“Brasserie Chaglayan’da tarih ve modernizmi bir araya getirdik”



featured



Brasserie Chaglayan’ın yaratıcıları Fatoş Nazım ve Emrah Altunbulak:

“Brasserie Chaglayan’da yeni hikayeler yazmak üzere çıktığımız bu yolculukta bu tarihi mekanı yeniden canlandırmak, bizim için büyük bir anlam taşıyor. Tarihin derin izlerini taşıyan bu mekan, sadece fiziksel bir alan değil, aynı zamanda şehrin kültürel, tarihsel ve sosyal dokusunun vazgeçilmez ve unutulmayacak bir parçasıdır.

Brasserie Chaglayan’da tarih ve modernizmi bir araya getirerek, yüksek kaliteli yemekler ve içecekler sunan, yenilikçi ve sofistike bir mekan yaratmayı hedefledik. Lefkoşa’nın kültürel mirasını yaşatırken, gastronomik trendleri takip ederek sürekli olarak yenilikçi bir yaklaşım sergiliyoruz.”

Pınar SAVUN

Fatoş Nazım ve eşi Emrah Altunbulak ile tarihi mekan olan Brasserie Chaglayan’ın püfür püfür esen bahçesinde akşam serinliğinde buluştuk. İkisi de çok sevecen, cana yakın ve etraflarına yaydıkları pozitif enerjileri ile dikkat çeken çift, yüzlerinde tarihi bir mekana yeniden hayat vermenin gururunu taşıyor. Yaptıkları işi çok severek yapan çiftle Çağlayan bölgesine adını veren ve kendileri ile yeniden hayat bulan tarihi mekanı konuştuk. Neden burayı tercih ettiklerini sordum. Her ikisinin de ne yaptığını çok iyi bilen bir çift olduklarını ve tarihin kendilerine verdiği sorumluluk bilinci ile hareket ettiklerini rahatlıkla söyleyebilirim. Başarı odaklı ve yenilikçi yaklaşımları ile Brasserie Chaglayan’da yeni hikayeler yazmak üzere yola çıkan bu çift adına Fatoş Hanım ile yaptığımız bu keyifli söyleşiyi gelin birlikte okuyalım.

Pınar Savun: Fatoş Nazım ve Emrah Altunbulak kimdir bize kendinizden söz eder misiniz?

   Fatoş Nazım: İstanbul Marmara Üniversitesi Halkla İlişkiler bölümünden mezunum ve adaya döndükten sonra (1999) sigortacılık yaparak iş hayatıma devam ettim; mevcut işim hala devam etmektedir. Emrah ise Kocaeli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun olup, turizm sektöründe başlayan kariyerine devam etmektedir. Emrah, 2008 yılında turizm sektöründeki işi nedeniyle Kıbrıs’a geldi ve kendisiyle 2012’de yollarımız kesişti. 2017 yılında evlendik. Birbirimizi tanıdığımız andan itibaren yemek, içmek, gezmek ve eğlenmek paydasında buluşmaktan büyük keyif aldık. Aslında, her fırsatta “mükemmel bir sofra ve güzel dostlarla keşfe çıkmak” mottosuyla yaşamaya çalışıyoruz.

Pınar Savun: Bize Çağlayan bölgesinin ve bu mekanın tarihinden bahseder misiniz?

   Fatoş Nazım: Çağlayan bölgesi bir zamanlar Handaga Deresi’nin geçtiği bir bölgeymiş. Hüseyin Çağlayan 1935 yılında 80 KL ödeyerek burayı almış ve baraka gibi bir şey yaptırmış. Sarı taşlı binayı 1936 yılında yaptırmaya başlamış. Dere yatağı olmasına rağmen susuz olan bölgeye su getirmiş, bir gün bölgeye kendi adının verileceğini bilmeden. Bir gün arkadaşları Kadı Burhan Bey, Kitapçı Lütfi Bey ve Müdür Niyazi Efendi ile sohbet ederken yeni iş yerine verilecek isim konuşuluyor, Niyazi Efendi ‘Çağlayan olsun’ demiş. Buralar çağlayan gibi dolsun, taşsın, çağlasın diyerek Çağlayan Lokantası ismi konulmuş. İki İngiliz gazetecinin ziyaretinden sonra Çağlayan’ın adı birden bire gündeme taşınmış ve bunun sonrasında Rum ve Ermeni zenginleri tüm davetlerini burada vermeye başlamış. Dr. Fazıl Küçük her vesileyle Hüseyin Çağlayan’ı tebrik edip Türk’ün sesini yücelttiğini söylermiş.

Çağlayan, 1954 – 1963 yılları arasında yurt dışından zamanının çok ötesindeki isimlerle birçok tanınmış sanatçı ve şov gruplarına ev sahipliği yapmış.

   Pınar Savun: Siz Brasserie Chaglayan projesini ne zaman hayata geçirdiniz?

   Fatoş Nazım: Biz burayı 2021 yılında Hüseyin Çağlayan’ın kızı Sıdıka Hanım’dan kiraladık.

Pınar Savun: Burayı nasıl bir vizyon ve misyonla açtınız?

   Fatoş Nazım: Vizyonumuz, gastronomi dünyasında kendine özgü bir yer edinmek ve her ziyaretçiye unutulmaz bir deneyim sunmaktır. BRASSERIE CHAGLAYAN olarak, tarih ve modernizmi bir araya getirerek, yüksek kaliteli yemekler ve içecekler sunan, yenilikçi ve sofistike bir mekan yaratmayı hedefliyoruz. Lefkoşa’nın kültürel mirasını yaşatırken, gastronomik trendleri takip ederek sürekli olarak yenilikçi bir yaklaşım sergilemek istiyoruz. Misyonumuz, misafirlerimize her ziyarette keyifli ve kaliteli bir deneyim sunmaktır. Bunu, titiz malzeme seçimi, yaratıcı menü tasarımı ve üstün hizmet kalitesi ile gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Amacımız, her misafire sıcak, samimi ve davetkar bir atmosferde, yüksek standartlarda yemek ve içecek sunarak onların beklentilerini aşmaktır. Ayrıca, mümkün olduğunca yerel üreticileri ve kadın iş gücünü destekleyerek ve sürdürülebilir uygulamaları benimseyerek, toplumsal ve çevresel sorumluluklarımızı yerine getirmeye çalışıyoruz.

Pınar Savun: Neden burada bar-restoran açtınız, bunun bir hikayesi var mı?

   Fatoş Nazım: Emrah ve ben, her zaman sosyal ve dışa dönük karakterlere sahip olduk. Ayrıca gastronomiye, eğlenceye ve misafirperverliğe büyük bir tutku besliyorduk. Bu tutkularımızı profesyonel hayata taşımak fikri, işin zorluğundan ve yaşam kalitemizi olumsuz etkileyebileceğinden dolayı uzun süre cesaret edemediğimiz bir düşünceydi. Ancak, hepimizi hem hikayesi hem de mimarisiyle derinden etkileyen bu binayı gördüğümüzde, içimizde bir şeyler değişti. Binayı görünce, aradığımız ilhamı ve tutkuyu bulduğumuzu fark ettik. O an, burada bir şeyler yaratmak gerektiğine dair içimizde güçlü bir karar oluştu. Bu yerin bize sunduğu güzellikler, potansiyel tüm tereddütlerimizi geride bırakarak hayalimizdeki mekanı hayata geçirmemize neden oldu.

  Pınar Savun: Çağlayan’ın Lefkoşa’da tarihe tanıklık eden bir mekan olduğunu biliyoruz. Buraya yeniden can vermek sizin için ne ifade ediyor?

   Fatoş Nazım: Hatıralarımızın ve geleceğe dair hayallerimizin bir yansıması Brasserie Chaglayan’da yeni hikayeler yazmak üzere çıktığımız bu yolculukta bu tarihi mekanı yeniden canlandırmak, bizim için büyük bir anlam taşıyor.

Tarihin derin izlerini taşıyan bu mekan, sadece fiziksel bir alan değil, aynı zamanda şehrin kültürel, tarihsel ve sosyal dokusunun vazgeçilmez ve unutulmayacak bir parçası. Bu yüzden, bu özel yere hayat vermek bizim için sadece bir iş değil, aynı zamanda bir sorumluluk ve bir tutku haline geldi. Hali hazırda misafirlerimizin neredeyse her birinin geride kalan bir asırlık ÇAĞLAYAN mazisinde evlilik, mezuniyet, sünnet, nişan, ilk tanışma gibi birçok önemli anısına senelerce ÇAĞLAYAN GAZİNOSU olarak ev sahipliği yapan bu binada BRASSERI CHAGLAYAN olarak geçmiş ile geleceği birleştiriyoruz. Tarihin izlerini koruyarak, modern ve yenilikçi bir atmosfer yaratmak istiyoruz. Bu, mekanın tarihine saygı göstermekle birlikte, misafirlerimize çağdaş bir deneyim sunmayı hedefliyoruz.

Aynı zamanda, bu mekanı yeniden yaşatmak, Lefkoşa’nın kültürel mirasına katkıda bulunmak anlamına geliyor. Tarihi bir mekanın modern bir restoran olarak işlev görmesi, hem yerel halk hem de ziyaretçiler için şehrin tarihini ve kültürünü yaşatmanın güzel ve anlamlı bir yolu. Bu bağlamda, BRASSERIE CHAGLAYAN olarak, tarih ve modernizmi harmanlayarak, misafirlerimize unutulmaz bir deneyim sunmaktan büyük gurur duyuyoruz.

  Pınar Savun: Brasserie Chaglayan’ın diğer restoranlardan farkı nedir?

   Fatoş Nazım: Burayı hep, güzel insanların bir arada olacağı kaliteli bir ortam yaratmak hayali ile açtık. Brasserie Chaglayan bir restoran & bar olmanın daha ötesinde, son derece güçlü lokal duygularla bezenmiş, sosyal bir paylaşım ve etkileşim ortamıdır. Rafine zevklere sahip olan tüm misafirlerimiz için günün her anı BC deneyimi için doğru bir zamandır. Mekanımız, keyifli ve her zevke hitap eden menümüzle arzu ederseniz hızlı, hafif ve sağlıklı bir öğle yemeği için tercih edilebileceği gibi gün batımı ve akşam saatleri itibarıyla uzun uzun keyifle vakit geçirebilecek şekilde dizayn edilmiş farklı konseptte alanlardan oluşmaktadır. Üst katında yer alan özel odalarla gerek önemli iş yemekleri gerekse özel gün kutlamaları için çok fazla tercih edilmektedir. Hem mutfağımızda hem de barlarımızda ezber bozan bir menü anlayışı ve kendimize özel karakteristik sunumlarımız ile her zaman misafirlerimizi şaşırtmaya devam ediyoruz.

Bir buçuk senenin sonunda misafirlerimizin en az %80’i müdavimlerimiz haline geldi ve her geldiklerinde gözleri bir başka dostlarını mutlaka arar ve bulur. Böyle zamansız ve plansız buluşmalara ev sahipliği yapmaktan dolayı çok mutluyuz. Burada her zaman iyi yiyecek/içecek kalitesinin yanı sıra iyi servis, iyi ortam ve iyi müzik unsurlarını da en iyi seviyede sunmaya çalışıyoruz. Her misafirin burada geçireceği deneyimi benzersiz, konforlu ve samimi kılmak adına tüm ekip arkadaşlarımızla birlikte var gücümüzle çalışıyoruz.

   Pınar Savun: Burada çok özel menü ve kokteyller bulunuyor bu menüleri nasıl oluşturuyorsunuz, özel şeflerle çalışıyor musunuz?

   Fatoş Nazım: Menü ve kokteyllerimizin özgünlüğü, mutfak ve bar ekibimizin tutkusunu ve yaratıcılığını yansıtır. Menülerimizi oluştururken, yerel ve uluslararası mutfaklardan ilham alıyoruz, gastronomi trendlerini takip eden şeflerimiz ve mixologistlerimizle çalışıyoruz. Her yemek ve kokteyl, mevsimsel ve yüksek kaliteli malzemelerle hazırlanır, böylece hem lezzet hem de sunumda en iyi sonuçları elde ederiz. Misafirlerimizin geri bildirimleri bizim için çok değerlidir; bu geri bildirimlerle menüdeki değişiklikleri ve yenilikleri şekillendiririz. Sonuç olarak, menülerimiz ve kokteyllerimiz, yaratıcı şeflerimizin ve kaliteli malzemelerimizin, misafirlerimizin beklentileriyle birleşimidir ve her aşama, misafirlerimize unutulmaz bir deneyim sunmayı hedefler.

   Pınar Savun: Menünüzde gözbebeğiniz olarak gördüğünüz yemekler hangileridir?

   Fatoş Nazım: Bütün menülerimizi mutfak ve bar ekibimizle uzun soluklu bir fikir alışverişi sonrası gerçekleşen denemeler ile oluşturuyoruz, herhangi birini diğerinden ayırmak gerçekten çok zor ama dana döş, kabak cips, keçi peynirli salata, ekmeklerini kendimizin yaptığı burgerimiz ve foccacia sandviç birçok misafirimizin en beğendikleri arasında…

  Pınar Savun: Klasik restoran anlayışının dışında menülerinizi sürekli değişiyorsunuz, bunu neden yapıyorsunuz ve misafirleriniz bunu nasıl karşılıyor?

   Fatoş Nazım: Burada, büyük ölçüde müdavimlerden oluşan bir “sosyal kulüp ortamı” oluşturduk. Müdavimlerimizi şaşırtmak ve kendimizi yenilemek için menülerimizde özellikle mevsimsel ürünlere göre sürekli değişiklikler yapıyoruz. BC klasiği haline gelen ürünler ise menüde kalmaya devam ediyor. Burada işletme anlayışımızda, dinamik ve yenilikçi bir yaklaşım benimsemekteyiz. Menülerin sürekli değişmesi, bizi sıradanlıktan uzaklaştırarak misafirlerimize her ziyarette yeni bir deneyim sunmamızı sağlıyor. Bunun birkaç önemli nedeni var: Yenilikçi ve yaratıcı kalmak, mevsimsel malzemelerle daha taze, daha lezzetli ürünlere ulaşmak, her ürünü mevsiminde kullanarak işimizi daha doğru bir ekosistem içinde yapmak ve sonuçta misafir memnuniyetine ulaşmak. Sonuç olarak, menüdeki bu değişim, hem yaratıcı bir mutfak deneyimi sunmamıza hem de misafirlerimize her seferinde yeni bir lezzet yolculuğu yaşatmamıza olanak tanıyor. Bu dinamizm, restoranımızın kendine özgü karakterini ve misafir memnuniyetini ön planda tutmamızı sağlıyor.

Pınar Savun: Malzeme seçimlerinizde önem verdiğiniz şeyler nelerdir?

   Fatoş Nazım: Malzeme seçimlerimizde birkaç önemli unsura büyük özen gösteriyoruz: Kalite bizim en temel önceliğimizdir ve kullandığımız malzemelerin yüksek kalitede olması bizim için olmazsa olmazımızdır. Taze, doğal ve saf malzemeler kullanarak, lezzet ve aroma profili güçlü ürünlerle, özgün tat ve kokulara ulaşmayı hedefleyerek, lezzet ve besin değerini en üst seviyeye çıkarmaya çalışıyoruz. Mevsimsellik ve tazelik de bizim önem verdiğimiz bir diğer unsurdur.  Sezonluk malzemeleri tercih ederek, hem en taze ürünleri kullanıyoruz hem de yemeklerimizin lezzet profillerini mevsimlere göre çeşitlendiriyoruz. Bu yaklaşım, malzemelerin doğal tatlarını en iyi şekilde yansıtabilmemizi sağlıyor.

Malzemelerimizin yerli olması ve sürdürülebilirlik de bizim için çok önemlidir. Yerel üreticilerden ve tedarikçilerden temin edilen malzemelere öncelik veriyoruz. Bu sadece yerel ekonomiyi desteklemekle kalmaz, aynı zamanda malzemelerin tazeliğini ve kalitesini artırır. Ayrıca, sürdürülebilir üretim yöntemlerini benimseyen tedarikçilerle çalışarak çevresel etkilerimizi azaltmayı hedefliyoruz.

Bu kriterler, yemeklerimizin her zaman yüksek kalitede ve tatmin edici olmasını sağlamak için temel taşlarımızdır. Malzeme seçimlerimizdeki titiz yaklaşımımız, restoranımızın benzersiz ve etkileyici deneyimini oluşturur.

  Pınar Savun: Böyle bir mekanı işletmenin keyifli yanları ve zorlukları nelerdir?

   Fatoş Nazım: Böyle bir mekanı işletmenin en keyifli yanı yeni insanlar tanımak, yeni dostlar edinmek ve ekibinizle birlikte çok büyük emek ve ciddi yatırımlarla yaptığınız bu işin takdir edilmesidir. İnsanları mutlu eden bir deneyimde katkımızın olması misafirlerimizin tekrar gelmelerini sağlamak bizim için büyük bir tatmin kaynağıdır. Sürekli yenilik arayışında olan bir marka olarak, menü değişim dönemlerinde kaliteli malzeme çeşitliliğinin sınırlı olması yaşadığımız en büyük zorluklardan biridir. Ayrıca, toplam kaliteye verdiğimiz önem nedeniyle oldukça geniş bir kadro ile çalışmak durumundayız. Kadromuzu oluşturana kadar zorlu bir süreçten geçtik, ancak şanslıyız ki şu anda oldukça güçlü bir ekibimiz var.

Pınar Savun: Birçok insan Brasserie Chaglayan’a gelmekten, burada zaman geçirmekten keyif alıyor. Peki siz en çok hangi ortamlarda bulunmayı seversiniz?

   Fatoş Nazım: Dostlarımızla birlikte keyifli vakit geçirebileceğimiz, leziz yemeklerin ve kaliteli hizmetin sunulduğu mekanlarda bulunmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Ayrıca, yeni deneyimler keşfetmek ve bu deneyimleri dostlarımızla paylaşmak bize ayrı bir zevk veriyor.

   Pınar Savun: Burada yaşadığınız ve unutamadığınız bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?

   Fatoş Nazım: Çağlayan ile Mayıs 2021’de başlayan tanışma hikayemiz, yoğun renovasyon ve restorasyon çalışmalarıyla geçen 18 ay süren zorlu bir hazırlık sürecinin ardından Kasım 2022’de bir yere geldi. Açılışımıza yakın bir dönemdeydik ancak hala eksiklerimiz olduğunu görüyorduk, bir de bu işleri daha önce profesyonel anlamda hiç yapmadığımız için belki de hiç görmediğimiz eksiklerimizin de olduğunu hissediyorduk. Durum böyle olmasına rağmen yakın bir dostumuzun doğum gününü Çağlayan’da kutlamak istemesi üzerine birkaç gün süren direncimizin ardından, ilk defa onun için bir geceliğine açılmaya karar verdik. 15-20 kişilik bir doğum günü partisi ile yola çıktık. Gece sonunda eksiklerimizi fark ettik ve bu eksikleri tamamlayana kadar kapalı kalmayı ve daha hazır bir şekilde açılmayı planladık. Ancak ertesi sabah telefonlarımızın hiç durmaması ve gördüğümüz yoğun ilgi nedeniyle dükkanı kapatamadık ve tabiri caizse “kervanı yolda düzeltmeye” başladık.

Bu süreçte misafirlerimizin desteği ve ilgisi, bizim için unutulmaz bir anı olarak kaldı ve bize büyük bir motivasyon kaynağı oldu.

   Pınar Savun: Kendinize bir hayat sloganı belirleyecek olsaydınız bu ne olurdu?

   Fatoş Nazım: Yiyelim, içelim ve eğlenelim: Her şey geçer.

Pınar Savun: Yapabilmekten gurur duyduğunuz bir şeyi söyler misiniz?

   Fatoş Nazım: Bu projeye imza atmış olmaktan her zaman büyük bir gurur duyuyoruz. Her olumsuzlukta bile, ‘İyi ki BRASSERIE CHAGLAYAN’ı kurmuşuz.’ diyoruz. Edindiğimiz deneyimler ve kazandığımız dostlar, tüm olumsuzlukları gölgede bırakıyor. Her zorlukta bir tebessüm buluyoruz, çünkü iyi yemek ve harika arkadaşlarla birlikte geçirilen zamanlar her şeyin ilacı.

   Pınar Savun: Sizce insanlar hayatlarında en çok neye zaman ayırmalıdırlar?

   Fatoş Nazım: İnsanların hayatlarında en çok aileleri ve sevdikleriyle kaliteli zaman geçirmeye ve kendilerini kişisel olarak geliştirmeye zaman ayırmalıdırlar. Bu konularda kendisini besleyen ve olgunlaştıran bir birey gerek iş, gerek özel, gerekse kişisel hayatında rahatlıkla istediği tatmine ulaşabilir.

   Pınar Savun: Yeni planlarınız var mı?

   Fatoş Nazım: Yeni planlarımızın önceliği ve ana fokusumuz BRASSERIE CHAGLAYAN markasını daha güçlü bir hale getirmektir.

0
mutlu
Mutlu
0
alk_
Alkış
0
_zg_n
Üzgün
0
_a_rm_
Şaşırmış
“Brasserie Chaglayan’da tarih ve modernizmi bir araya getirdik”
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.