
Doula, doğuma hazırlık, hamile yogası, bebek yogası eğitmeni, somatik deneyimleme ve bodynamic uygulayıcısı Nur Sakallı:
“Kadınlar doğumu yapabileceğine inanmalı ve yapabileceğini bilmelidir. Önemli olan kadının doğum öncesi ve sonrasında başka seçeneklerinin var olduğunun bilincinde olmasıdır. Kadının doğum yapabilme gücü korkuyla, yanlış bilgiyle ve aceleye getirilerek elinden alınmamalıdır.
Doğumun nasıl gerçekleştiği, bebekle nasıl buluşulduğu, annenin ve bebeğin desteklenmiş hissedip hissetmediği hem devamındaki anne-bebek bağlanmasını ve ilişkilerini hem de bebeğin sonrasındaki hayatını ve sağlığını etkiliyor.”
Pınar SAVUN- İstanbul
Kadın bedeninin normal bir fonksiyonu olan doğum aslında mucizevi bir şey. Ancak yıllardır duyduğumuz olumsuz hikayeler, filmlerde gördüğümüz çığlık çığlığa doğum sahneleri bilinçaltımıza öyle işlemiş ki doğum denildi mi bir çoğumuza çok korkutucu bir süreç gibi geliyor. Son dönemlerde bu değişmeye başladı. Özellikle doğal doğum, bilinçli kadının giderek daha çok tercih ettiği bir doğum şekli olma yolunda ilerliyor. Bilinçlenme ile birlikte doğal doğum ile ilgili unutulan pek çok bilgi gündeme gelirken, doğal olarak ihtiyaçlar da artıyor. Tam da bu noktada, özellikle gelişmiş ülkelerde doğuma destek arayışları sonucu doulalık ve doğum eğitmenliği bu alanda önemli bir yere sahip oldu. Peki Doula ne? Doula, hamilelik ve doğum sürecinde anne adayına rehberlik eden kişi. Doğumu anne ve aile için bir şölene dönüştüren, anne adayına doğum sürecinde destek ve yardımcı olarak hizmet veren doulalar, aslında bizim kültürümüze hiç yabancı değil. Anneye ve ailesine doğumdan önce, doğum sırasında ve doğum sonrasında hem duygusal hem de fiziksel destek sağlayan doulalar doğum boyunca anneyi rahatlatacak ve doğum dalgalarını daha rahat karşılayacak ilaç dışı rahatlatıcı teknikleri uygulayabiliyor. Bunlar arasında nefes, masaj teknikleri, doğumu anne ve bebek için kolaylaştırıcı pozisyon değişiklikleri, rahatlatıcı aroma terapiler, rahatlatıcı basınç nokta teknikleri, meditasyon/imgeleme teknikleri sayılabilir.
Anne adayının eşi, ailesi ve doktoruyla arasında bazen bir köprü, bazen iletişim noktası olup, doğuma şahit olan herkesin süreçlerini takip eden doulalar annenin yerine düşünüp onun mümkün olduğunca kendine ve bebeğine odaklanmasını sağlar ve gerektiğinde baba ve ailenin diğer üyelerini destekler.
Doulalar sadece tıbbi profesyonellerin görev aldığı hastanelerde hizmet verebilirler. Yapılan araştırmalar doulaların katıldığı doğumların daha kısa sürede gerçekleştiğini, memnuniyetin daha fazla olduğunu; bu doğumlarda daha az ağrı kesici kullanıldığını, daha az sezaryen ameliyatına gereksinim duyulduğunu, daha az müdahale gereksinimi ortaya çıktığını göstermektedir. Doğum şekli ne olursa olsun iyi bir doulanın ilk hedefi, annenin ve bebeğinin doğumdan mümkün olduğunca “memnun” çıkmasıdır. İşte tüm bunları benim de hocam olan bu alanda öncü isim Nur Sakallı ile konuştum. Gelin bu keyifli sohbeti birlikte okuyalım.
Pınar Savun: Nur Sakallı kimdir?
Nur Sakallı: Çok zor bir soru ile başladık. Dünyadaki yolculuğumuzu ve kendimi anlamaya çalışan biriyim. İnsan ilişkilerini anlamaya çalışıyorum. Bu nedenle de kendimi anlamak ve daha çok öğrenmek için çabalıyorum, birçok eğitim aldım. Bu yolculukta doğumdan başlayarak, insanları güçlendirme benim için temel bir mesele oldu. Yaptığım her neyse insanlara kendi gücünü hatırlatmak ve güçlenmelerini sağlamak üzerine oluyor. Hayat yolculuğumda yaptıklarımla kendimi güçlendirirken, insanları, toplumu güçlendirmeyi, ilişkileri güçlendirmeyi hedefleyerek ilerliyorum.
Pınar Savun: Seni kadınlarla, doğumla çalışmaya yönelten neydi? Bunun bir çıkış hikayesi var mı?
Nur Sakallı: Her şeyin bir hikayesi var. Turizm İşletme mezunuyum. Birkaç yıl tur operatörü olarak çalıştım. Bu arada insan kaynakları konusunda master yaptım ve sonraki on yıl yönetim danışmanlığı yapan uluslararası şirketlerde çalıştım. Bu arada bazı sağlık problemlerim oldu ve ‘Bu hayatta gerçekten ne istiyorum acaba?’ diye sorgulamaya başladım. Kendimi 35 yaşımda bütün hayatımın dümenini bambaşka bir rotaya kırmama sebep olan, hayatımı ve hayata bakış açımı “evet, budur; bunu istiyorum ve bunu hepimiz için istiyorum” dedirten bir noktada buldum.
Pınar Savun: Sonra ne oldu?
Nur Sakallı: Çok farklı işler düşündük. Ama göğsümde olan bir şey vardı ve onu bulmak istiyordum. Kendimi bildim bileli çok gönülden çekildiğim, kendimi derinden keşfetmemi sağlayan bir alanda kendimi uzmanlaşırken buldum.
Pınar Savun: Yani dıştan içe doğru bir keşfe yöneldin.
Nur Sakallı: Evet öyle oldu. Bunu hiç böyle düşünmemiştim doğrusu. Ne iş yapıp nasıl daha çok kazanırım diye atıldığım “iş hayatı” 15 yıl sonra ancak, ben ne isterime döndü. Kadınlar ve çocuklarla çalışmak ve doğum benim için başka bir dünyaya ait konular gibiydi. Ancak ilk anda fark ettiğimiz şeylerden biri ve bence halen en önemlisi Türkiye’de tıbbi bakış açısının dışında hamilelik ve doğum sürecinde kadınlara destek veren bir yapının olmadığıydı. Kadının doğasının bir parçası olan hamilelik, doğum ve sonrası süreçler tıbbı ve fiziksel bir sürece indirgenmiş ve yapılan en önemli hazırlık bebek için alışveriş olmuştu. Kadınları doğuma içsel olarak hazırlayan hiçbir şey yoktu. Bunun üzerine bu ihtiyacı görerek bu konuda eğitimler aldım.
Pınar Savun: Bu işi yapmaya karar verdiğinde iç sesinden onay geldi diyebilir miyiz?
Nur Sakallı: Bunu çok net bir şekilde söyleyebilirim ki hep içimde olan ve aradığım şeyin ortaya çıktığını hissettim. Bu yola çıktığım andan itibaren her şey akıp gitti, kolaylıkla oldu diyemem ama hep aktı, benden büyük bir şey haline geldi. 17 yıl önce Türkiye’de anlamını bile bilmediğimiz bir kelime olan “doula” bugün yasal belgelerde adı geçer bir yerde. Umarım en kısa sürede TDK sözlüğünde de yer alır. Bunun için çalışmalar yapıyoruz.
Pınar Savun: Doğum, anne ve çocuk odaklı eğitimlerini nereden aldın?
Nur Sakallı: Eğitimlerimi yurt dışından aldım. Childbirth International ve DONA’dan (1970’lerde doulalığın bir meslek olarak gelişmesini sağlayan bir grup Amerikalı Jinekolog ve doğum hemşiresi tarafından kurulan dünyanın en prestijli doula okulu) aldım. Ve 5 yıl sonra Türkiye’de kendim eğitim vermeye başlamadan önce de Güney Afrikalı bir ebe ile çalışarak Mamma Bamba sertifikasını aldım. Yani doulalıkla ilgili üç ayrı uluslararası eğitimim var. Bu eğitimlerin en kısası bir buçuk yıl sürdü. Bunların dışında doğuma hazırlık eğitmenliği eğitimi de aldım. Eğitimlerimin bazılarını yüz yüze, bazılarını on-line olarak aldım. Bu arada önceden yoga eğitimlerim de vardı. Hamile yogası ve bebek yogası için özel eğitimlerimi de İngiltere’den aldım. Öte yandan anneler ve bebeklerle çalışan farklı uzmanlıklara ulaşmaya, onlarla tanışıp, konuşmaya başladım. Doktorlarla da konuştum. Uluslararası toplantılara katıldım. Konunun dünya çapındaki uzmanları ile buluşmak üzere seyahatler yaptım, atölye çalışmalarına katıldım. Kısacası bu konularla ilgili her kim varsa onlara ulaşıp, onlarla konuştum desem yalan olmaz. Bu arada travma konusunda çalışmaya ve araştırmaya başladım, bağlanma ile ilgili de eğitimler aldım ve tabii ki kendi ruhsal yolculuğumu da hiç ihmal etmedim. Zira doğum da öyle bir süreç; hem fiziksel hem duygusal hem de ruhsal bir yolculuk. Ve bütün bunları çiftler için verdiğim doğuma hazırlık eğitimleri ve profesyoneller için yaptığımız eğitimlerin içerisine koydum.
Pınar Savun: Doulalık nedir?
Nur Sakallı: “Doula” kelimesi (dula diye okunur) eski Yunanca’da “destek veren kadın” anlamına gelir. Günümüzde ise doğumdan önce, doğumda ve lohusalıkta, anneye ve ailesine fiziksel, duygusal ve bilgisel destek veren eğitimli ve tecrübeli kadını anlatmak için kullanılıyor. Aslında halk arasında gayet iyi bilinen bir şey. Şurada daha 100 yıl öncesinde tıbbın ilerlemesine kadar olan süreçte kadınlar evlerde doğuruyordu. Ve çoğunlukla kadına bir ebe ve doğumu bilen başka birkaç kadın eşlik ediyordu. Doğum kadınlara ve eve ait bir süreçti. İşte doulalık kadına destek veren o kadınlardır. Kabul görmüş bir araştırmaya göre, birikimleriyle doğum sırasında anneye yol gösterip korkularıyla baş etmesine yardımcı olan destekçi bir kişinin varlığı anneyi rahatlatmaktadır. Bu destekçi kişi yeri geldiğinde annenin eşi, bir aile yakını ya da arkadaşı olabilmektedir. Doulanın farkı ise bugün bu işi eğitimini alarak daha tanımlı ve profesyonel uygulamalara dayandırarak yapmasıdır.
Araştırmalar, doulaların katıldığı doğumların daha kısa ve kolay olduğunu; sezaryen, vakum ve epizyotomi oranlarının azaldığını; ağrı kesicilere duyulan ihtiyacın azaldığını; bebeklerin daha sağlıklı olduklarını ve daha kolay emdiklerini; doğum sonrasında ailelerin daha kolay bir geçiş dönemi yaşadıklarını gösteriyor. Tüm bunlarla birlikte doğum tecrübesinin de daha pozitif bir anı olarak algılandığı gözlenmiş ve annenin kendi bedenini daha güçlü ve dayanıklı olarak gördüğü tespit edilmiştir. Doula, bir kadının bedenine ve kendi bebeğini dünyaya getirebilme yeteneğine inanır. Doğum şekli ne olursa olsun yanınızdadır, doğumhane ve ameliyathane süreçlerine dahil olur. Yargılamadan alan tutar, ailenin mahremiyetine ve alanına saygı gösterir, seçimlerini destekler. Doula, doğumu annenin hayatı boyunca hatırlayacağı kutsal bir tecrübe olarak görür ve bu hatırayı kadının doğum ile ilgili kararlarını destekleyerek korumaya çalışır.
Pınar Savun: Sen doğumu nasıl tanımlarsın?
Nur Sakallı: Doğum her gün olan ama bir o kadar mucizevi olan bir olay. Hem doğuran kadın, hem bebek hem aile hem de orada bulunun herkes için büyülü bir şey. Bu sebepten doğum fiziksel, duygusal, ruhsal, her boyutta bütün toplumu ilgilendiren bir konudur. Buraya getireceğimiz dikkatin ve emeğin bütün toplum için artısı olacağını biliyorum. Bugün doğamızın muhteşemliğine tıbbın da bildiklerinin eklenmesiyle doğum için daha da kaynaklı bir alan yaratmamız mümkün. Doulaları tıbbın yanında tamamlayıcı bir destek olarak sisteme eklediğimizde, kadınları ve bebekleri doğumun hastanede biraz eksik kalan fiziksel doğasının ötesinde desteklemiş olacağız ve hepimiz kazanacağız. Doğum tek başına bir şey değildir. Doğum, kadının toplumdaki yerinden, insan ilişkilerine, birbirimize nasıl bağlandığımıza, neye önem verdiğimize… O kadar çok şey içeriyor ki hayatı nasıl biçimlendirdiğimize kadar her yeri kapsıyor.
Pınar Savun: Bilinçli doğum nedir, kadınlar hayal ettikleri doğum sürecini yaşamak için ne yapmalıdırlar?
Nur Sakallı: Hayallerimiz bile bugün gördüklerimiz ve duyduklarımızla şekillenip, kısıtlanıyor, korku ile biçimleniyor. Oysa hayal kurmamız güzel, hele de olumlu bir hayal kurmamız çok daha güzel. Diğer taraftan bu hayalleri gerçekleştirebilmemiz de mümkün. Bizim toplumumuzda ve birçok yerde hamile olur olmaz bir doktorla görüşüyoruz. Bunu da sağlıklı olmak ve sağlıklı bir bebek doğurmak için yapıyoruz. İyi ki doktorlar ve hastaneler var. Ancak sağlık sistemi korkuya dayalı bir sistem ve sürekli tetkikler yapıp hata bulmaya odaklı çalışıyor. Bilinçli doğum önce kadının kendi doğası ile ilgilenmesidir. Sonra sistemle ilgili bir bilgiye sahip olunması gerekir. Çünkü kadınlar doğumu yapabileceğine inanmalı ve yapabileceğini bilmelidir. Önemli olan kadının başka seçeneklerinin var olduğunun bilincinde olmasıdır. Kadının doğum yapabilme gücü korkuyla, yanlış bilgiyle ve aceleye getirilerek elinden alınmamalıdır. Kadınlar kendilerine hak ettikleri değeri vermelidirler.
Pınar Savun: Doğuma hazırlık rehberliği ile ilgili bilgi verir misin?
Nur Sakallı: Türkiye’de yapılan yeni yasa ile doğuma hazırlığın her yerde yani hastane ve kliniklerde verilmesi gerekiyor. Ama bence bu süreç sırf medikal alan içerisine sıkıştırılmamalı. Şu anda sistem kadını medikal alan içerisine sıkıştırıyor. Yani kadın doktorlara sisteme teslim olmak durumunda. Kadını ruhen ve bedenen destekleyecek hazırlık süreçleri yani medikal sistem dışından gelecek rehberlik çok önemli. Kadının sürecin doğasını ve kendi bedeninin muhteşem işleyişini öğrenmesi onu güçlendirir ve kendisine ilham verir. Bu medikal sistemi dışlayan bir yaklaşım değil, aslında tamamlayan bir destek sürecidir.
Pınar Savun: Doğum şekli insan yaşamını etkiler mi?
Nur Sakallı: Doğumun nasıl gerçekleştiği, anne ve bebeğin desteklenmiş hissedip hissetmediği, bebeğin anneden ayrılıp ayrılmadığı, medikal işlemlerin hem doğum sürecinde hem de bebek için ne yoğunlukta uygulandığı gibi birçok detay bebeğin hayatını etkiliyor. Bunları hatırlamasak da erken dönem deneyimlerin üzerimizdeki etkisi çok daha fazla. Bu ilk yıllarda bebeğin gelişim sürecinde kendi kendine yetmesi ona nasıl davranıldığı ve ne kadar ilişki ve destek gördüğü ile şekilleniyor. Bebek bir oyuncağına ulaşmaya çalışırken ona yardım ederseniz, oyuncağını alırsanız mesela bu bebekte bir iz bırakıyor. Mesela tıbbı yardım ile dünyaya gelen bebekler yaşamları boyunca yardım beklentisi ile yaşamlarına devam edebiliyorlar.
Nur Sakallı kimdir…
DO-UM’un kurucularından olan Nur Sakallı bir doula yani doğuma hazırlık eğitmeni (CBE) aynı zamanda somatik deneyimleme (SEP) ve Bodynamic uygulayıcısı. Nur Sakallı Do-um isimli merkezinde ve yoga okullarında doula ve doğum rehberliği, hamile yogası ve bebek yogası eğitmenleri vermiş, kendisini kadının güçlendirilmesine adamış özel bir kadın. Nur Sakallı, beden merkezli terapiler, meditasyon ve meditatif terapi çalışmaları konusunda da uzman. Nur Sakallı, farkındalık, sinir sistemi dengeleme, kronik stres ve travma çözümleme konularında seanslar veriyor ve atölyeler de düzenliyor. Türkiye’de doğum şartları konusundaki farkındalığın artmasına katkısı olan Nur Sakallı, Doğana Doğumda Kadın Hakları Derneğinin ve Türkiye Doulalar Birliği’nin (Doula İnisiyatifi) kurucularındandır.
Yorumlar kapalı.