
Kıbrıslı bir babanın oğlu Haldun Dormen’den, herkese mesaj var:
İnsanlar bazen kendilerindeki yeteneği göremiyorlar. Ben görüyorum. Öğrencilerime her zaman “umut, umut, umut ” derim. “Umudunuzu hiçbir zaman yitirmeyin.” derim. Ben aslında bunu sadece talebelerime değil, herkese söylerim.İnişiniz olabilir ama mutlaka çıkışınız da olacaktır. Hedeflerinize ulaşmak sizin elinizde ve mutlaka oraya varın.
Babama çok müteşekkirim. O bana “Madem bu kadar çok istiyorsun oyuncu ol, ama en iyisi ol.” demişti. Ben onun bu söylediğini yerine getirmeye çalışıyorum. Benim Amerika’ya Yale Üniversitesi’ne gitmeme yardım eden babama minnet borcum var. Onun sayesinde bugünlere geldim ve Haldun Dormen oldum. Onun için Kıbrıs’a çok şey borçluyum.”
Pınar SAVUN-İstanbul
Duayen sanatçı Haldun Dormen ile Dormen Akademi’de buluşmak üzere sözleştik. İtiraf etmeliyim ki bu buluşma için çok heyecanlıydım. Onun randevu saatlerine gösterdiği hassasiyeti bildiğim için Dormen Akademi’ye gitmek üzere erkenden yola çıktım. Dormen Akademi’den içeri girer girmez Haldun Dormen’in gülen gözleri, neşeli ses tonu ve olduğu yerden dalga dalga açılan ve herkesi kapsayan o büyüleyici enerjisi karşısında kala kaldım. Haldun Dormen, hayatı dolu dolu, durmadan üreterek ve büyük bir aşkla yaşıyor. Dormen 96 yaşında enerjik, kıpır kıpır ve hayata tutku ile bağlı. Son kitabının ismiyle de neden hep genç göründüğünü açıklamış oldu aslında “Yaşlanmaya Vaktim Yok” .
Kendisi oyuncu, yönetmen, çevirmen ve oyun yazarı olan Dormen artık sadece Dormen Akademi’de eğitmenlik yapıyor. “Sahneye artık çıkmıyorum.” diyen Dormen, Akademide halen provaları bizzat kendisi yönetiyor. Çok samimi ve bol kahkahalı sohbetimizin sonrasında beni yönettiği müzikalin provasına davet etti. Onun yanında oturarak müzikalin provasını izlemek benim için unutulmaz bir anı oldu.
Babası, Kıbrıslı aydın iş insanı Sait Ömer Bey, annesi İstanbullu bir paşa kızı Nimet Rüştü hanım olan Dormen, sanat dünyasına girmesine büyük destek veren babasına müteşekkir. Küçük yaşlardan itibaren mahalledeki çocukları ve aile fertlerini toplayarak babasının Almanya’dan getirdiği, onun ilk oyuncağı küçük kukla tiyatrosunda oyunlar yazarak oynayan ve oynatan Dormen’in sahne aşkı ile doğduğunu söyleyebiliriz.
Dormen’in 96 yıllık yaşamına sığdırdığı, birçok ilkler ve başarılarla dolu 70 yıllık sanat hayatını anlatmaya ne bir röportajne bir kitap ne de bir film yeter.
Tiyatro eğitimini ABD’de Yale Üniversitesi’nde alan Dormen, ABD’de kalsaydı kesinlikle Hollywood yıldızlarından biri olurdu. ABD’de Yale üniversitesinden mezun olduktan sonra Hollywood’da iki oyunda İngilizce olarak başrol oynayan Dormen, kariyerine orada devam etmek yerine Türkiye’ye dönerek Türk tiyatrosuna birçok yenilik getirdi ve birçok sanatçı yetiştirdi.
1957’de Papaz Kaçtı komedisi ile Dormen Tiyatrosu’nu kuran Dormen ile tiyatrodaki o güne kadar gelmiş tüm kural ve uygulamalar da değişmeye başladı. Dormen, yaptıklarıyla Türk tiyatro tarihinin akışını değiştirdi.
Netflix’te yönetmenliğini Selçuk Metin’in üstlendiği senaryosunu Zeynep Miraç’ın kaleme aldığı ‘Yaparsın Şekerim’ adlı belgeselde Dormen’in hayatı anlatıldı. Bu belgeseli hala izlemediyseniz mutlaka izlemelisiniz.
‘Yaparsın Şekerim’ sözü ile birçok insanın hayatını değiştiren Dormen, Kıbrıs ile bağını hiç koparmadı. Onunla Kıbrıs’a kısa bir zaman içerisinde gelmesi ve oynamaktan en çok keyif aldığı oyunların başında olan Şahane Züğürtler’i burada sahneye koyması konusunda sözleştik. Haldun Dormen’in yanından ayrılacağım sırada “Tabii ki yaparsın şekerim.” diye yazıp imzaladığı kağıdı bana verdi. Ömür boyu saklayacağım böylesi değerli bir hediye ile yanından ayrıldığım Haldun Bey ile yaptığımız bu keyifli söyleşiyi gelin birlikte okuyalım.
“Babam Kıbrıslı, çağırın gelelim”
Pınar Savun: Kıbrıslı bir babanın oğlu olarak dünyaya geldiniz. Kıbrıs sizin için ne ifade ediyor? Babanızdan Kıbrıs’la ilgili neler duydunuz, adada akrabalarınız var mı?
Haldun Dormen: Babam Kıbrıslı’ydı. Adada üç halam vardı ve eskiden adaya çok sık gidiyordum. Onların üçü de vefat etti. Halalarımın oğulları var ama onlar da İstanbul, Ankara ve Amerika’da. Kıbrıs’ta çok az akrabam kaldı. Doktor Sait benim yeğenim. Kıbrıs’ta başka da bir akrabam kalmadı. Kıbrıs’a gelmekten çok büyük bir keyif alıyorum. Çağırın gelelim.
Pınar Savun: Çocukluk yıllarınızdan itibaren hayalini kurduğunuz büyük bir vizyon, inanç ve aşkla 20 yaşında Yale Üniversitesinde başladığınız ve bu yıl 70. yılınızı tamamladığınız sanat hayatınıza baktığınızda bu kadar büyük başarılarla bugünlere gelebileceğinizi hayaletmiş miydiniz?
Haldun Dormen: İyi bir şey olacağını biliyordum ama bu kadar alkışla karşılaşacağımı bilmiyordum. Babama çok müteşekkirim. O bana “ Madem bu kadar çok istiyorsun oyuncu ol, ama en iyisi ol.” demişti. Ben onun bu söylediğini yerine getirmeye çalışıyorum. Benim Amerika’ya Yale Üniversitesi’ne gitmeme yardım eden babama minnet borcum var. Onun sayesinde bugünlere geldim ve Haldun Dormen oldum. Onun için Kıbrıs’a çok şey borçluyum.
Pınar Savun: “Yaparsın Şekerim” bu iki sözcük yüzlerce insanın hatta Türk tiyatrosunun tarihini değiştirdi. Ben baktığım zaman sizin yüreğinizden, deneyiminizden çıkan “yaparsın “ sözcüğünün içerisinde insanların kendilerinde bile göremediği çok güçlü bir inanç yer alıyor. “şekerim” sözcüğünde ise sevgi ve şefkati görüyorum. “Yaparsın Şekerim” mottosunun bir çıkış hikayesi var mı?
Haldun Dormen: İnsanlar bazen kendilerindeki yeteneği göremiyorlar. Ben görüyorum. Son örneği asistanım Osman. Ben onda büyük bir yetenek görüyorum ve ileride büyük bir oyuncu olacağına eminim. Ben herkese şekerim diye konuşurum. Provada, oyun çalıştırırken, ders çalıştırırken hep onlara ‘şekerim’ diye hitap ederim. Onlara hiçbir zaman sert ifadelerle seslenmem.
Pınar Savun: Sanat yolculuğunuza çıkma hayalinizi babanıza bir mektup yazarak aktardınız ve ondan destek istediniz. Bu mektup sizin hayatınızın ve tabii ki daha sonra sizin yaptıklarınıza baktığımız zaman Türkiye’de tiyatro tarihinin dönüm noktası oldu diyebilir miyiz?
Haldun Dormen: Tabiî, o mektup bir dönüm noktası oldu.
“Belgesel güzel bir jübile oldu”
Pınar Savun: Netflix’te yayınlanan belgeselinizi yer yer duygulanarak yer yer gülerek yer yer başa sararak ve büyük bir hayranlıkla izledim. Belgeselde sizden bahseden herkesin gözlerinin içi parlıyor, size duydukları sevgi, saygı, hayranlık, minnettarlık ve birçok iyi hissettiren duygu belgeseli izleyen herkese çok kolay ulaşıyor. Siz belgeseli izlerken neler hissettiniz?
Haldun Dormen: Neler neler yapmışım dedim. Çok mutlu oldum. Çok güzel bir belgesel. Bundan dolayı da belgeseli yapan Selçuk beye çok müteşekkirim. Gerçekten beni herkese çok güzel tanıttı. Güzel bir jübile filmi gibi oldu.
Pınar Savun: Gördüğüm kadarıyla hayatınızda kabulün yeri çok geniş. Başarıyı karşıladığınız gibi başarısızlığı, zaferi karşıladığınız gibi yenilgiyi de olağan karşılıyorsunuz. Her şeyin gelip geçiciliğinin farkındalığı ile hayatı olmasını istediğiniz gibi değil olduğu gibi kabul edip yaşıyorsunuz. Hayatın içinde bu kadar canlı, umutlu ve mutlu olmanızı buna bağlayabilir miyiz?
Haldun Dormen: Çok doğru bir yere parmak bastınız. Gerçekten ilk başta bir şeye çok fazla itiraz etsem de daha sonra kabul ederim. Çünkü böyle yapınca hayat çok daha kolay oluyor.Onun için her zaman talebelerime hep ‘Umut, umut, umut.’ derim. “Umudunuzu hiçbir zaman yitirmeyiniz.” derim. Aslında bunu sadece talebelerime değil, herkese söylüyorum. İnişiniz olabilir ama mutlaka çıkışınız da olacaktır. Hedeflerinize ulaşmak sizin elinizde ve mutlaka oraya varınız. Onun için kitabımın ismi “Olmak ya da Olmak.” Ben olmamak diye bir şeyi kabul etmiyorum.
Pınar Savun: Ailenizde örnek alabileceğiniz başka sanatçı var mıydı?
Haldun Dormen: Biz iyi bir aileydik.Bizde ailede sanatçı yok ama sanatı seven bir ailem vardı. Babam çocuk yaşımda beni operaya ve bütün konserlere götürürdü. Sanatın hep içerisindeydik. Annem biraz piyano çalardı o kadar. Torunum Alya dansçı ve müzikalde dans ediyor. Oyunculuk okumak istiyor, hayırlısı olsun. İkinci bir Dormen sahnelerde diyebilirim.
Pınar Savun: “Şahane Züğürtler” oyununda Prens Mikhail rolünü çok severek oynadığınızı ve sizde özel bir yeri olduğunu biliyoruz. Prens Mikail nasıl bir karakter?
Haldun Dormen: Prens Mikail Rusya’da en üst düzeyde ve çok iyi yaşamış, paraya pula önem vermeden yaşamış, her istediğini elde etmiş ama sonradan beş parasız kaldığı için çalışmak zorunda kalan ve hayatı o şekilde kabul etmiş bir adam.
“Kaç kez sahne aldığımı unuttum”
Pınar Savun: Bugüne kadar kaç kez sahneye çıktığınızı ve bir oyunu en çok kaç kez oynadığınızı biliyor musunuz? Sizde derin iz bırakan oyun hangisiydi? Neden?
Haldun Dormen: Şahane Züğürtler oyununu iki kez oynadım. Bir kere 300, bir kere de 350 toplamda 650 kere oynadım. Oyuncu olarak 160-170 oyunda rol aldım. Bunların hepsi başrol değildi ama küçük rollerde de oynadım. Amerika dahil 160-170 oyun oynadım, bir o kadar da oyunu sahneye koydum. Şovlar da sahneye koydum. Çok şey yaptım. Ben bile sayısını unuttum.
Pınar Savun: Bugüne kadar 3 biyografik olan dört kitap ve 14 müzikal yazdınız. “Yaşlanmaya Vaktim Yok” isimli son kitabınız görünür gerçekliğinizi yansıtıyor. UNESCO yaşlılığı bir insanın yeni şeyleri öğrenmemesi, merak etmemesi, artık şaşırmaması ile tanımlıyor. Bu tanımdan hareketle çok genç olduğunuzu söyleyebilir miyiz?
Haldun Dormen: Ben kendimi genç hissediyorum ve durmadan çalışmaya devam ediyorum.
Pınar Savun: Kendinizi tasvir eder misiniz?
Haldun Dormen: Zır deli (gülüşmeler).
Pınar Savun: Sizi en çok ne mutlu eder?
Haldun Dormen: Beni en çok dostlarımla,çocuklarımla, torunlarımla, sevdiklerimle beraber olmak mutlu eder. Ben bütün talebelerimi de çok seviyorum. Onlara bir şeyler öğretmek, onlarla bir şeyler paylaşmak da beni çok mutlu ediyor. Talebelerimin bir şeyleri başardığını görmekten de mutluluk duyarım. Benim aktörlükten fazla yönetmenlik ve hocalık görevim var. Bu da beni daha çok mutlu ediyor.
Pınar Savun: Sizi en çok ne kızdırır?
Haldun Dormen: Vakitsizlik. Geç kalınmasına çok kızarım. Sahnede laubalilik yapılması, sahnede yönetmenin bilmediği şeylerin yapılması beni çok rahatsız eder. Bence sahnede herkes oyunu çalıştığı gibi bitirmelidir. Oyuncunun aklına bir şey geliyorsa yönetmene sorarak yapmalıdır. Ben oyuncu olduğum zamanlar yönetmenlerin hepsi benden genç olduğu ve hepsi benim yetiştirdiğim yönetmenler olduğu halde, örneğin Şahane Züğürtler’i oynarken aklıma bir şey gelirdi onu yönetmene sorardım. Abartıdan nefret ederim. Hayatta da hiçbir şeyi abartmam. 60 yıldır gecede 4 sigara içerim. Her şeyim sistemlidir.
Pınar Savun: En çok hangi parfümü kullanmayı seversiniz?
Haldun Dormen: Bana özel olarak Gül Çiçek diye bir müessesenin hazırladığı parfümü kullanırım. İsmi yok.
Pınar Savun: Haldun Dormen parfümü desek?
Haldun Dormen: Olur (gülüşmeler).
“Tüm giydiklerim kendi seçimim”
Pınar Savun: Kendinize has bir tarzınız var, fularlarınız dikkat çekici. Bir moda danışmanınız var mı?
Haldun Dormen: Moda danışmanım yok. Tüm giydiklerim kendi seçimim.Renkler uyuyorsa giyiyorum.
Pınar Savun: Çok dinamik görünüyorsunuz. Hayatınızda spora zaman ayırabiliyor musunuz? En çok hangi sporu yapmayı seversiniz?
Haldun Dormen: Artık spora zaman ayıramıyorum. Eskiden ayırıyordum. Yüzmeyi çok severdim. Çiftehavuzlar’da bir evimiz vardı, sürekli yüzerdim.
Pınar Savun: Çaldığınız bir enstrüman var mıdır?
Haldun Dormen: Hiç enstrüman çalmadım.
Pınar Savun: Bir enstrümanı profesyonel olarak çalabilecek olsanız bu hangi enstrüman olurdu?
Haldun Dormen: Piyano olurdu. Piyanoya küçükken başladım ve bıraktım. Bu hayattaki en büyük pişmanlığımdır. Hayatta pişman olduğum bir tek şey var o da piyano çalmayı bırakmak. Keşke yapsaydım.
Pınar Savun: Yoğun çalışıyorsunuz, tempolu bir hayatınız var, kendinizi nasıl ödüllendirirsiniz?
Haldun Dormen: Talebelerimin yaptıklarının iyi olduğunu gördüğümde kendimi ödüllendirilmiş sayarım.
Pınar Savun: Yaptığınız mesleği yapmasaydınız hangi mesleği yapardınız?
Haldun Dormen: Yine tiyatro.
Pınar Savun: Geçmişe doğru baktığınızda sizi en çok ne hüzünlendirir?
Haldun Dorman: Ailemde kaybettiklerim. Annemi, babamı, kız kardeşlerimi, halalarımı kaybetmiş olmak beni çok hüzünlendirir.
Pınar Savun: Genelde bir günde kaç saat uyuyorsunuz?
Haldun Dormen: Altı saat.
Pınar Savun: Rüyalarınız siyah beyaz mı renkli mi?
Haldun Dormen: Ben çok çok az rüya görürüm. Öğle yemeğinden sonra şöyle koltuğun üzerinde beş dakika uyurum o beni çok dinlendirir.
“Schindler’in Listesi beni çok çok etkiledi”
Pınar Savun: Sizi etkileyen bir filmi bizimle paylaşır mısınız?
Haldun Dormen: Schindler’in Listesi filmi beni çok çok etkiledi.
Pınar Savun: Başka insanlarda sizi rahatsız eden üç özelliği söyler misiniz?
Haldun Dormen: Dedikoduyu sevmem. Yalandan hoşlanmam, bir de son zamanlarda çıkan Türkiye’de değil de bir başka yerde yaşasam yaklaşımı beni çok rahatsız eder. Ben Türkiye’de yaşamaktan çok mutluyum. Türkiye’de güzel şeyler yapmak için hep beraber çalışmamız lazım.
Pınar Savun: En son ne zaman ve neden ağladınız?
Haldun Dormen: Ben hiç ağlamam ama çok üzülürüm. Beş yıl önce kız kardeşim Güler’in ölümünde çok üzüldüm, gözlerim doldu ama yine ağlayamadım. O benim dostumdu, en yakınımdı. Yakın ailemden bir o kalmıştı.
Pınar Savun: Kendinizde sevdiğiniz karakteristik özelliğinizi bizimle paylaşır mısınız?
Haldun Dormen: İnsanları çok kolay affediyor olmam, bir diğeri de hayata ümit ile bakmam. Herkese de hayata ümitle bakmalarını tavsiye ediyorum.
Pınar Savun: Kendinizde sevmediğiniz bir özelliği bizimle paylaşır mısınız?
Haldun Dormen: Çok aceleciyim, hemen karar veriyor, sonra pişman oluyorum. Her şeye fazla hızlı karar vermem bazen kötü sonuçlar doğuruyor.
Pınar Savun: Turneler ve seyahatleriniz sırasında yanınızda mutlaka olması gereken şeyler nedir?
Haldun Dormen: Yakın dostlarım ve asistanlarım. Ben öyle seçici değilim.
Pınar Savun: En son ne zaman ve kime “ iyi ki varsın” dediniz?
Haldun Dormen: O kadar çok insana söylüyorum ki… İyi ki varsın şekerim diyorum.
Pınar Savun: İnsanların sizinle ilgili bilmediği bir şeyi bizimle paylaşır mısınız?
Haldun Dormen: Hakkımda o kadar çok şey yazıldı ki bilinmeyen bir yönüm kalmadı.
“Tiyatromu kapatmaktan hiç pişman olmadım”
Pınar Savun: Hep istediğiniz ama bugüne kadar yapamadığınız ne var?
Haldun Dormen: İsteklerimin çoğunu yaptım. Çok istediğim gibi bir tiyatro binasına sahip olamadım. Çok güzel tiyatrolarda oynadım ama istediğim gibi devamlı bir tiyatro sahnesine sahip olamadım.
Pınar Savun: Çocukluğunuza dair en sevdiğiniz şey nedir?
Haldun Dormen: Alman dadım olması ve bana Almanca öğretmesi. Almanca öğrendiğim için İngilizceyi, Fransızcayı çok rahat öğrendim. O beni hayata çok iyi hazırladı.
Pınar Savun: En son aldığınız en önemli karar neydi? Hayatınızı nasıl etkiledi?
Haldun Dormen: 1972 yılında Dormen Tiyatrosunu kapatma kararıydı.Bu kararımdan hiç pişman olmadım çünkü tiyatroyu kapattım, tiyatro hayatını kapatmadım. Bir de en son sahnede “Kibarlık Budalası” oyununu 670 kere oynadım ve oyunculuğu bıraktım.
Pınar Savun: 670 kere bir oyunu oynamak nasıl bir duygu?
Haldun Dormen: Çok normal, sabah kahvaltısı yapmak gibi.
Pınar Savun: Ailenizden öğrendiğiniz en değerli şey nedir?
Haldun Dormen: Saygı.
Pınar Savun: Bir arkadaşlıkta aradığınız özellikleri söyler misiniz?
Haldun Dormen: Saygı ve vefa.
Pınar Savun: En son hangi konuda eleştiri aldınız, bu size ne hissettirdi? Buna nasıl bir yanıt verdiniz?
Haldun Dormen: Son yıllarda pek bir eleştiri almadım. Amerika’dan gelip Türkiye’de tiyatroya başladığım zaman o kadar çok eleştiri aldım ki güçsüz bir adam olsaydım herhalde tiyatroyu bırakırdım. Hepsine gözümü kulağımı kapattım ve altından kalktım.
Pınar Savun: Sizin için en önemli özgürlük nedir?
Haldun Dormen: Özgürlüğün kendisi.
Pınar Savun: Günlük tutuyor musunuz?
Haldun Dormen: Tutarım ama çok kısa. Örneğin bugün Kıbrıs gazetesi ile röportaj yaptım gibi.
“En çok İstanbul’da huzur buluyorum”
Pınar Savun: Dünya üzerinde en çok huzur bulduğunuz yer neresidir?
Haldun Dormen: İstanbul.
Pınar Savun: Tek kelimeyle hayatı özetleyecek olsanız ne derdiniz?
Haldun Dormen: Mutluluk.
Pınar Savun: Sevginizi nasıl gösterirsiniz?
Haldun Dormen: Herkese belli ederim. Her tarafımdan sevgi akıyor.
Pınar Savun: Her insan değerli midir? Bir insanı değerli kılan nedir?
Haldun Dormen: Benim için her insan değerlidir ama çok ender olarak bazen değersizlikleri ortaya çıkıyor. Dormen tiyatrosunda çok oldu. Çok değer verdiğim, el üstünde tuttuğum bazı insanların bana kötülükleri oldu ama onları da affettim.
Pınar Savun: Mevlana ile bir akrabalığınız var mı?
Haldun Dormen: Var galiba (gülüşmeler). Çok kolay affediyorum. Bu nedenle yakınlarım bana çok kızıyorlar.
Pınar Savun: En sevdiğiniz film hangisidir?
Haldun Dormen: Schindler’in Listesi.
Pınar Savun: Sizce insanlar hayatları boyunca en çok neye vakit ayırmalıdırlar?
Haldun Dormen: Zamanlarını başkalarını eleştirerek harcamasınlar, bir şeyler üretsinler, bir şeyler yapsınlar.
Pınar Savun: Size şans getirdiğine inandığınız ve hiç çıkarmadığınız bir kolyeniz var. Bunun hikayesi var mıdır?
Haldun Dormen: Bu kolyeyi (kolyesini göstererek) eski eşim Betül Mardin Hanım nişan olduğumuzda bana vermişti. 70 yıldır hiç çıkarmadım.
Pınar Savun: Yalnız kalmak sizin için ne ifade ediyor?
Haldun Dormen: Korkunç, hiçbir zaman yalnız başıma kalmam, kaldığım zaman da çok rahatsız olurum.
“Akademide 500 öğrencimiz var”
Pınar Savun: Dormen Akademi’de kaç öğrenciniz var?
Haldun Dormen: Her yaştan toplam 500 öğrencimiz var.
Pınar Savun: İyi bir tiyatro sanatçısı olmak için hangi özelliklere sahip olmak gerekiyor?
Haldun Dormen: İnanmak, inanmak, inanmak ve umudunu yitirmemek.
Pınar Savun: Şimdiki Haldun Dormen 18 yaşındaki Haldun Dormen’e bir öğüt verecek olsa ne söylerdi?
Haldun Dormen: Doğru yoldasın, o yolda yürü.
Haldun Dormen tiyatro eğitimini ABD’de Yale Üniversitesi’nde aldı yüksek lisans derecesiyle mezun oldu.
İstanbul’a döndüğünde önce Muhsin Ertuğrul yönetimindeki Küçük Sahne’ye girdi ve Cinayet Var adlı oyundaki dedektif rolüyle ilk kez Türk seyircisinin karşısına çıktı. 1957’de Papaz Kaçtı komedisi ile Dormen Tiyatrosu’nu kurdu. Erol Günaydın, Altan Erbulak, Metin Serezli, Nisa Serezli, Erol Keskin, İzzet Günay, Yılmaz Köksal, Ayfer Feray gibi onlarca sanatçı yetiştirdi. 1961’de Türkiye’deki ilk Batılı anlamdaki müzikal olan Sokak Kızı İrma’yı sahneledi.Gülriz Sururi’yi buradaki İrma rolüyle Türkiye’ye adını duyurdu. 1972’de tiyatrosunu kapatmak zorunda kalıp televizyona, yazarlığa ve hocalığa yöneldi. Aralarında Unutulanlar, Anılarla Söyleşi, Kamera Arkası, Dadı, Pop Star gibi programların olduğu onlarca programla televizyonda yer aldı. Aynı yıllarda Milliyet gazetesinde Çeşitlemeler adlı köşesiyle gazeteciliğe başladı. Milliyet gazetesindeki yazılarını sekiz yıl sürdürdü. 1981’de Egemen Bostancı ile tanıştı. Hisseli Harikalar Kumpanyası, Şen Sazın Bülbülleri gibi müzikalleri yazıp yönetti. 1984 de Egemen Bostancı’nın ısrarıyla 17 yıl sürecek olan ikinci Dormen Tiyatrosunu yeniden kurdu. Aynı yıllarda Gencay Gürün’ün yapımcılığında İstanbul Şehir Tiyatrolarında 30 yıl kapalı gişe oynayan Lüküs Hayat’ı sahneye koydu. Haldun Dormen dördü otobiyografik olan beş kitap ve on iki oyun yazmıştır. Yaşamı boyunca iki yüz ellinin üstünde ödül kazanan sanatçı; İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarında dersler vermiştir. Hacettepe Üniversitesi tarafından Onursal Bilim Doktoru olarak ödüllendirilmiş; 1998 yılında Kültür Bakanlığınca verilen Devlet Sanatçısı unvanını almıştır.
Yorumlar kapalı.