

Önce uluslararası ilişkiler, ardından master… Yetmedi bir de hukuk eğitimi aldı. Ayşen Kumser Kansay, eğitimini aldığı işleri değil zevk aldığı işi yapma kararı aldı ve bir cafe açtı.
“Hobimi işime dönüştürdüm”… Yaptığım iş, hem yeni bir şeyler yaratma açısından hem de insanlarla burada diyalog kurma açısından büyük keyif veriyor. Bir söz vardır eğer hobinizi işinize dönüştürürseniz hayatınız boyunca çalışmak zorunda kalmazsınız. Ben öyle yaptım.”
Pınar SAVUN
Ayşen Kumser Kansay ile Gönyeli’de yeni açtığı Chi isimli cafe ve tapas barda sohbet ettik.Orta öğreniminin bir bölümünü yurt dışında okuyan Ayşen Kumser Kansay kolej mezunu.. DAÜ’de Uluslararası İlişkiler okudu. Bölümünü bir yıl erken ve bölüm birincisi olarak bitirdi. Kanada’da Uluslararası İlişkiler Bölümünde “Sorun analizi ve sorun çözümü” üzerine iki yıl master yaptı. Kanada’dan döndükten sonra kendi inşaat şirketlerinde çalıştı. İki kızı var. İkinci kızına dört aylık hamile olduğu dönemde hukuk eğitimine başladı ve dört yılda bu eğitimini tamamladı. Daha sonra baro sınavlarını başarı ile verdi ve avukat oldu. “Ben ne uluslararası ilişkilerde ne de hukuk alanında aradığımı buldum. Yemek yapmak benim küçüklüğümden beri gelen bir hobimdi. Mutfakta zaman geçirmeyi ve farklı bir şeyler yapmayı çocuk yaşlardan itibaren çok seviyordum. Mutfağa girdiğim andan itibaren dünya ile bağım kopar, kafam tamamen temizlenir ve mutfakta sadece bir şeyler yapmaya odaklanırım. Okul dönemlerinde mutfağa girmek bana bir nevi meditasyon gibi gelirdi. Şu anda Cafe işletiyorum ve çok mutluyum. Hobimi işime dönüştürdüm. Yaptığım iş, hem yeni bir şeyler yaratma açısından hem de insanlarla burada diyalog kurma açısından büyük keyif veriyor.” diyen Kumser Kansay, “Bir söz vardır eğer hobinizi işinize dönüştürürseniz hayatınız boyunca çalışmak zorunda kalmazsınız. Ben de öyle yaptım.”ifadelerini kullanarak gençlere de keyif alıp mutlu olacakları bir iş yapmaları yönünde bir mesaj verdi. Gelin bu keyifli sohbeti birlikte okuyalım.
Pınar Savun:Cafeni yeni açtın, ne söylemek istersin?
Ayşen KumserKansay: Bu cafeyi açmadan önce her köşesi için çok düşünüp taşınacak zamanım oldu. Bir mekana gittiğimde ne bulmak istiyorsam kendi cafemde de onu yaratmaya çalıştım. Mesela içinde dinginlik, huzurun olacağı ve gelenlerin keyif alacağı bir mekan yaratmak istedim. İçimdeki Chi’yi bu mekanın Chi’sine yansıtmak istedim.
Pınar Savun: Cafenin ismi nereden doğdu, bir hikayesi var mı?
Ayşen KumserKansay: Bir hikayesi var. İlk başta cafem için çok farklı, politik bir isim bulmuştum. Sonra baktım ki benim vermek istediğim enerji ve ruh o isimde yok. Birkaç isim daha buldum ama onlar da beni tatmin etmedi. Bir gün arabada giderken kendi kendime “Cafeme vereceğim isim beni yansıtmalıdır.” dedim. Dolayısıyla öyle bir isim bulmam gerektiğini düşündüm. Beni yakından tanıyanlar bana hep bende bir farklı enerji olduğunu, hep bir enerji patlaması yaşadığımı söylerler. Bu aklıma gelince bir anda cafenin adının, insanların ve mekanların içerisindeki yaşam enerjisi anlamına gelen “ Chi “, olmasına karar verdim. Bu ismin beni yansıttığını düşündüm ve cafeye Chi adını verdim.
Pınar Savun: Cafeyi açtın ve yakın bir zamanda burada tapas bar da devreye girecek. Başka yenilikler de gelecek mi?
Ayşen KumserKansay: Gelmesini isterim. Yaptığım her ne ise kendi kulvarımda en iyisini yapmak için çalışırım. Yarıştığım biri yok, ya da şunu da geçeyim, bundan daha iyi olayım gibi bir düşüncem hiç olmadı. Yakında burada tapas bar de açılacak. Orada çok özel lezzetleri misafirlerimize sunacağız. Kıbrıs’a özgü bir tarifi de alarak tapas olarak sunacak şekilde yeniden hazırladım. Bu da misafirlerimize sürpriz olacak.
Pınar Savun:Cafeni açtıktan sonra inşaat şirketinizden ayrıldın mı?
Ayşen KumserKansay: Hayır ayrılmadım. Orada hukuksal konulara ben bakıyorum. Sözleşmeleri hazırlıyorum. Ama zamanımın büyük bir bölümünü cafeye ayırıyorum.
Pınar Savun: Yemek yapmaya olan tutkun bu cafeyi açmana ilham oldu mu? Böyle bir cafe açma fikri nasıl doğdu, böyle bir fikir hep içinde var mıydı?
Ayşen KumserKansay: Yemeğe olan tutkumun bu cafeyi açmamda elbette bir etkisi oldu. “Hobini işine döndürürsen hiçbir zaman çalışmak zorunda kalmazsın.” sözü benim hem aklımdaydı. Bir gün evde yemek yaparken yapmakta olduğum işlerin stresli olduğunu, yemek yapmanın da beni hayata motive ettiğini ve huzur verdiğini fark ettim. Böylece cafemi açmaya karar verdim. Bugün cafe işletmeciliğinde de stres var ama diğer yaptığım işlerden farklı olarak bulunduğum cafe ortamı içerisinde olmaktan büyük bir keyif alıyorum.
Pınar Savun: Yemekler arasında özel ilgi alanına giren hangisidir?
Ayşen KumserKansay: En çok ilgi alanıma giren tapastır bir de füzyon mutfağından çok keyif alırım.
Pınar Savun: Mutfak sanatları ile ilgili ya da sunum ile ilgili özel bir eğitim aldın mı, yoksa kendi kendini mi yetiştirdin?
Ayşen KumserKansay: Mutfak sanatları ile ilgili ya da sunum ile ilgili bir eğitim almadım. İlkokula giderken babamın annesi, nenem, beni hafta sonları yanına alırdı ve birlikte hamur işleri, geleneksel börekler yapardık. Nenem adım adım tüm hamur işlerini tek başıma yapacak şekilde işi bana öğretti. Rahmetli nenemin benim üzerimde çok emeği var. Bir gün evde oturuyordum canım farklı lezzetler denemek istedi. Evde olanlardan farklı ne yapabilirim diye yola çıktım ve farklı bir şeyler pişirdim. Böyle böyle farklı lezzetler yapmaya başladım. Kanada’da bulunduğum dönemde suşi yapmayı öğrendim. Ondan sonra Barcelona’da paella kursuna gittim. Bali’de Bali ve Endonezya yemekleri üzerine iki farklı kursa katıldım. Evimde üç tane kitaplığım var bunlardan biri sadece yemek kitapları ile doludur. Yemek yapmak üzere bir reçeteyi elime aldığım zaman ben hiçbir zaman orada yazanların yüzde yüzünü uygulamam ve kendime göre değişiklikler yaparım. Bundan da büyük keyif alırım. Kendi damak tadımıza göre değişiklikler yapmayı çok severim. Değişik yemekler yapmak beni dinlendirir.
Pınar Savun: Sabah cafene geldiğinde ne içmeyi ve ne yemeyi seçersin?
Ayşen KumserKansay:İçinde bol kolyandro olan, taze soğan da koyduğumuz hellimli, zeytinli mafinimiz var, sabahları onu yemeyi tercih ederim. Çok farklı ve güzel bir lezzeti var. Öğle saatlerinde cafeye gelmişsem bizim özel olarak yaptığımız çok güzel yaban mersinli ve bol limonlu bir cheesecake var, ona da bayılırım.
Pınar Savun: Senin için olmazsa olmaz yemek öğünün ve içeceğin nedir?
Ayşen KumserKansay: Kahvaltı benim için olmazsa olmazdır. Kahvaltı yapmadan kesinlikle güne başlayamam, gözüm kesinlikle açılamaz. Olmazsa olmaz içeceğim ise kahvedir.
Pınar Savun: Bir kahve olacak olsan hangi kahve olurdun ve neden?
Ayşen KumserKansay: Espresso olurdum çünkü bir kahvenin, bir kahve çekirdeğinin gerçekten iyi olup olmadığını anlamak istiyorsanız espresso içersiniz. Espresso çekirdeğin özüdür. Ben de bir şeyleri ya hep ya da hiç şeklinde yaşarım, bu sebeple espresso diyebilirim.
Pınar Savun: Mutluluk nedir, onu nasıl tanımlarsın?
Ayşen KumserKansay: Mutluluk benim için huzur hissidir. Huzurumu bozacak bir şey yoksa ben mutluyumdur. İyi bir kahve içtiğimde de mutlu olabilirim, sevdiğim bir kişi ile muhabbet ettiğimde de mutlu olabilirim. Kaliteli ve güzel bir yemek yediğimde de çok mutlu olabilirim. Özetle huzurumun olduğu koşullarda mutluyum.
Pınar Savun: Özgürlük sence nedir?
Ayşen KumserKamsay: Özgürlük kendimi sınırlanmamış hissetmektir.
Pınar Savun: Günlük rutininde neler var?
Ayşen KumserKansay: Burası açıldıktan sonra rutinim aksadı. Ama benim normalde haftada üç gün sporum var. Spora gitmediğim zamanlarda stresli ve mutsuz olurum. Enerjimi spora giderek atmam gerek ve bunu yaparım. Sabahları kahvaltımı yaparken mutlaka bir kahve içerim. İşten fırsat bulduğumda da kitabımı alıp bir cafeye giderek bir kaç saat kitap okumayı da çok severim. Kitap insanın en iyi arkadaşıdır, ne dedikodu yapar, ne arkanızdan konuşur ne de sizinle didişir. Kitap size yeni şeyler öğretir ve çok iyi bir dosttur.
Pınar Savun: Bir arkadaşlıkta aradığın üç özellik nedir?
Ayşen Kumser Kansay: Dürüstlük, güven ve anlayış.
Pınar Savun: Ailenden aldığın en önemli özellik nedir?
Ayşen KumserKansay: Hiçbir zaman hiç kimseyi ne madden, ne görünüş ya da başka bir şeyden dolayı hor görmemek ya da üstün görmemek. Bu ailemden aldığım en önemli özelliktir.
Pınar Savun: Zararlı bulduğun ama yapmaya devam ettiğin bir şey var mı?
Ayşen Kumser Kansay: Mükemmeliyetçilik. Her şey tam ve mükemmel olsun isterim ve bu da hiç bir zaman mümkün değildir. Bu beni mutsuz kılar. Ben bunu fark ettim ve bunu değiştirmeye çalışıyorum.
Pınar Savun: Kendin ile ilgili gurur duyduğun bir özelliğini söyler misin?
Ayşen Kumser Kansay: Sürekli çabalamak. Bir şeylerin daha iyi olması, güzelleşmesi için çalışmak.
Pınar Savun: Başkalarının sende görüp, takdir ettiği özelliğin hangisidir?
Ayşen KumserKansay: İnsanlar genelde hem başarı odaklı hem de başarılı olduğumu söylerler. Ama ben hiçbir zaman yaptığım bir şeyden yüzde yüz tatmin olan birisi değilim. Bu nedenle sanki beni iyi hissettirmek için söylenen bir şey gibi geliyor bu bana. Aslında çevremdekilerin başarı olarak niteledikleri şey benim çabalamamdır.
Pınar Savun: Kendini nasıl ödüllendirirsin?
Ayşen KumserKansay: Sahip olduğum zamana göre değişir. Bazen bir kahve eşliğinde bir saat kitap okuyarak kendimi ödüllendiririm, bazen bir masaja giderek ya da hafta sonu eşim ve çocuklarla bir kahvaltıya giderek.
Pınar Savun: Şimdiki Ayşen 16 yaşındaki Ayşen’e nasıl bir nasihat verirdi?
Ayşen KumserKansay: “Sakin ol her şey olacağına varır.” derdi.
Pınar Savun: 90 yaşındaki Ayşen Teyze, şimdiki Ayşen’e nasıl bir nasihat verirdi?
Ayşen KumserKansay: “Bu kadar canını yemesen mi acaba?” derdi.
Pınar Savun: Hangi doğal yeteneğe sahip olmak isterdin?
Ayşen KumserKansay: Negatif olarak görüp, duyduğum her şeyi olumluya çevirmek isterdim. Acı çeken birini, aç birini görmek ya da savaşları görmek beni çok yaralar.
Pınar Savun: Hayat felsefeni hangi slogan ifade edebilir?
Ayşen Kumser Kansay:One life, live it…
Pınar Savun: Bugün sevgililer günü, röportajımızı sevgililer gününde yapıyoruz. Sevgi ile ilgili, aşkla ilgili vermek istediğin bir mesaj var mı?
Ayşen Kumser Kansay: Aşk geçici bir şeydir, yerini sevgiye bırakabilen ya da bırakamayan bir şeydir. Aşk midenize yumruk yediğiniz hissini verir ama aynı anda kelebeklerin de uçtuğu, bütün dünyanızın o insanla dolduğu, başka hiçbir şeye ihtiyaç duymadığınız bir şeydir. Aşk uzun süre gitmez ve yerini sevgiye bırakır. Sevgi de karşılıklı anlayış, hoşgörü ve paylaşımla sürdürülebilir.
Pınar Savun: Sen müzikle de ilgileniyorsun. Bu konuda ne diyeceksin?
Ayşen KumserKansay: Tek bir tarzda müzik dinleyen biri değilim. Ruhumun hangi tür müziğe ihtiyacı varsa o tür müzik dinlerim. SmoothJazz da dinlerim, arabesk de… Duruma bağlı, ruhumun nasıl bir müzik istediğine bağlı. Şarkı söylemekten de büyük keyif alırım.
Pınar Savun: Eğlence senin için ne demektir?
Ayşen KumserKansay: Eğlence benim için o an içinden ne geçiyorsa, başkalarının sınırlarını ihlal etmeyecek, başkalarına zarar vermeyecek şekilde sınırsız bir şekilde coşabilmek, içinden ne geliyorsa onu yaşayabilmektir.
Ayşen KumserKansay: Cafeme gelenleri misafirim olarak görüyorum
Biz buraya gelenlere müşteri değil, misafirlerimiz olarak bakıyoruz. Bir misafir evinize geldiği zaman onu hoş tutmak, keyif almasını sağlamak istersiniz. Biz de cafemizde bunu yapmaya çalışıyoruz. Dingin bir ortamda olabildiğince misafirlerimizin keyif almasını istiyoruz. Önceliğimiz cafemizin fark yaratmasıdır. Başlangıçta kahve, pasta ve böreklerimizi devreye koyduk. Bir sonraki etapta wraplar, sandviçler, salatalar olacak. Veganlar için özel seçeneklerimiz olacak. Bir sonraki aşamada ise tapas ve sangriamız olacak. Burasının yaşayan ve hep gelişen bir organizma olmasını istiyorum. Önümüzdeki dönemlerde workshoplar da düzenleyeceğiz.
Yorumlar kapalı.