Bağımlılıkla Mücadele Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Şafak Şahiner uyuşturucu bağımlılığı geliştikten sonra tedavisinin zor olduğuna vurgu yaptı.
Cemre CEMALİ
“KKTC Uyuşturucu ile Mücadele Stratejileri Paneli”nde uyuşturucu ile mücadele yöntemleri masaya yatırıldı. KIBRIS muhabirinin yakından izlediği panelde uzmanlar KIBRIS’a özel açıklamalarda bulundu.
Ankara Üniversitesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi, Bağımlılıkla Mücadele Uyguluma ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Şafak Şahiner ve Yakın Doğu Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kaya Süer bu alandaki çalışmalarına ilişkin önemli bilgiler paylaştı.
Doç. Dr. Şahiner, bağımlılığın tedavisinin çok zor olduğunu belirterek önemli olanın önleme çalışmaları olduğuna dikkat çekerken, Prof. Dr. Süer ise bağımlıların HIV ve Hepatit gibi hastalıklara daha kolay yakalanabildiklerini vurguladı.
Şahiner: Bağımlılık geliştikten sonra tedavisi zor ve külfetlidir
Ankara Üniversitesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi, Bağımlılıkla Mücadele Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Şafak Şahiner, bağımlılık geliştikten sonra tedavisinin zor ve külfetli bir hastalık olduğunu belirterek bu nedenle önlemenin önemine işaret etti.
Şahiner, bağımlılığın önlenebilen bir süreç olduğunu ve birkaç şekilde yapılabildiğini ifade ederek bunun için ne yapılması gerektiğini şu şekilde ifade etti:
“Birincil önleme; toplum düzeyinde yapılan bir önlemedir, genel nüfusta yapılır. Farkındalık geliştirmek için yapılan bir önleme çalışmasıdır. İkincisi risk grupları ile yapılan önleme çalışmasıdır. Risk altındaki bireylerde ya da tek tük madde kullanımı olan bireylerde yapılan bir önleme çalışmasıdır. Önce tarama ölçekleri ya da yöntemleri ile risk altındaki bireyler belirlenir ve onlarla ilgili psiko eğitimler ya da beceri eğitimleri geliştirilir. Üçüncül önleme ise madde bağımlılığı gelişmiş kişilerle yapılan önlemedir. Bu tedavinin bir parçasıdır, bu tedavi süresinde hastayı tutarak adli olayları, enfeksiyon riskini azaltmayı amaçlar böylelikle toplumda bağımlılığın azalmasını amaçlayan yöntemlerdir.”
Süer: HIV ve Hepatit C’ye yakalanma riskleri daha fazla
Yakın Doğu Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kaya Süer, uyuşturucu kullanan kişilerde ortaya çıkabilecek enfeksiyon hastalıkları olduğunu unutmamak gerektiğini ifade ederek özellikle uzun soluklu tedavi gerektirecek AIDS (HIV) veya kısa süreli de olsa tedavi gerektirecek Hepatit C hastalığının önde gelen hastalıklardan ikisi olduğunu açıkladı.
Süer, uyuşturucu kullanan kişilerin koklama, burundan çekme ya da damar yolu gibi farklı yollardan bunu yapabildiğini ve maddeleri vücutlarına alabildiklerine dikkat çekerek her türlü uyuşturucu madde kullanımı sonrasında ortaya çıkabilecek dürtülerdeki davranış şekilleri nedeniyle enfeksiyonların da ortaya çıkması muhtemel olduğunun altını çizdi.
Uyuşturucu madde kullanan kişilerin kendilerinde oluşabilecek enfeksiyon hastalıkları açısından risk altında olduklarını bilmesi gerektiğinin altını çizen Süer, “İstatistiki verilere göre konuşacak olursak damar içi uyuşturucu kullanan bir kişinin HIV’e yakalanma riski kullanmayan birine göre 35 kat daha fazladır. Dünyada Hepatit C vakalarının geneline baktığımızda bunların yüzde 60’ının uyuşturucu bağımlısı ve damar içi ilaç kullanan kişiler olduğunu görüyoruz.” dedi.
Süer, enfeksiyon hastalıkları için de Hepatit A, Hepatit B gibi veya diğer cinsel yolla bulaşan hastalıkların da bulaşma riskinin oldukça fazla olduğunun altını çizerek bu kişilerin enfeksiyon hastalıkları açısından risk altında olduklarının farkında olmaları gerektiğine vurgu yaptı.
Yapılan araştırmalarda Hepatit C vakalarının yüzde 35’inin, Hepatit C olduğunun farkında olmadığını gördüklerini ifade eden Süer, “HIV’de de durum buna benzer bu tür maddeleri kullanan kişilerde bu tür hastalıkların görülme şansı toplumdaki diğer kişilere göre daha yüksek.” dedi.
Fotoğraf/Serap KABAK
Yorumlar kapalı.