KIBRIS gazetesinin mülakat ile istihdam edilen ilk muhabiri olan Artun Çağa, Yazı İşleri Müdürlüğü’ne kadar yükseldiği gazetenin çıktığı ilk günü anlattı:
KIBRIS gazetesinin Eski Yazı İşleri Müdürlerinden Artun Çağa KIBRIS gazetesi ile yollarının tesadüf eseri kesiştiğini anlatarak, gazetenin yayına başlamadan önceki sürecinde yaşanılanlara ışık tuttu:
“KIBRIS gazetesiyle tanışmam tamamen rastlantıydı.. O zamanlar Comar Araştırma Şirketi vardı. Üniversitede aldığım sosyoloji eğitiminden dolayı, orada anketör olarak çalışıyordum. Çok uzun ve kapsamlı bir araştırma yapılırken, KIBRIS Gazetesi gündeme geldi. Özellikle Güzelyurt bölgesindeki anketlerin çoğunu ben yaptım ve insanlara şunu soruyorduk.. Gazetenin adı ne olsun? Nasıl bir gazete istersiniz?.. İnsanların önerilerini böylelikle not alıyorduk. Çok kapsamlı bir çalışmaydı” diyen Artun Çağa kendisinin gazete ile yolarlının kesişmesini ise şu sözlerle anlattı:
“Bir gün günlük gazetenin birinde 3 arkadaş bir ilan gördük.. Çıkacak olan bir gazete için personel alımı yapılacaktı. Gittik, çok ciddi bir organizasyon vardı. Bir süre sonra aniden bir mektup ile beni mülakata çağırdılar. Mülakata yine 3 arkadaş beraber gittik. Orada rahmetli Mehmet Ali Akpınar ve Metin Münir’le mülakata alındım. O gün mülakatla işe alındım..”
“Çok ciddi eğitimler aldık”
1988’de işe başladıklarını ancak gazetenin 11 Temmuz 1989’da yayınlara başladığına dikkat çeken Çağa, bir yıl boyunca çok ciddi eğitim aldıklarını anlattı. Çağa, “Türkiye’den uzmanlar, Anadolu Ajansı’ndan uzmanlar geldi. Bizi Türkiye’ye gönderdiler. Sayın Asil Nadir’in o zaman İstanbul basınındaki gazetelerinde stajlar yaptık. Haber nedir, nasıl yazılır, çok kapsamlı donanım kazandık. Daha gazete çıkmadan örnek baskılarda, insanlar benim adımı öğrenmeye başlamıştı” ifadelerine yer verdi.
“İlk baskı ülkede dengeleri sarstı”
Gazetenin ilk baskısının yapılacağı gün Lefkoşa’daki Kuğulu Park’ta bir kokteyl düzenlendiğini söyleyen Artun Çağa, o günleri anlattı:
“O ilk baskı ülkede dengeleri sarstı. Ondan sonra çok başarılı bir şekilde, Koop Süt ile ilgili yapılan bir haberle toplum temelinden sarsıldı. İnsanlar beklemedikleri bir habercilik gördü. Hemen ardına o günlere sınır olayları başladı ve Rum kadınların sınırı delme girişimleri vardı. Oradan çekilen özel fotoğraflar.. Biz ekibimizle ülkenin her yerinden özel haberler veriyorduk. Bunlar gazetenin tutulmasını sağladı.. Haberciliğin yanı sıra renkli, bol sayfalı, 3’üncü sayfa güzeli tarzı bir yapı ile ilgi çekmişti.”
Bir ekmek bir KIBRIS
KIBRIS gazetesinin ülkeye yeni okurlar kazandırarak zirveye çıktığını kaydeden Çağa, “Herkes diyordu ki ‘piyasadan pay aldınız’.. Hayır; KIBRIS gazetesi piyasadan pay almadı. O dönem Halkın Sesi vardı, aynı tirajda devam etti. Yenidüzen biraz daha siyasi bir gazeteydi o da satışlarına devam etti. KIBRIS gazetesi yeni bir okuyucu kitlesi yarattı. Pastadan pay almadı. O dönemi yaşayanlar çok daha iyi bilir, Sayın Asil Nadir’in ne kadar seveni varsa, o kadar da düşmanı vardı. Özellikle O’nun gazetesini almama eylemi bile vardı. Kendi okuyucumuzu kendimiz yarattık, gazete almayan insanlar bile; ‘bir ekmek, bir KIBRIS’ noktasına geldi..”
“KIBRIS Gazetesi Okulu’ndan mezun olmaktan gurur duyuyorum”
Artun Çağa’ya göre gazetenin başarısı ‘gazetenin isminin çok iyi bir şekilde seçilmesi, logosunun bilimsel araştırmalarla hazırlanıp, çevrenin beğenisine sunularak seçilmesi, akılda kalıcı basit bir şeklinin olması, gazete boyutunun tabloit (küçük) olması ve sarsıcı haberciliğin’ bir yansıması olarak yorumladı.
Çağa, sözlerini şöyle noktaladı:
“Dönem dönem bu gazetenin içerisinde yeri geldi çakıldığımız, yeri geldi çalışanların dahi memnun olmadığı politikaları oldu. Ama KIBRIS gazetesi bunları her zaman atlattı. Bugün KIBRIS Gazetesi Okulu’ndan mezun olan biri olmaktan, ben gurur duyuyorum.. KIBRIS gazetesinin gelmiş geçmiş tüm yöneticilerine bir teşekkür borçluyum. Sayın Asil Nadir’e, Rahmetli Mehmet Ali Akpınar, Metin Münir, Süleyman Ergüçlü benim yetişmemde çok büyük katkıları olan insanlar. KIBRIS gazetesi bu ülkede, inanılmaz bir yapıya sahiptir. Canlı bir varlıktır. Markanın yaşaması çok önemlidir.”
Unutamadığı anı
Mağusa surlarındaki kuş sesi ve İsrail
Çağa “Unutamadığınız anınız nedir?” sorusunu şu sözlerle yanıtladı:
“Bir çok anım var bu gazetede.. Yaklaşık 2 yıl muhabirlik yaptım. Gerisi yöneticilikle geçti. Ama en önemli anım, bizi çok şaşırtan bir olaydı. Gazimağusa’da meşhur bir kuş hikayesi vardı. Mağusa surlarının içinden ulvi sesler geldiği söyleniliyordu. KIBRIS Gazetesi bunu haber yaptı, haber yapınca toplum anormal bir tepki verdi. Memlekette herkes Mağusa surlarından çıkan sesi konuşmaya başladı. Rahmetli Denktaş o dönem dedi ki, “bu sesi çıkartan bir kuş..”, rahmetli Şeyh Nazım da “Kuş diyen kuş beyinlidir..” dedi.. Kuş beyinliği polemiği başladı ülkede! KIBRIS Gazetesi bunları hep yansıttı. Tam bu günlerde İsrail’e gittim haber için. Kıbrıs’tan gittiğimi öğrenen İsrailliler ve Filistinliler Mağusa surlarındaki kuşu sordu bana.. KIBRIS Gazetesi o dönem yazmış, herkes okumuş.. Gazetenin gücünü, nasıl takip edildiğini göstermek için çok güzel bir örnekti benim için bu.”
Yorumlar kapalı.