
Akademisyen, araştırmacı, yazar Prof. Dr. Mehmet Hasgüler, Kıbrıslı Türklere Türkiye’deki hiçbir darbenin hayrı olmadığını söyledi.
Türkiye’deki “FETÖ’cü darbe girişimi sürecinin”, ülkemizin aleyhine olduğunu belirten Hasgüler, 2003-2004’teki prestijli Türkiye’nin şu an arandığını ifade etti. Hasgüler, Türkiye’de yeniden prestijli bir dönem yakalamanın mümkün olduğunu ve bu yönde gelişmenin sağlanmasının önemine işaret etti.
Darbe girişiminin Kıbrıs ve Kıbrıs müzakerelerine etkisi üzerinde değerlendirme yapan Hasgüler, tarihi geçmişi hatırlattı.
27 Mayıs 1960’taki darbe sonrasında Celal Bayar Caddesi’nin Cemal Gürsel Caddesi olarak değiştirildiğini belirten Hasgüler, Celal Bayar Lisesi’nin de Lefkoşa Türk Lisesi’ne dönüştürüldüğünü söyledi.
Hasgüler, Adnan Menderes Kız Lisesi’nin de aynı uygulamaya tabi tutulduğunu belirtti.
1960’ta Kıbrıs Cumhuriyeti’ni Kıbrıs Türklerine hediye eden önemli isimlerden birisi olan Türkiye eski Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu’nun 1960 darbesi sonrası idam edildiğini anımsatan Hasgüler, “Yıllarca Zorlu’nun adı ağza bile alınamadı, hafızalardan silindi” dedi.
Bir grup akademisyen ve dönemin AB Bakanı Egemen Bağış’ın öncülüğünde, Lefke Avrupa Üniversitesi’nde (LAÜ) 2013-2014’te olması gerektiği gibi yapılamasa da Fatin Rüştü Zorlu’yu andıklarını ifade eden Hasgüler, anmanın 43 sene sonra yapılabildiğini kaydetti.
Mehmet Hasgüler, Kıbrıs toplumunun sömürgecilikten çıkmasında rol oynayan Fatin Rüştü Zorlu’yu hakkıyla anamadıklarını belirtti.
Bunların darbenin etkisi ve korkusu olduğuna işaret eden Hasgüler, 12 Mart 1971’den sonra da Kıbrıs’ta köy isim değişiklikleri olduğunu hatırlattı.
KIBRIS TV’de KIBRIS Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Ali Baturay’ın sunduğu “Markaj” adlı programa konuk olan Mehmet Hasgüler, Türkiye’deki darbe girişimi ve Kıbrıs ile ilişkisini değerlendirdi.
Hasgüler:“Halka ceza vermek için KKTC kurulmuştur”
12 Eylül 1980 darbesinin etkilerine değinen Akademisyen, Araştırmacı Yazar Prof. Dr. Mehmet Hasgüler, Kıbrıs Türk Federe Devleti iken (KTFD) devam eden siyasi hayatta bir anda bazı gerekçeler sunularak 15 Kasım 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) ilanının da aslında bir darbe olduğunu söyledi.
Hasgüler, milli iradenin tecellisine Kuzey Kıbrıs’ta kurucu meclis ilan edilerek, 10 vekil daha atanıp, rakamın 50’ye çıkarıldığını söyledi.
“Kıbrıs Türklerinin bir devlete sahip olamayacaklarının cezasını vermek için KKTC kurulmuş gibi bir görüntü var” diyen Hasgüler, “KKTC’ye saygımız büyük ama sonuçları itibarıyla KKTC’deki hükümetlerin icraatları bir devleti idare edemeyeceğiz kanaatini kendi kendimizde oluşturduk” diye konuştu.
Hasgüler, Türkiye’nin de bu konuda hataları olduğunu ifade ederek, KKTC’nin kurulmasına ya ön ayak olmayacağını ya da olacaksaydı ceremesine katlanmaları gerektiğini belirtti. Türkiye’nin Kıbrıs’ta izolasyonlara da sahip çıkmadığını söyleyen Hasgüler, ülkemizdeki siyasilerin de izolasyonların sonlandırılması için çaba harcamadığını sadece propaganda aracı olarak kullandıklarını savundu.
Hasgüler, izolasyonlarla ilgili mücadele verilmediğini belirterek, “Neyin mücadelesini veriyoruz biz? Federal Kıbrıs’ın mı!” diye sordu.
“Türkiye’de OHAL, bizde federal hal”
Kıbrıs Türklerine Türkiye’deki hiçbir darbenin hayrı olmadığının altını çizen Hasgüler, Türkiye’deki OHAL’in temennilerle üç aydan fazla sürmeyeceğinin umut edildiğini belirtti.
Hasgüler, “Türkiye’de OHAL, bizde federal hal” diyerek, müzakere sürecindeki çabalara da değindi. Türkiye’deki sürecin ülkemiz aleyhine olduğunu söyleyen Hasgüler, 2003-2004’teki prestijli Türkiye’nin arandığını belirtti. Hasgüler, yeniden prestijli döneme dönmenin gerekliliği ve önemine işaret etti.
Kıbrıs Türklerinin haklarına halel getirmeyecek, bugünkü durumdan daha iyi noktaya getirecek federal devlet içerisinde etkin rol sahibi olmalarını sağlayacak bir politika icra etmenin yolundan söz eden Hasgüler, Türkiye’nin içeride güçlü, demokrasisi sağlıklı işleyen, dünyayla münasebetleri iyi olan bir politikaya ihtiyacı olduğunu söyledi.
“Darbenin berhava edilmesi Erdoğan’ın karizmasıyla ilişkili”
Akademisyen, araştırmacı, yazar Prof. Dr. Mehmet Hasgüler, Türkiye’deki darbe girişiminin tarihe geçtiğini ifade ederek, bunun kabul edilebilir bir tarafı olmadığını vurguladı.
Darbe girişiminin belli bir çevrede “tiyatro” gibi olduğu düşüncesi olsa da sonuçta darbe girişimi olduğunu belirten Hasgüler, darbe girişiminin, darbe ve sivil yönetimin eline kontrolü geçirmesi ve durumu halkla birlikte berhava etmesinin “Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karizmasıyla” çok yakından ilişkili olduğunu söyledi.
Hasgüler, ülkeler, devletler ve milletlerin zaman zaman liderler çıkardığını ifade ederek, bu liderlerin doğal ve değer karizmaları olduğunu belirtti. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın doğal karizması olduğunu söyleyen Hasgüler, doğal karizmanın yanına değer karizmasının da katılmasının ileride mümkün olacağını ifade etti.
Mehmet Hasgüler, demokrasi, sivil toplumun güçlenmesi, toplumun içinde hoşgörünün yükselmesi, dilin umut olmasına değer karizmasının da eklenmesinin darbe girişiminin en olumlu sonucu olacağını vurguladı.
“Her şerde bir hayır” söyleminin bu yönde bir hayır olmasını dileyen Hasgüler, başarısız darbe girişiminin Türkiye’de daha iyiye doğru bir gidişe neden olduğunu, bunun da göstergeleri bulunduğunu belirtti.
Darbe girişimi ve kazanımları
Akademisyen, araştırmacı, yazar Prof. Dr. Mehmet Hasgüler, Türkiye’deki siyasi partilerin bu süreçte etkin ve yerinde bir tavır koyduğunu ifade ederek, bunun siyasi iklimin normalleşmesi yönünde ciddi ipuçları verildiğini söyledi.
Konuya her parti açısından yaklaşılabileceğini ifade eden Hasgüler, AKP, hükümet ve Milli Güvenlik Kurulu’nun darbe girişimiyle ilgili atıfta bulunduğunu, bu girişimin paralel yapı üzerinden gerçekleştiği tezini ortaya koyduğunu, kodun da ‘FETÖ/PYD’ olduğunu belirtti.
Hasgüler, bu tez üzerinden bir süreç yürütüldüğünü ifade ederek, “kurunun yanında yaş da yanabilir” durumunun endişeye neden olduğunu söyledi.
Türkiye; demokrasisini, sivil toplumunu, devleti yapılandırmayı, kurumsal ve hoşgörü düzeyi yüksek siyasal partileri kazanabilirse ki, bunun önderliğini de iktidar ile CHP’nin yapabileceğinin görüldüğüne işaret eden Mehmet Hasgüler, bunların darbe girişiminin olumlu yönleri olduğunu belirtti.
Hasgüler, darbelerin her zaman dış ayağı olduğuna, bunu başlatan bir güç bulunduğuna dikkat çekerek, bu güçle ilgili net bir şey söylemenin mümkün olmadığını söyledi.
Türkiye’de alelacele böyle bir darbe girişiminin yapılmasını tetikleyen unsurlar olabileceğini ifade eden Hasgüler, “Türkiye, Rusya ile İsrail veya İran’la münasebetlerini biraz daha erteletseydi darbe olur muydu?” sorusunu yöneltti.
Hasgüler, elde sağlıklı veri olmadığından dış güçlerle ilgili net konuşulamadığını belirtti.
“OHAL hiç olumlu değil”
Mehmet Hasgüler, olağanüstü halle (OHAL) ilgili müktesebatın (içerdiği her şey) hiç olumlu olmadığını vurguladı. Hasgüler, Türkiye’de 30 Kasım 2002’de OHAL’i kaldıran siyasi iktidarın AKP olduğunu anımsatarak, 20 Temmuz 2016’da buna yeniden ihtiyaç duymasını “kaderin bir cilvesi” olarak yorumladı.
Güvenlik bürokrasisinin göreceli olarak önemsenmeye başladığı dönemlerde darbe olasılığının arttığına işaret eden Hasgüler, bu konuya da dikkat edilmesi gerektiğini belirtti.
Hasgüler, olay gecesi bazı askerlerin darp edilmesinin de kabul edilir olmadığını ifade ederek, birçoğunun ne için sokağa indiğini bile bilmediğini söyledi.