseniz bu sizi geriye atar” diye konuştu.
En çok zorlandıkları konunun kilo ayarlaması olduğunu belirten Milli Güreşçi Özyıldırım, “86 kiloda yarışıyorum ama antrenman dönemlerinde kilom 90-91 kilogramlara kadar çıkıyor. Böylece müsabakaya gitmeden 2-3 hafta önceden kilo ayarlamasına başlıyorum. Vücut ağırlığımı kendi sıkletimdeki kilograma düşürmeye çalışıyorum. Bu dönemde beslenme düzenim daha çok protein ağırlıklı oluyor” ifadelerini kullandı.
Sakatlık riski var mı?
Özyıldırım, halk arasında güreşin “sakatlık sporu” olduğuna yönelik yaygın olarak yanlış bilinen bir algı olduğuna dikkat çekerek güreşte diğer branşlara nazaran daha az sakatlık riski olduğunu vurguladı.
İyi bir hazırlık süreci ile bu riskin minimalize edilebileceğinin altını çizen Özyıldırım, ülkemizde güreşe olan ilgiye dikkat çekti, şunları anlattı:
“İlgi artıyor. Kadın güreşinde de bir ivme yakalanmaya başlandı ve son 3 yıldır da bu devam ediyor. Erkeklerde ise KKTC Güreş Federasyonu olarak yurtdışında temsiliyet sağlanması anlamında önemli bir yol kat edildi. Sporcuları da en çok motive eden dış temaslardır. Bu devam ettikçe güreşe olan ilgi de katkı da artacaktır.”
Özyıldırım, güreşe ilk başladığı zamanlar kendini KKTC Şampiyonu olarak gördüğünü ancak süreç içerisinde hedefinin daha da ileriye yükseldiğini kaydederek “Zaman geçtikçe Türkiye’ye geçiş yaptıktan sonra bu hedef ve çitalar yükseldi bizim için. Çünkü belli bir potansiyel ve çalışma ortamı yakaladıktan sonra hedefler de daha üstlere çıkar. Bende de öyle oldu.” dedi.
Müsabakalar
Her yıl antrenörlerinin belirlediği müsabakalara katıldığını söyleyen Milli Güreşçi Özyıldırım, “Her yıl Türkiye Şampiyonası’na ve KKTC Şampiyonası’na katılıyorum. Öncelikle Türkiye Şampiyonası’na katılım sağlıyoruz. Türkiye Şampiyonası’na katıldıktan sonra milli takım belirleniyor. Ardından, uluslar arası müsabakalar başlıyor” diye konuştu.
Özyıldırım, şimdiye kadar hangi seviyedeki rakiplerle mücadele ettiğini de şöyle anlattı:
“Şu ana kadar Dünya, Olimpiyat ve Avrupa’da yarışan birçok kişi ile mücadele ettim. Avrupa Şampiyonu ve Dünya Şampiyonlarıyla da aynı minderlerde bulundum. Bu anlar bizim için çok özel çünkü KKTC’de kısıtlı imkânlara rağmen, imkan verildiğinde mücadele edebileceğimizi ve onlarla aynı seviyeye gelebileceğimizi gösteriyoruz.”
En önemli dereceler
Özyıldırım, bugüne kadar Rusya, Letonya, Litvanya, Estonya, Finlandiya, İsveç, Ukrayna gibi onu aşkın ülkede mücadele ettiğinin altını çizerek, en önemli dereceyi 2022 Yılında Estonya’nın Tallin kentinde yapılan turnuvada aldığını açıkladı:
“Tallin Open Uluslararası Güreş Turnuvası’nda üçüncü olarak bronz madalya kazandım. Hem ülkemizin bayrağını göndere çekmek, hem de orada dünyanın en iyi güreşçileri ile boy göstermek benim için çok özeldi.
Ekim 2024’te İsveç’te düzenlenen uluslararası güreş turnuvasında bronz madalya kazandığını belirten Milli Güreşçi Özyıldırım, 86 kg yerine 97 kg sıkletinde güreştiğini ve sakatlık yaşamasına rağmen kürsüye çıkıp üçüncü olduğunu ifade etti.
Özyıldırım, bu yıl ocak ayında Rusya’da Ivan Yarygin Turnuvasına katıldığını söyleyerek, 17 farklı ülkeden sporcunun yer aldığı turnuvada KKTC’yi temsil ettiğini açıkladı, şöyle konuştu:
“Bu turnuva dünyanın en büyük Grand Prix turnuvalarından biri olarak geçiyor. Buradaki en önemli amacımız ise temsiliyet durumuydu. Çünkü birçok ülke Ukrayna-Rusya savaşından dolayı Rusya’yı boykot ederek, oradaki müsabakalara katılmalarına izin vermiyordu. Rusya bir inisiyatif alarak bizi oradaki turnuvaya davet etti. Orada KKTC’yi temsil ettik. Bu katıldığım son turnuvaydı.”
Özyıldırım, güreş anında nabzının 180-190’lara kadar çıktığına vurgu yaparak güreşirken aklında sadece rakibini yenme olduğunu anlattı:
“Antrenmanda yaptığımız hareketleri yapmak ve hocalarımın verdiği taktikleri mindere aktarmak önemli. Ben de bunları yapıyorum ve aklımda sadece rakibimi yenmek oluyor. Bu psikolojik bir süreç, mental olarak bir hazırlık gerektiriyor. Güreş anında nabız 190’lara kadar çıkıyor. Nabız bu kadar yüksekken her şeyi düşünüp uygulamak gerçekten çok zor. Bu noktada atletik performans antrenörüm Celal Keleş hocamla çalışmalarımı sürdürüyorum.
Fotoğraflar/Godwin OSEIZA
Yorumlar kapalı.